34,5467$% 0.18
36,0147€% -0.62
43,3470£% -0.52
3.005,41%1,48
2.705,79%1,29
9.549,89%1,94
Yılların deneyimi Emin Çölaşan televizyon dünyasını mercek altına almaya devam ediyor. Çölaşan yaşanan çirkinlikleri son yazısında bakın nasıl anlattı?
Sevgili okurlarım, Türkiye’de olan bazı şeyleri insan aklı, insan mantığı
almıyor. “Bu nasıl olur” diye soruyorsunuz, yanıtını bulamıyorsunuz.
Birileri geçtiğimiz yıllarda adına “Evlendirme programı” denilen soytarılığı
keşfetmişti.
Tamamen kurgu, tamamen düzmece bir olaydı.
Katılan figüranlara para veriliyor, otel masrafları karşılanıyor ve bunlar
ekrana çıkarılıp toplum kandırılıyordu.
Eğer işin perde arkasını bilmiyorsanız, bu sahtekarlığı doğal olarak yutuyor ve
belki de heyecanla izliyordunuz.
Ancak halkın tepkisi giderek artıyordu.
RTÜK başta olmak üzere devletin ilgili ilgisiz bütün kurumlarına on binlerce
sözlü ve yazılı tepki yağdı.
Sonuçta RTÜK bu sahtecilik programlarını yasaklamak zorunda kaldı.
* * *
Eylül ayında yeni yayın dönemi başlayacaktı. Bu programı düzenleyenler ve sunan
kadınlar acaba ne yapacaktı!..
Çünkü bunlar bu işten korkunç para kazanıyordu. Elbette bir çözüm bulacaklardı
ama ne!..
Ancak toplumun büyük kesimi artık rahatlamıştı. Öyle ya, devlet tarafından
yasaklanan düzmece evlendirme programları artık bitmişti!
Siz öyle zannedin!
* * *
Bundan yaklaşık 20 gün önce kanalları tıklarken, çok iyi tanıdığım bazı
suratları birdenbire karşımda gördüm.
Yine evlendirme programı yapılıyordu.
Programı Hande Ataizi sunuyordu.
Güya evlenmek için stüdyoda boy gösterenlerin neredeyse tamamı, Zuhal Topal’ın
programında yıllarca boy göstermiş olan kadınlı erkekli tiplerdi.
Demek ki aynı tipler bu kez başka bir evlendirme programına transfer edilmişti.
Senaryolar aynen uygulanıyor, toplum yine kandırılıyordu!
Amigo kadın seyirciler ve orkestra dahil, her şey aynı idi.
* * *
– Ahmet sen şimdi Ayşe’ye aşık olacaksın, bir hafta sürecek…
– Fatma sen Ahmet’e asılacaksın, o sana yüz vermeyince çok bozulacaksın, sonra
sana yeni bir sevgili bulacağız…
– Hanife’nin annesi sizin evliliğinize razı olmayacak, biraz hırgür çıkacak…
Senaryo yazarları rolleri belirliyor, bu kez Hande sunuculuk yapıyor ve paralı
figüranlar kendilerine verilen rolleri oynuyor.
Yani her şey eski hamam eski tas!
* * *
Peki öteki sunucular ne yapıyor? Birkaç ay öncesine kadar onların da evlendirme
palavrası vardı.
Esra Erol başka konulara girdi ama konuklarının yarısı onun evlendirme
programına katılmış olan kadınlı erkekli tipler. Demek ki onlardan vazgeçmek
mümkün olmuyor.
Seda Sayan derseniz, o da aynı yöntemi izliyor. Evlendirme programından arta
kalan bazı tiplere yine figüranlık yaptırıyor.
Ne vazgeçilmez, ne değerli tiplermiş bunlar!
Geçenlerde 43 yaşında çoluk çocuk sahibi bir adamı ekrana çıkardılar. Adam
tutturmuştu “Benim annem Hale Soygazi” diye…
15 gün bu yalanla, bazı yalancı tanıklarla ekranı kilitlediler. Sonuç sıfıra
sıfır, elde var sıfır.
* * *
Bu programlarda çok büyük parasal kazanç var. O kazancı elde tutmak için ne
yapacaksın?
Bir sürü saçma sapan konuyu ekrana taşıyıp insanları kızıştıracak, ne idüğü
belirsiz yalancı tanıklara telefonla bağlanacak, insanları suçlayıp birbirine
düşüreceksin.
Programlarda hakaretler, küfürler, yalanlar, karşılıklı suçlamalar, bağırış
çağırışlar, feryatlar birbirini izliyor.
Gelin kaynana kavgaları, gelin damat kavgaları, polisiye olaylar, akla hayale
gelmeyecek yalanlar…
İnsan seyrederken utanıyor, yüzü kızarıyor…
Ve akşam saatlerinde evde olan küçük çocuklar bile bunları izlemek zorunda
kalıyor.
* * *
Böyle bir yayıncılık rezaleti dünyanın hiçbir ülkesinde olamaz.
Düzmece evlendirme programları devlet tarafından resmen yasaklandı ama biri,
geçmişteki profesyonel kadroların katılımıyla aynen devam ediyor.
Diğer ikisinde ise ekranda küfürler, hakaretler, iftiralar ve suçlamalar
yağıyor, insanlar birbirine düşürülüyor.
Bunlar benim izleyebildiğim akşamüstü saatlerindeki programlar.
Sabah ve öğle saatlerinde de aynı kepazelik varmış ama onları izleyemiyorum.
Dolayısıyla o programları anlatacak bilgiye sahip değilim.
* * *
İşin ilginç yanı, bu programlara çıkarılan kişilerin neredeyse tamamının
gariban, fakir fukara, cahil ve eğitimsiz kimseler olması.
Onlar sömürülüyor.
Bazılarına para veriliyor.
İncir çekirdeğini doldurmayan konular uzattıkça uzatılıyor, hakaretler birbiri
ardına sıralanıyor ve sonra sıra geliyor yapımcıların ve sunucu kadınların
piyasadan aldığı bol kepçe reklamlara!
Çok iyi para geliyor, oluk gibi akıyor.
Bu fütursuzca programları yapanlar paraya para demiyor…
Devleti, bizim anlı şanlı “Muhafazakâr (!)” iktidarı ve özellikle de devletin
RTÜK’ünü soracak olursanız, onlar da aynen bizim gibi seyirci.
Tepki yok, önlem yok…
Yüz kızartıcı rezaletler sürecini izlemekle yetiniyorlar.
Acaba utanıyorlar mı!
TATLISES'İN YENİ İŞİ BELLİ OLDU!