“Nişanım severek, görerek olmadı. Görücü usulü oldu. ‘Isınırım, kaynarım’ dedim ama olmadı. Beş ay böyle geçti. Ben vazgeçtim ama nişanlım vazgeçmedi. Nişanlımın ailesi kurdu bana bu tuzağı. Beni ‘Hocaya’ diye götürdüler. Şüphelenmedim. Yolda, ‘Nenesi hasta, geçmiş olsun diyelim’ dediler. Gittik, teyzesinin evine kilitlediler. Beni kapattıkları ev tek katlıydı. Pencerelerde korkuluk yoktu, kilitli kepenkleri vardı. Beni soydu, kendisi de soyundu.
‘8 kişi bizi bekledi’
Kapının arkasında sekiz kişi, düşünebiliyor musunuz? Çok yalvardım. Söz, yarın sabah 08.00’de gidip imzayı atacağız, dedim. Dinlemedi. Kafasını kaldırdı, ‘Bu iş şimdi olacak’ dedi. Çok uğraştı ama teslim olmadım. Üç saat yüzüne, dizlerine, karnına tekme attım, yumrukladım. İttim kaktım, tartakladım. Allah’ıma şükür kuvvetliyim. Domates yetiştiriyor, halde satıyorum. Yeni ehliyet aldım, araba da kullanıyorum. Kendime güvenim tamdır. Beni tanıyan herkes iyi bilir.
‘Duşa girdi, kaçtım’
Nişanlım, ‘Soğuk duşa gireyim’ dedi. Ben de üstümü giyindim, kepengin kilidini açıp atladım. Babası tuttu, ‘Bu iş olsun’ dedi. Affedemiyorum bunu. Beş ay baba dediğim insan bunu yaptı. Kaçtım. jandarmaya gidip her şeyi anlattım. Nişanlımı, anne babasını, halasını 8 kişiyi tutuklattım. Jandarma komutanı, ‘Alnı öpülecek kızsın’ dedi.
Annemin babamın hiçbir suçu yok. Bana düzenledikleri oyundan haberleri bile yoktu. Ama karşı tarafın ailesi, ‘Kızı onlar teslim etti’ dedi. Annemle babam suçsuz yere içeride. Babamın şekeri 500’e fırlamış. Çok üzülüyorum. Duruşma gününe kadar 45 gün içeride kalacaklar. Nişanlım ve ailesinden davacı oldum, her zaman davacıyım. Asla vazgeçmeyeceğim.”
Bu arada Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı da konuyla ilgili araştırma başlattı.