34,7004$% 0.26
36,7726€% 0.37
44,2923£% 0.52
2.960,54%0,92
2.654,41%0,67
9.652,00%0,12
Buca’da yaşayan gazeteci arkadaşım mailinde şöyle diyor:
“Buca’da eşim görmüş; şortlu ablam, Saadet Partisi standında sakallı cüppeli amcam ile sohbet ediyor hatta imza veriyor! Peki, laik ve dindar çatışması ne oldu? Sağ kendi içinde nereye geldi? Şortlu bacıma ve içki içen adama Saadet Partili ile Ak Partili farklı mı bakıyor? Sağ kendi içinde tarihindeki en büyük bunalıma mı girdi?”
Kafası karışık olan aslında gazeteci arkadaşım! Ama yalnız değil…
Bu köşede gerek Abdüllatif Şener ve gerekse Temel Karamollaoğlu hakkında olumlu satırlar yazdığımda tepki alıyorum!
Nerede durduğumu/düşüncemi yazayım:
1980’lerde doğuşu ve 1990’lardaki genişleme sürecinde neoliberalizm; (dün olduğu gibi örgütlü mücadeleci “sınıf çatışması” değil) “kültürel çatışma” zemini yaratarak,uyguladığı vahşi kapitalizme karşı duran/ duracak cepheyi bölmek-etkisizleştirmek istedi. Başardı…
Bir örnekle açıklayayım:
1980’ler başında üniversite öğrencisiydim. Sınıfımızda başörtülü öğrenciler vardı ve hiçbir sorun yoktu. Ne zaman ki…
Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Anayasa Mahkemesi’ne konuyu taşıyıp, YÖK’ten “yasaklama” kararı çıkardı; Türkiye, başörtüsü üzerinden kamplara bölündü! “Gardırop Atatürkçülüğü” doğdu.
O dönem… Merdiven altı tekstil atölyelerinde güvencesiz çalışan başörtülü kızlarımızınsosyo ekonomik sorunuyla kimse ilgilenmedi.
Küresel güç odakları kültür çatışmasıistiyordu; geniş kitlelerin neoliberal ekonomiye karşı çıkmasını değil! Talepleri şuydu:
Ücret az olsun… Mesaisiz çalışılsın… Yaşın önemi olmasın… Sendika bulunmasın. Vs.
Yoksa… Emekçinin kafasında başörtü olsa ne olur olmasa ne olurdu!
Evet…
Son yıllarda kültürel çatışmalar/kimlik kavgaları/ etnisite neden bu derece yaygınlaştı sanıyorsunuz?
Ekonominin temeli;
– Üretim güçleri unutturuldu…
– Üretim ilişkileri unutturuldu…
– Alt yapı üst yapı ilişkisi unutturuldu…
– Ezilenlerin sınıf ideolojisi unutturuldu…
Artık tek ideoloji vardı: Kültürel çatışma! Her etnisite grubu güya kendi “kültürel kurtuluşunu” sağlayacaktı:
– Kimi Sünniliğe sarıldı…
– Kimi Aleviliğe sarıldı…
– Kimi Türklüğe sarıldı…
– Kimi Kürtlüğe sarıldı… Vs.
Türkiye, neoliberalizmin egemen etnisite fikrine yenildi.
Sağcılık-solculuk “tek kimlikli” kültürel kodlarla tanımlanır oldu!
Zulüm, haksızlık, eşitsizlik, adaletsizlik sadece kimlik siyasetiyle anlaşılır kılındı! “Kürt sadece Kürt olduğu için acı çektiriliyor” gibi politik absürt değerlendirmeler toplumda hakim hale getirildi!
Neoliberalizm ürünü “yeni muhafazakarlık” iktisadı, düşünceden çıkardı! (Böylece kimileri “emperyalizm maşalığına” kadar savruldu!)
İktisatsız siyaset partilere egemen oldu.
Öyle ki işçi sınıfı bile kimlik siyasetiyle bölündü; 1 Mayıs‘ı ayrı alanlarda kutlamaya başladı:
Kürt-Alevi emekçi bir meydanda; Türk-Sünni emekçi diğer alanda! Sanki sömürenler; kâr, rekabet, piyasa olgusunu bir kenara bırakıp, emekçiyi kimliğine göre ayırıp ücret-maaş veriyordu!
Sahi… Başörtülü emekçi bacının asgari ücreti daha mı yüksek?
Sen…
1980’lerde-1990’larda başörtüsünü tartışırken neoliberalizm; (başta medya aracılığıyla) yeni kültürel hegemonya yarattı. İnsani tüm değerler, bireycilik-tüketim-bayağılık sarmalıyla erozyona uğratıldı.
Kişisel çıkarlar; namus-ahlak- yurtseverlik gibi idealist kavramların üstüne çıktı.
Asıl hedef “kolektifin kalesi” sosyal ulus devleti yıkmaktı! Bu amaçla AKP (ve FETÖ) kültürel araçlarla iktidara taşındı.
Erdoğan kültürel kodlarla “ikna edici”demokrat karizmatik lider oluverdi!
Bunun sonucu Erdoğan da siyasi rakiplerini kültür silahıyla vurdu: “Alevi CHP”- “Kürt HDP”…
Öyle ya, “yargı’da da Dede hakimiyeti vardı!” Dede olacağına FETÖ olsundu!
Sonuçta…
Küresel vahşi kapitalizmin çatışmacı kültür hegemonyası ülkemizi paramparça etti.
Kuzey Suriye’de emperyalizmin oyununu bozan Mehmetçik‘e destek verdiğim bir-iki yazı sonunda, “Tayyipçi-Kürt düşmanı-faşist” oluverdim!
Aynı kafa Abdüllatif Şener’e destek verdiğimikavrayamıyor!
Şener’in -CHP’li Prof. Dr. Oğuz Oyan‘ın hocalığını yaptığı doktora tezi- “Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi” kitabını kim okudu?
İnsanlar önyargılı; kültürel hegemonyaya/dayatmaya yenildi.
Bakınız:
Siyaset mühendisliği sebebiyle Saadet Partisi ve Temel Karamollaoğlu’nu da savunuyor değilim; “Milli Görüş”ün üretime dayalı- emekten yana iktisadi görüşlerini benimsiyorum. Keza Anti-Kapitalist Müslümanları da bu nedenle destekliyorum. Kimlik siyasetine yenilmeyiniz.
“Bizim Mahalle” bize şunu öğretti:
Ekonomik ilişkiler ve bunlar etrafında biçimlenen üretim ilişkileri “alt yapı”/ temeli oluşturur.
Dini manevi, siyasi, düşünsel olaylarının ve kurumlarının oluşturduğu ikinci grup unsurlara “üstyapı” adı verilir.
Üstyapı, altyapısının yansımasıdır. Yani…
Her toplum üretimi ne tarzda gerçekleştiriyor; üretim sürecinde ne türden ilişkilere giriyor; ve bu ilişkilerde hangi sınıf egemen ise, “üstyapıyı” o oluşturur.
Amacımız; üst yapıyı ezilenlerin-emekçilerin inşa edeceği iktidar kurmaktır.
Şortlu abla ile sakallı cübbeli amcanın yan yana gelmesi sevindiricidir. Asıl şimdi kafa karışıklığı gideriliyor…
AKP'DEN YENİ BİR HİZMET