34,7004$% 0.26
36,7726€% 0.37
44,2923£% 0.52
2.960,54%0,92
2.654,41%0,67
9.652,00%0,12
Bernard Lewis vefat etti.
Ortadoğu ve İslam tarihi konusunda tanınmış tarihçilerdendi.
Kimi çevrelerce hep “istihbaratçı” görüldü. Bunun sebepleri vardı:
Londra 1916 doğumluydu. Londra Üniversitesi’nde “Doğu Sorunu” üzerine çalıştı. Master tezi; “İlk İslami Loncalar” ve doktora tezi; “İsmaili Mezhebi” oldu. İlk kitabı “İsmaililiğin Kökeni” 1940’da çıktı.
II. Dünya Savaşı hemen öncesinde “Chatham House” kadrosuna alındı. “Türkiye Uzmanı” kadrosuyla Dışişleri Bakanlığı’nda çalışmaya başladı. Buradan -kendi isteğiyle- Savaş Bakanlığı’nın istihbarat bölümüne geçti. (Arabistanlı Lawrence “ata binmeyi bilmeseydi başarılı olamazdı” diyerek at binmeyi öğrendi!)
Otobiyografik “Tarih Notları/Bir Orta Doğu Tarihçisinin Notları” kitabında Yahudi olarak İngiliz servisinde yaşadığı zorlukları anlattı:
“Britanya istihbaratında; Türk istihbaratına yöntemleri geçerliliğini yitirmiş ve örgütleri de ehliyetsiz olduğundan, ortak hedefler açısından bir tehdit oluşturduklarını açıklamak üzere, irtibat maksadıyla bir kişinin gönderilmesi gerektiğine karar verildi. Ben seçildim ve bu görevi dört gözle beklemeye başladım. Daha sonra üstlerimiz fikirlerini değiştirdi. (…) Derin bir hayal kırıklığına uğradım. Geriye dönüp baktığımda bu göreve beni göndermedikleri için üstlerime içten bir teşekkür borçluyum. Bizim istihbarat servisimizde tam zamanlı profesyonelle, savaş sırasında geçici görevliler arasında açık bir anlaşılmış ve genel olarak kabul edilen bir ayrım vardı. Savaş sona erdiğinde, geçiciler farklı işlerine geri döndüler ve istihbarat işleriyle bir daha hiçbir ilişkileri olmadı. Ama Türklerin bunu anlayıp kabul edecekleri konusunda şüphelerim var. Eğer Türkiye’ye bu tür bir görevle gitmiş olsaydım, hayatım boyunca bir casus olarak yaftalanacaktım…”
Lyndon La Rouche (d.1922)…
Bernard Lewis’e göre “eksantrik” biri!
ABD’li La Rouche sosyalistti. Hindistan bağımsızlık hareketine destek verdiği dönemde Marksist oldu. New York’taki “Özgür Üniversite” kuruluşunda yer aldı; Columbia gibi okullardan gelen öğrencilere Marksizm dersleri verdi.
“Ulusal Çalışma Komiteleri” kurdu. Burada bir “istihbarat ağı” oluşturdu. Dünyanın dört yanındaki taraftarlarının gönderdiği bilgileri/ “sızıntıları” çıkardığı basın organlarında, panellerde vs. yayınladı. Her iddiası gündem oldu.
Bu nedenle La Rouche hakkında söylenmedik-yazılmadık kalmadı:
– Yahudi düşmanı dendi.
– Siyah düşmanı dendi.
– Sovyet casusu dendi.
– FBI ve CIA ajanı dendi. Vs.
Sahiden ABD’nin son 50 yıldaki en ayrıksı siyasetçisiydi. Örneğin…
Sekiz kez ABD başkanlığına aday oldu. Bir seçim beyanında; Dick Cheney, Donald Rumsfeld, Paul Wolfowitz’i Irak’ta savaş çıkarıp, insanları öldürdükleri için yargılayacağını söyledi.
Hedefindeki isimlerden biri de, Bernard Lewis idi!
Lewis’i, İslam radikalizminin gelişmesine kasıtlı olarak göz yummakla; ve bu hareketleri kışkırtmakla itham etti! Buna “Lewis Doktrini”adı verdi. Ona göre bu İngiliz istihbaratı stratejisiydi. Keza…
Lewis’i, Irak işgalinin (ve İran’a saldırma projesinin) ardındaki entelektüel/neocon etkiolarak değerlendirdi. Lewis “Ilımlı İslam” teorisyenlerinden biriydi.
Uzatmayayım…
Yazdıkları, söyledikleri çok çevreyi rahatsız eden La Rouche, “vergi cezasıyla” hapse atıldı; etkisizleştirildi.
La Roche gözden düşürüldü ama “Lewis Doktrini” gündemden düşmedi. Şöyle:
Lewis yaşamı boyunca -Turgut Özal gibi- dünyanın dört yanındaki kimi politikacılarla yakın dostluk kurdu. Siyasi ilişkileri tartışma konusu oldu. Örneğin…
ABD Savunma Bakanlığı (1989-1993) ve ABD Başkan Yardımcılığı (2001-2009) görevinde bulunan Dick Cheney ile, Irak Savaşı öncesinde, (keza Başkan G. W. Bush‘dan Ulusal Güvenlik Danışmanı C. Rice‘a kadar Beyaz Saray’ın etkili isimleriyle) toplantılar yapması “Lewis Doktrini”ni yine gündeme getirdi! Peter Waldman adlı gazeteci, Wall Street Journal‘da 2004 yılında bu konuda makaleler yazdı…
Lewis’in “tarihçi” kimliği de tartışma konusu oldu.
Edward Said, -emperyalizmin egemenlik aracı olarak değerlendirdiği- kimi Batılı “oryantalistler” gibi Lewis’i de, Orta Doğu konusunda nesnel olmamakla eleştirdi.
Said’e göre bu tür tarihçiler, salt kendilerini onaylamak-onaylatmak için tarihe yanlı bakıyordu. Yazdıkları bilimsel tarafsızlık ilkesine dayanmıyordu. Çalışmaları bilimsel değil, politikti. Lewis’in tek yaptığı, Orta Doğu halklarının Batılı olmadığını tekrarlamaktan ibaretti!
Noam Chomsky ise Lewis’i basit bir propagandacı olmakla itham etti; “medeniyetler çatışmasının” ilk ideoloğu idi. Vs.
Diğer yandan…
Lewis Türkiye’de pek tartışılmadı; genellikle duygusal bakıldı! Hele… “Modern Türkiye’nin Doğuşu” kitabında Ermeni soykırım iddialarına karşı çıktığı için Fransa’da yargılanmasından dolayı “Türk dostu” görüldü. 1998’de “Atatürk Uluslararası Barış Ödülü” verildi.
Kuşkusuz Bernard Lewis…
Yazdıkları ve politik ilişkileriyle uzun yıllar tartışılmaya devam edecek.
Baksanıza…
Başbakan Netanyahu ölümü ardından ne dedi:
“Sonsuza kadar minnettar olacağız!”
'REİS KAYBEDECEĞİ SEÇİMİ YAPTIRMAZ…'