Son günlerde Taksim Gezi Parkı eylemleriyle yeniden gündeme gelen polisin biber gazı kullanımı yüzünden Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) mahkûm oldu. AİHM, polisin 2006 yılında İzmir’de 1 mayıs gösterilerine katılan Zuhal Subaşı ve Ali Çoban’a karşı biber gazı kullanılması ve onları darp edilmesine ilişkin davayı sonuçlandırdı. Buna göre, Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin üçüncü maddesini ihlal ederek, esas bakımından insanlık dışı muamele etmekten ve usul bakımından ise etkili soruşturma yapmadığı gerekçesiyle kişi başı 15 bin olmak üzere 30 bin avroya mahkûm edildi.
Kararı Taraf gazetesine değerlendiren Doç. Dr. Avukat Burak Gemalmaz, “Bu olaya baktığımızda bugün yaşananlara benzediğini görüyoruz. O açıdan bize bir örnek vermektedir. Bu olayda tekme, tokat da var. Onu ispatlamak daha kolay. Ama biber gazını ortaya çıkarmak zor. Biber gazından etkilenildiği için tıbbi rapor almak zorunludur. Bugünkü olaylarla ilgili bir ölçüde emsal teşkil etmesi açısından önemlidir” dedi.
Darp izleri fotoğraflandı
İzmir’de Zuhal Subaşı ve Ali Çoban, 1 Mayıs gösterileri sırasında polis müdahalesine maruz kaldı. Polisten biber gazı ve tekme tokat yiyen Subaşı ve Çoban, bu olayın hemen ardından İzmir Barosu’na gitti. Burada vücutlarındaki tekme tokat izleri fotoğraflandı. Devlet hastanesinden biber gazına maruz kaldıklarına dair rapor alan Subaşı ve Çoban, polislerden şikayetçi oldu. Ancak, savcılık takipsizlik kararı verdi. Karara yapılan itiraz da kabul edilmeyince dosya AİHM’e taşındı.
AİHM, ilgili davayı dün sonuçlandırdı. Türkiye hakkında iki ayrı ihlal kararı veren AİHM, gerekçesinde son günlerde Gezi olaylarıyla gündeme gelen biber gazı kullanımı ve polis şiddetine dair önemli ifadeler kullandı. Kararı anlatan Doç. Dr. Avukat Burak Gemalmaz, “AİHM’e göre, biber gazı kullanılması toplumsal olayların dağıtılmasında prensip olarak hukuka aykırı değil. Ancak biber gazının kullanım oranı ve kullanım şartları önem arz ediyor” dedi.
Biber gazında ikinci karar
AİHM, daha önce Türkiye’yi biber gazından mahkum etmişti. AİHM’e giden iki başvurucudan biri olan Oya Ataman, katıldığı F tipi cezaevlerine karşı protesto sırasında polisin biber gazı kullanmasına ilişkin tazminat istemişti. Ancak AİHM, biber gazının yol açtığı etkileri kanıtlayan bir doktor raporu bulunmadığı için AİHS’in 3. maddesindeki işkence yasağına aykırılık olmadığına, ancak AİHS’in 11. maddesi ile korunan toplantı özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiş ve Türkiye’yi 1000 avro tazminata mahkûm etmişti. Yine bir öğretmen grubuyla yaptığı basın açıklamasında polisin biber gazına maruz kalan Ali Güneş’in açtığı davada, doğrudan yüzüne gaz sıkıldığı ve soruşturma yürütülmediği gerekçesiyle AİHS’in 3. maddesindeki işkence yasağının ihlal edildiğine ilişkin Türkiye’yi 11.500 Euro tazminata mahkûm etmişti.
“Polis, yetkisini kötüye kullandı”
Avukat Burak Gamalmaz, şunları söyledi: “Burada önemli olan Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun 16. maddesiyle kolluğa verilen yetkilerin kanunlara uygun kullanılıp kullanılmadığı meselesidir. Esasa ilişkin boyutta ölçülü bir müdahale var mıdır yok mudur o incelenmiştir. Buna ilişkin AİHM, ölçülü bir müdahale olmadığına dair karar vermiştir. Hem dayak hem gaz kullanımıyla polise verilmiş yetkinin kötüye kullanıldığını teşkil etmiştir. Burada göstericilerin polise karşı mukavemet etmemesi önemlidir. Çünkü hükümet, ‘Polis güç kullanmak zorunda kaldı’ diyor. AİHM diyor ki, ‘Senin görevin şiddete karışanlarla karışmayanları ayırmaktır. Burada başvuranların hiçbir güç kullandığına dair kanıt yoktur dosyada ve alınmış olan raporlar burada başvuranlara şiddet kullanıldığını kanıtlıyor’ diyor. Ayrıca karar; izinsiz, kanunsuz gösteri diye bir şey yok, barışçıl ya da barışçıl olmayan gösteri var ayrımını da yapması açısından önemli.