34,5688$% 0.06
36,2749€% 0.65
43,6336£% 0.55
2.959,62%-1,51
2.665,70%-1,48
9.549,89%1,94
Yazar Nihat Genç, 15 Temmuz süreci ve yandaş medya değerlendirmesinde öyle ifadeler kullandı ki..
İşte olay çıkaracak o yazı:
” Sabah yazarı Hasan Bülent Şarlatan’a hediyem olsun…
Kendine liberal diyen yandaş akademisyenler hala yüzde elli güzellemesi yapmıyor mu, insan ne diyeceğini şaşırıyor!
Yüzde elli değil hiç değilse yüzde otuz beşlik bir iktidar mecliste sigaya çekilir, katillerle bu denli rahat işbirliğine giremezdi.
Bütün bu felaketlerin sebebi yüzde elliye sığınıp oluşturulan devlet aygıtını paramparça eden reform fırtınaları ve ben yaptım oldu başıbozukluklar değil mi?
Yüzde ellinin kaldırdığı .ötü en yakın dindar kardeşlerin iğfal ettiğine şahit olmadık mı?
Yüzde ellinin kaldırdığı .ötü Suriye çöllerinde görmedik mi?
Bunca felaketten sonra kendine liberal diyen aydınların hala yüzde elliyi bir zafer bir yeni cumhuriyetin müjdesi olarak siyaseten yorumlaması, felaketlerimizin dibi olmadığının en lanetli şahitleri.
Yüzde elli oyun rahatlığıyla burunlarının önünü görmeyen, yüzde ellinin güvenliğiyle burunlarının dikine giden ve 15 Temmuz’dan sonra hala hiç tedirgin olmadan kalkıp yüzde elli güzellemesi yapanlar, zırvalamanın zirvesini bulmuşlar, hamam yıkılmış hala yüzde ellinin sıcağına kaçışan hamamböcekler!
Bu ülke için en tehlikeli kimyasallar olduğu artık kanıtlanmış liberallerin hala yandaş medyada maaşlanıp devleti ve dini bitiren bu süreçten hiçbir ders almamış gibi kahraman yüzde elli marşları yazmaları, akıl alır gibi değil.
Yüzde elli değil 15 Temmuz öncesi biraz daha hesap verebilir bir iktidar olsaydı, bu felaketlerin yaşanmayacağı, devletin ordunun emniyetin ve komşu coğrafyaların bu kadar büyük felaket yaşamayacağı aşikardır.
Aydın insan, sandık sonuçlarına bakıp hala zafer marşları yazacağına, aydın insan, bu sandık sonuçlarının coğrafyamızda ve ülkemizdeki maliyetlerine bakıp, yüzde ellinin siyasi sonuçları üzerinde çok daha tedirgin endişeli yazılar yazmalı.
Bu, hala, yüzde elli marşları, fırtınanın türbülansın sona ermediğini gösteriyor, bu milletin daha çok çekeceği belalar var, demektir.
Bu toprakların son şarkısı yine bozlak yine ağıt olmasını istemiyorsak, önce masaya, şu arkasına sığındığınız yüzde elliyi yatırmamız gerekiyor.
Bu topraklar zafer şarkılarıyla yoluna devam etmek istiyorsa, aydınlara düşen, sandık sonuçlarına göre değil siyasi sonuçlara göre tahliller açıklamalar yapmamız gerekir.
Yazarlar da artık yandaş medyada maaşlandığı için cesaret edip bunca zaman söyleyemedikleri ve söylenemediği için yaşadığımız felaketleri masaya yatırmalı.
FETÖ dalgasıyla birçok liberalin uçtuğunu kaybolduğunu sanıyorduk, yanılmışız, ülkemizde bir yüzde elli oratoryosu halen işbaşında, cumhurbaşkanlığı senfoni orkestrası gibi, saraya bağımlı bir devlet teşekkülü olarak, 15 Temmuz hiç yaşanmamış gibi yüzde elli şarkılarına devam ediyorlar.
HANGİ ŞEYTANLIĞIN HEDİYESİ
Bakın, Ankara İstanbul sokaklarında IŞİD terörüyle yüzlerce insanımız öldü, bakın güneydoğuda PKK’yla iç savaş manzaraları, bakın Suriye savaşı, bakın FETÖ savaşı, hepsi yüzde elli rahatlığıyla ve yüzde elli oy almış iktidar günlerinde yaşandı!
Bu yüzde elli sorgulanmayı hak etmiyor mu?
Yoksa bu ülkeye yaşattığınız zaferlere doymadınız fetihten fethe elde yüzde elli yine hangi seferler peşindesiniz?
Bakın, iktidarımız PKK ve Suriye ve FETÖ konusunda ‘aldandı’, aldanmasının sebebi yüzde ellidir. Ve artık ‘aldanma’ iktidar için bir imtiyaza dönüşmüştür.
Yüzde elli yüzünden istediği kadar sonsuza kadar aldanıyor kandırılıyor, ve bu yüzde elliyle tescillenmiş imtiyazlar yüzünden aldanmanın kandırılmanın sınırları kalkmıştır.
Siyasetimizde oluşan ‘boşluk’ bu aldanma sınırlarının sonsuz oluşudur, her aldanmadan sonra, ‘liderimizin canı sağolsun’ diyen yüzde elli. Ve ‘Allah millete ve devlete zeval vermesin’ diyen halkımız artık ‘Allah liderimize zeval vermesin’ demeye başlamıştır, liberaller ve İslamcıların yüzde elliye tapınmasıyla elde ne devlet kaldı ne din, Allah korusun bir liderin başına bir şey gelirse, nicolur? Allah korusun bu devletin kurumları emniyeti ordusu meclisi nicolur?
Geniş kitleler ya acılara çok dayanıklı ya acıya çok kayıtsızlar, bakın, devleti ve milleti ve dini öldüren bu PKK-FETÖ savaşları sonrası hala halkımız ve liberallerimiz ne çok ‘iyiliksever!’
Siz yüzde elli oy verin gerisine karışmayın nutukları bitmiyor, bu felaketleri hazırlayan bu yüzde elli rahatlığının siyaseten sorgulayan tek bir ortaya konuşanımız çıkmıyor..
Yüzde elli iktidar için cehaletin şemsiyesi olmuştur, vurdum duymazlığın anayasa yasa tanımazlığın kalkanı olmuştur. Hala yüzde elliden ihtişamlı bir siyaset zaferi gibi bahsetmek ayıptır, aksine aydınlar ve akademi ve medya en çok üzülmesi dert edinmesi gerekir, yüzde elliyi korkusuzca ve cesaretle masaya yatırmalı, goygoyculuktan vazgeçmeli.
Yüzde elliye tapınan bu içi boş balonların sonunda Ankara semalarında bombalar ve sonik patlamalara dönüştüğünü görmedik mi?
Yüzde elliye tapınan bu iç boş balonlar sayesinde devletin ve dinin elden gittiğini 15 Temmuz gecesi görmedik mi?
Yüzde elliye tapınan bu şarlatan zırvatörleri İslamcı iktidar ve medya patronlarına Allah’ına bir hediyesi olarak görenler, bunca felaketten sonra, şimdi hangi şeytanlığın hediyesi olduğunu hala anlamadılar mı?
Bu zırva yazarlar o kadar büyük bir özgüvene sahipler ki hemen hepsi ciddi bir kariyer yapmayı dahi zaman masrafı olarak gördüler, ekranlarda köşelerinde otuz yıl o kadar meşgullerdi ki memleketin kaynakları üretimi için tek satır yazacak halleri yoktu başlarını kaldıramadılar, hemen hepsi şöhretli isimleriyle özel ve vakıf üniversitelerinde istihdam edildiler, hemen hepsi yalakalıklarıyla kahraman ödülü alıp hem mizah duygumuzun hem memleketin emniyetin ordunun. mına koydular.
ENTELEKTÜEL ŞARLATANLAR
Dalkavuklar geçmişin saraylarından daha çok altın çağlarını bu modern çağda yaşıyorlar, Osmanlı çöküş döneminin dalkavuk katsayısı oranıyla aynı çürümüş çağın içindeyiz.
Bu terbiyesiz heriflere sormak lazım, bugün bu cehaletinize rağmen neden iktidar ve meclis ve medyada fink atıyorsunuz, oysa bu şansı, bu kurumlar üzerinde çağlar boyu çalışmış batılı filozof ve siyasetçilere mühendislere borçlusunuz. Ancak hala meclisin medyanın iktidarın devlet aygıtlarının kurumsal yapılarının ne olduğunu anlamayıp, hala reçeteyi okumadan her hastalık için hapları sarı pembe diye kodlayıp içen komşu teyze gibi yazıp çiziyorsunuz. Ve bu evrensel kurumların sağlığı için en büyük sigortanın aydınlar ve akademi olduğunu unutuyor ve hala yüzde elli goygoylarıyla maaşlanmaktan utanmıyorsunuz.
Okumamışlığı ve cehaleti yüzde ellinin ‘sağduyusu’ diye ödüllendirmeden yorulmadınız, önce, bu evrensel kurumları inşa eden soylu filozofların metinlerini iyice okuyup, sağduyunun da bir eğitimden geçmesi gerektiğini niçin söylemiyorsunuz.
Tam anlamıyla entelektüel şarlatanlar!
Her sayıyı sıfıra bölüp Allah’ın varlığını ispatlayan şarlatan şeyhler hocalar gibi, her siyasi fikri yüzde elliyle çarpıp bölüyorlar, ve siyaseten ne kadar haklı olduklarını böbürlenerek anlatmayı bu cehaletlerini dahi bir marifet sanıyorlar, yüzde elliyi çarpıyorlar Güneydoğu’nda iç savaş, yüzde elliyi çarpıyorlar Suriye savaşı, yüzde elliyi çarpıyorlar FETÖ savaşı, yüzde elliyi çarpa çarpa ne din kaldı ortada ne komşu ne devlet ne emniyet ne içimizde tek güvenilir adam. Yüzde elliyi çarptınız, iki genelkurmay başkanı biri ikiyüzelli yıl yedi, diğeri gırtlağından boğulup esir edildi.
Siz yüzde elliyi çarpmaya devam edin!
Siyasi sonuçlar başka şeydir doğru fikirler ve olmazsa olmaz evrensel yasalar başka şeylerdir!
Sıkıcı bunaltıcı ve kendini beğenmiş tekrarları bitmiyor aksine ‘ihanete’ doğru şekilleniyor. Bütün eleştiriler muhalifler medyadan ortadan kaldırıldığı için on yıllardır ekranlarda hakemsiz ve eleştirisiz konuşa konuşa da dalga dalga yükseldiler, ve sonunda devletin dinin demokrasinin sonunu hazırladılar.
Liberaller için ahlakını ve sorumluluğunu taşıyacakları hiçbir kural olmadı ve ama yazdıkları her şeyin mutlak hakikat olduğu iddiasıyla bugün hala yüzde ellinin mutlak bir Tanrı olduğunu iddiasını sürdürmeyi bir bok sanıyorlar.
ALTANLAR, KARAKAŞLAR…
Nedense bu liberallerin çeşitleri olmayışı hepsinin aynı tür basmakalıp olmaları manidardır, bir zekaları yoktu ki fikren siyaseten ilerleyecek şansları olabilseydi, çünkü projeydiler ve hap gibi slogan gibi baykuş gibi aynı şeyleri defalarca tekrar ettiler, bilmem şu anda Mehmet Altanları Eser Karakaşları ne yapıyordur, her halde saklandıkları yerdeki yalnızlıkları içinde o şeytan dillerini çıkartıp burunlarına değiyor mu değmiyor mu diye vakit geçiriyorlardır.
Hiç kimse hiçbir yasa hiçbir ideoloji hiçbir argüman, iki fikri aynı anda savunamaz, liberaller hariç, hem evrensel değerlerin yanında oldukları iddiasında oldular, hem devleti ve dini felaketlere sürükleyen cehaletin alkışçıları.
İslamcılık bu zırvatörler için öteden beri ‘alternatif ilaç’ gibi sunulmadı mı, yani, modern tıbbın reddettiği akupunktur gibi bir şey, hem modern tıbbı savunup hem akupunkurun faydalarını otuz yıl anlatmadılar mı? Bu aynı anda iki görüşü de savunan profesyonellikleriyle dinciliğin siyasi tuzaklarına hiç odaklanmamak konusunda uzmanlaşmadılar mı?
Hala sandık halk yüzde elli deyince aşırı duygusallıkla hala AKP’nin avukatlığını yapıyorlar ve yüzde elli denince siyasi kararlarının ne kadar doğru olduğunu test etmiş gibi böbürleniyorlar.
Enayiliğin sınırı olmadığını bu liberallerde gördük, be terbiyesiz yazarlar, yüzde ellinin siyasi testini hala niçin oy’la yapıyorsun niçin siyasi sonuçlarıyla yapmıyorsun, yine kimlere kumpas peşindesin!
Altan kardeşlerin devreleri çoktan yanıp kenara çekildiler ama Altan kardeşler gibi Sabah Gazetesi’nde astroloji falı bakanların kahramanların sonu gelmiyor.
Siyasetimizin en tehlikeli vurguncuları! Merakları sahte soruları sahte, bizim komşu kızın quantum merakı gibi, bir yüzde elli oy bulmuşlar, ortada devlet ortada emniyet ortada ordu kalmadı bunlar hala yüzde elliyi sürmedikleri kıllı kılsız yerleri kalmadı.
Üstelik liberaller otuz uzun yıl bu astroloji fallarıyla o kadar rağbet gördüler ki önce beş-on kişiydiler sonra medyamızda balık sürüsüne dönüştüler.
Uyduruk hileli şarlatan medyumcuların kavramlarıyla bilin bakalım kimlerin kastı ve arzusuyla otuz yıl konuşturuldular?
Karın gurultusuyla yazdılar gurular gibi ekranlara kuruldular.
Fizikte Nobel ödülü almış atom bombasının mimarlarından Feynman’a bir gün taksici, ‘ne yaptınız da fizik ödülünü aldınız?’, ‘bana iki dakikada anlatabilir misiniz’ der. Feynman şöföre: ‘Size iki dakikada kolayca anlatabilseydim Nobel ödülünü kazanamazdım’ der.
Bu ağbiler yüzde elliyi bulup hepimize iki dakikada özgürlüğü demokrasiyi devleti her şeyi çözdüler tahlil ettiler açıkladılar anlattılar, bilmem Suriye’ye Türkiye’nin haline bakıp rahat ettiler mi?
Ve otuz yıl sonra bugün hala, bu zırvatörlerin kurdukları cümleleri Einstein formülü gibi aval aval dinleyip çözmeye çalışan İslamcılar var!
Ne diyelim bu insanlara, şu Darwin’in ‘ara türleri’, evrimin ‘kayıp halkaları’(?)
Soralım, hangi yöne evrilen ara türler? Mesela İslamcılar iktidar olmadan önceleri bir çok İslamcı yazar ‘liberalleşmeye’ doğru evrildiğine şahit olmuştuk.
Ancak, İslamcılar iktidar olduktan sonra, liberalliğe evrilen tek bir İslamcı tanımadık, aksine, liberallikten İslamcılığa evrilenlerin sayısı çok fazla!
Kim parayı basıyorsa ona doğru evrilen fikirleri karakteri kişiliği ona göre şekillenen zavallılar!
İslamcılığa doğru evrilen bu liberallerin evrilme törenleri şöyle oluyor: Bu dünyada ve öbür hayatta kutsal tapınağın sonsuz huzur anahtarı yüzde elliyi, yakalarına beyinlerine üzerine yüzde elli yazan bir rozet takıyorlar, sonrasını sorma, dilleri çözülüyor siyasi kahinlere dönüşüyorlar!
Yüzde elli rozetini takanlar iki dünyada da bahtiyar!
Bütün siyasi formülleri yüzde elli sihriyle çözüyorlar!
Yüzde ellinin tılsımıyla bütün özgürlükler demokrasiler kuş sürüleri gibi ülkemizin başından aşağı nur gibi yağıyor!”
PEYGAMBER'İN YURDUNDA ALLAH VAR MI?