34,4465$% 0.3
36,3032€% 0.16
43,4559£% -0.34
2.836,84%0,10
2.562,19%-0,20
9.389,62%-0,33
32 yıl önce Ali Rıza Demircan’ın “İslam’a Göre Cinsel Hayat” kitabı olay olmuş, TBMM’de dahi gündeme gelmişti… 32 yıl aradan sonra bu alanda yeni bir kitap daha yazılmış oldu.
Kitap için, Prof. Dr. Hayreddin Karaman’ın kaleme aldığı önsözde, “Gecikmiş de olsa -inşallah- hayırlı olmuştur” deniliyor.
Prof. Dr. Karaman’ın kaleme aldığı önsöz hayli ses getireceğe benziyor.
İşte İhsan Karaman’ın kaleme aldığı o takdim:
“Evliliğin cinsel alanı ile ilgili bilgilenme ihtiyacı, bazı kimseler tarafından istismar edilmiş ya ahlâksızlık ve sapıklığın meşrulaştırılması veya ceplerin doldurulması için kullanılmıştır. Bu kötü gidişe zemin hazırlayan vakıalardan biri de toplumumuzun bu konuyu bir tabu, bir ayıp, bir sır… telakki etmesi olmuştur.
Evet, bu konuların bazı başlıkları uluorta, dinleyenlerin yaşı ve başı göz önüne alınmadan konuşulmamalıdır ama bu gerekliliğin yanında bir başka gereklilik daha vardır ki, o da zamanında ve yerinde ihtiyaç duyulan sağlam ve yeterli bilginin verilmesidir.
NİÇİN DÜĞÜN GÜNÜNE KADAR BEKLENİR Kİ?
Çocukluğumda ve ilk gençlik yıllarımda, iyi hatırlıyorum, düğün olurken damadın sağdıcı onu bir kenara çeker, kulağına bazı şeyler fısıldardı. İşin tuhafı, bunu mesela bir odada baş başa kalarak yapacak yerde, herkesin gözü önünde ama sözde gizli yapardı. Gelinin de yanında “yenge” denen bir kılavuz bulunur, o da geline gereken yardımda bulunurdu.
Bunlara bir diyeceğim olamaz da sorum şudur: Niçin düğün gününe kadar beklenir, zamanı geldiğinde uygun insanlar, uygun bir dille gerekeni anlatmazlar da o telaşlı günde, ayaküstü, yarım yamalak, belki bir kısmı yanlış bilgi ve telkinler ile yetinirlerdi(!)
HADİS VE SİYER KİTAPLARINDA AÇIK SEÇİK YAZILI
Müslümanın hayatında bağlayıcı örnek Allah Resulü (a.s.m.), örnek toplum da ilk üç nesil ve özellikle birinci nesildir. Bu örnekliğe baktığımızda evliliğin cinsellik yönünün hiç de ayıp, tabu veya sır olmadığını görüyoruz. Hem bilgi almak hem de sevap kazanmak için saygı ve özenle okuduğumuz hadis ve siyer kitaplarında bu konuların açık seçik yazıldığını, ölçülü ve yeterli bilginin verildiğini okuyarak öğreniyoruz. Hadis kitaplarının yanında “ahlâk, âdâb, ilmihal” kitaplarında da aynı konuya yeterince yer veriliyor.
GAZALİ POZİSYONLAR HAKKINDA BİLE BİLGİ VERİYOR
Mesela Gazzalî’nin İhyâ’sına baktığımızda, en iyi cimâ (cinsel temas) pozisyonu hakkında bile bilgi verildiğini (tarif edildiğini) görüyoruz. Hadis kitaplarında “horoz gibi çıkıp inmeyin, kadının da tatmin olması için bekleyin, kendi işiniz bitince hemen çekilmeyin, kadın izin vermezse azil yapmayın (çekilip dışarıda boşalmayın) …” ifadelerine kadar detaya iniliyor. Bunların yanında besmele, temizlik, yıkanma (gusül), adetli iken birleşmenin ve sapık ilişkinin yasaklanması gibi âdâb ve sağlık kuralları üzerinde de titizlikle durulduğu görülüyor.
İSTİSMARLARIN ÖNÜNE GEÇİLMİŞ OLACAKTI
Bu örneklik yerel kültürlerle örtülmemiş olsaydı, birçok yanlışın ve istismarın önüne geçilmiş olacaktı. Hem inançlı (Müslüman), dini hakkında kendileri ve branşları için yeterli bilgiye sahip hem de sağlık alanında uzman kişilerin bu konuyu ele almaları, sağlam, dengeli, yeterli, hassasiyetleri koruyan bilgiler vermeleri gecikmiş de olsa-inşallah-hayırlı olmuştur.”
“TERS İLİŞKİYİ TERCİH EDEN KADINLARI…”
Önsözde, cinsel sağlığın, sadece eşler arasındaki cinsel temasa odaklı bir kavram olmadığını belirten kitabın yazarı Prof. Dr. M. İhsan Karaman ise, toplumumuzdaki bu yanlış algının aksine, daha bebeklik çağlarından ileri yaşlara kadar karşılaşılan birçok sağlık sorununun, kişilerin cinsel sağlık ve mutluluğunu derinden etkilediğini vurguluyor.
Prof. Dr. M. İhsan Karaman, “Yatak ıslattığı için evlenmekten kaçınan gençleri, idrar kaçırdığı için eşiyle cinsel birliktelikten uzak duran, hatta ne yazık ki, ters ilişkiyi tercih eden kadınları, prostat iltihabı belirtilerini kafasına takıp sertleşme bozukluğu yaşayan delikanlıları, zamanında tedavi edilmemiş yumurta hastalıkları yüzünden kısırlık çeken çiftleri, tabularla korkutulduğu için ilk gecelerde ve bazen ilk yıllarda cinsel ilişki kuramayan genç kızları, cinsel fantezileri günah zannedip monoton ve mutsuz bir aile hayatıyla bir ömür tüketen eşleri… bize müracaat eden hastalarımızdan biliyoruz” diyor.
PROF. DR. M. İHSAN KARAMAN KİMDİR
1962 yılında İstanbul’da doğdu. 1986’da İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun oldu ve İstanbul Tıp Fakültesi Üroloji Kliniği’nde ihtisas eğitimini tamamlayarak 1991 yılında üroloji uzmanı oldu. 1994’de bir yıl kadar Houston-ABD’de Baylor College of Medicine’de misafir ürolog olarak çalıştıktan sonra, 1996 yılında doçent, 2008’de ise üroloji profesörü ünvanını aldı.
2001 yılında Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği Şefi olan Prof. Dr. Karaman, 2013 yılında İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyeliğine atandı. Yine aynı yıl, “çocuk ürolojisi” alanında yan dal uzmanı oldu. Karaman, halen İstanbul Üniversitesinde “Tıp Tarihi ve Etik” alanında doktora programına da devam ediyor. Prof. Dr. Karaman, Aralık 2014’de İstanbul Medeniyet Üniversitesi Rektörlüğü’ne atandı.
Prostat kanseri konusunda hazırladığı bir bilimsel kitap, katkıda bulunduğu 30’dan fazla kitap bölümü yazarlığı, 300’den fazla ulusal ve uluslararası alanda yayımlanmış/sunulmuş akademik çalışması ve almış olduğu 700’ün üzerinde uluslararası atıf mevcuttur. Karaman, aynı zamanda birçok ulusal ve uluslararası kongre ve tıbbi toplantının düzenleme ve bilimsel kurulunda yer aldı.
Karaman, Ekim 2012 – Mayıs 2015 tarihleri arasında da Türkiye Yeşilay Cemiyeti Genel Başkanlığı yaptı. Halen, Dünya İslami Tıp Birlikleri Federasyonu ile Uluslararası Yeşilay Federasyonu’nun başkanlıklarını yürütüyor.
İngilizce ve Arapça bilen Prof. Dr. Karaman, 31 yıllık evli ve iki çocuk babası.
DONMUŞ BEDENİ CANLANDIRDILAR!