Bayraktar, yaptığı açıklamada, çiftçinin 2011-2012 üretim döneminde girdi maliyetlerinin yüksekliği, bazı ürünlerde arz fazlası olmasından dolayı yaşanan aşırı fiyat düşüşleri, yapısal sorunlardan kaynaklanan verimsizlik, sulama gibi önemli sorunlarının yanı sıra tabii afetlerle de uğraştığını kaydetti. Çiftçinin yaşadığı sorunlarla baş edemez hale geldiğini, kayıplarının büyük miktarlara ulaştığını bildiren Bayraktar, en azından afet yaşadığı tespit edilen tüm çiftçilerin kredi borçlarının faizsiz ertelenmesi, elektrikte borç ödemelerinin yapılandırılması, kuraklık ve tarla ürünlerinde yaşanan don riskinin Tarım Sigortaları kapsamına alınması, afetlerde mal varlığı yerine üründeki zararın esas alınması gerektiğini vurguladı. Çiftçinin bu sorunlarının halledilmemesi halinde üretimde sürekliliğin sekteye uğrayacağını, zarar gören çiftçilerin yeni dönemde ekim bile yapamayacağına dikkat çeken Bayraktar, istihdamın dörtte birini karşılayan, son 1 yılda 18,9 milyar dolar ihracat yapan, ihracat artışında hem madenciliği hem de sanayiyi geride bırakan, bu yılın Ocak-Mart döneminde yüzde 4,56 büyümeyle imalat sanayinden, ticaretten, inşaattan, madencilikten fazla büyüyerek ülke ekonomisine büyük katkı sağlayan tarım sektörünün desteği hak ettiğini belirtti.
Çiftçilerin devletçe verilen yüzde 50 desteğe rağmen 2005 yılında faaliyete geçen Tarım Sigortaları’nın (TARSİM) başarılı olamadığını bildiren Bayraktar, “Zarar gören çiftçilerin yüzde 90’dan fazlası TARSİM kapsamında değil. TARSİM üreticiyi sigorta yapma konusunda başarıya ulaşamadı. Bunun en büyük nedeni afet gören çiftçilerin zararının karşılanması konusunda zorluklar çıkmasıdır. Tabii afetlerden dolayı sıkıntı yaşanmasının temel nedeni budur” dedi.
Bayraktar, yapılanlarla ilgili olarak, 2011 yılı Kasım ayından itibaren yaşanan afetlerle ilgili kredi borçlarının ertelenmesine yönelik 21 Aralık 2012 tarihinde karar yayınlandığını hatırlattı. Kararla 4-14 Kasım 2011 tarihleri arasında Kayseri, Muş, Nevşehir ve Niğde illerinde meydana gelen don afetine maruz kalan ve söz konusu afetler sebebiyle ekilişleri, ürünleri, hayvan varlıkları, tesisleri veya seraları zarar gören Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıtlı, kamu kurum ve kuruluşları hariç gerçek ve tüzel kişi üreticilerin, Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine (TKK) olan kredi borçlarının ertelendiği bilgisini veren Bayraktar, ayrıca, 10 Ocak 2012 tarihinde yayınlanan karar ile borç erteleme kapsamına giren illere Bitlis’in de eklendiğini vurguladı. Bakanlar Kurulu’nun 6 Haziran 2012 tarihinde yayımlanan kararıyla 1-15 Kasım 2011 tarihleri arsında meydana gelen don afeti nedeniyle patates ürünleri zarar gören çiftçilere tohumluk ihtiyacını karşılamak amacıyla dekar başına 200 lira destekleme ödemesi yapılacağını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Yine Bakanlar Kurulu’nun 22 Haziran 2012 tarihinde yayımlanan kararıyla, tabii afetler nedeniyle zarar gören pancar üreticilerinin Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş’ye olan borçları yapılandırıldı ve 5 yılda ödeme imkanı getirildi. Bu kararlar ve tarım sigortası kapsamında yer alıp da sigorta yaptıran üreticilerin zararlarının karşılanması dışında afetlerden zarar gören üreticilere yönelik gerçekleştirilen herhangi bir uygulama bulunmamaktadır.”
“GİRDİLER HASATTA ÖDEMEK ÜZERE BORÇLA ALINIYOR”
Çiftçinin üretim aşamasında kullandıkları girdileri hasatta ödemek koşuluyla borçla aldığına dikkat çeken Bayraktar, şöyle devam etti:
“Ancak yaşanan afetler borçların ödenmesini engelledi. Bu nedenle afet yaşadığı tespit edilen tüm çiftçilerimizin kredi borçları faizsiz olarak ertelenmelidir. Çiftçilerimiz Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerinin dışında diğer bankalardan da kredi kullanıyorlar. Üreticilerimizin özel bankalara olan kredi borçlarının da faizsiz olarak ertelenmesi gerekir. Tarımsal sulama yapmak için kullanılan ve maliyet içinde önemli bir girdi kalemini teşkil eden elektrik bedellerinin ödenmesinde de büyük sıkıntılar yaşanıyor. Bu nedenle özellikle 6111 Sayılı Kanun kapsamında ertelenen borçların ödemelerinin yeniden ertelenmesi önem taşıyor. Kuraklık 5363 sayılı Tarım Sigortaları Kanunu’na göre risk kapsamına alınmalıdır. Meyvelerde olduğu gibi tarla ürünlerinde yaşanan don riski de bu kapsamda değerlendirilmelidir. Bazı riskler, 2012 yılı 5363 Sayılı Kanun kapsamında Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenen sigortalanacak ürünlerin kapsamı dışında kalması nedeniyle sigorta kapsamına girmemektedir. Sigortalanacak ürün kapmasına girmeyen ürünlerden doğan zararın karşılanmasında ürün baz alınmalı, mal varlığındaki azalmaya bakılmamalıdır. Öte yandan bu ürünlerden doğan zararın 2090 sayılı Kanuna göre karşılanması için asgari yüzde 40 zarar kriteri, zarar tespitlerinin çiftçilerin tüm mal varlığı üzerinden yapılması nedeniyle mümkün gözükmemektedir. Bir örnekle açıklamak gerekirse; 60 bin lira tutarında traktör ve tarım alet makineleri olan ve 150 bin lira tutarında arazisi ve evi olan bir çiftçi, yıllık ürettiği 80 bin lira tutarındaki ürününün tamamı afet nedeniyle kaybetse bile tüm mal varlığının yüzde 27,6’sı yok olduğundan, yüzde 40 kriterini tutturamadığı için 2090 Sayılı Kanun’dan yararlanamamaktadır. Bu sebeple 5363 Sayılı Tarım Sigortaları Kanunu ile 2090 Sayılı doğal afetlerden zarar gören çiftçilere yapılacak yardımla ilgili kanunda yapılacak değişikliklerle bu kanunların birbirini tamamlayıcı duruma getirilmesi ve tüm mal varlığı yerine ürettiği ürünün belirli bir oranının esas alınması gerekir. Bu koşullar sağlandığında çiftçilerimizin doğal afetler nedeniyle oluşan zararının telafi edilmesi mümkün olabilecektir. Bu nedenle 2090 Sayılı Kanun, bu kapsamda gerekli düzenlemeler yapılmak üzere en kısa zamanda Meclis gündemine getirilmelidir.”