34,4834$% -0.01
36,3469€% -0.63
43,6338£% -0.32
2.926,71%0,24
2.646,45%0,49
9.030,41%-2,19
Y’ardakçı yandaşlığı o hale getirdi ki…
Erdoğan’a -Osmanlı padişahlarının tahta geçme töreni- “cülus” yapılmasını istedi!
Başardı. Kılıç kuşanma hariç yapıldı da…
İyi de…
“Geleneğimiz” dediğiniz aslında Doğu Roma/Bizans’ın “donatium” töreni!
Şekille/biçimle uğraşmayı çok seviyoruz!
Varlığı, şekle/dış görünüme göre değerlendiriyoruz!
“Gardrop Atatürkçülükten” “Gardrop Müslümanlığa” kadar kutuplaşmaların kökeni bu yüzeysel popüler tutumlarda değil mi?
Kültürel toplumsal parçalanma y’ardakçı’nın umurunda bile değil; ateşe barutla gidiyor! Erdoğan’ın saray-uçak davetini artırma peşinde, eski “amiral” gazetesine dönme uğraşısı içinde. Böylesine basit çıkarları için kalem “oynatıp” duruyor. Yazık…
Oysa…
Erdoğan ile başlayan “yeni dönemi” salt kültürel kodlar üzerinden değerlendirmek yanıltıcı olur. Ağır bir ekonomik krizle karşı karşıyayız. Faturasını parti-fikir farkı gözetmeksizin hepimiz ödeyeceğiz.
Kimin “reçetesi” bize yutturulacak? Mesela…
Hazine ve maliyenin başına Berat Albayrak‘ın getirilmesi nasıl yorumlanmalı?
Aslında… Bu sorunun yanıtı ekonomiye kimin “gözlüğüyle” baktığınızla ilgilidir. IMF-Dünya Bankası-Dünya Ticaret Örgütü/Batı gözlüğüyle bakarsanız; bu atama kötüdür! Bu bakış size hep Ali Babacanların ve Mehmet Şimşeklerin “iyi” olduğunu kabul ettirecektir! Keza… Bu bakış açısı son seçimde -cumhurbaşkanı adayı olarak- karşımıza Abdullah Gül‘ü çıkarmadı mı?
Politik ayrışmalar, “nasıl bir ekonomik düzen” istediğinizle ilgilidir.
Seçtiğiniz ve hizmet beklediğiniz iktidar, nasıl bir ekonomik politika uygulayacak?
İşte… Yeni kabineyi bu bilinçle ele almak gerekiyor.
Örneğin…
Ulusal bir tarım politikamız yok.
“Tarım”, “Orman”, “Hayvancılık”, “Köyişleri”, “Gıda”, “Su” bakanlığının adının sürekli değiştirilmesinden de bunu anlayabiliriz. En son…
“Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı” ile “Orman ve Su İşleri Bakanlığı” birleştirilerek “Tarım ve Orman Bakanlığı” adını aldı!
Başına -merhum Ekrem Pakdemirli’nin oğlu- Bekir Pakdemirli getirildi.
Çoğu kişi ağabeyi Prof. Dr. Mehmet Pakdemirli’nin FETÖ’den tutuklu olmasıyla ilgilendi.
Benim ilgimi çeken şu:
Seçimden önce gündemde patates-soğan fiyatları vardı. Hatta slogan atılıyordu; “patates-soğan, güle güle Erdoğan!”
Taze Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli, dünyanın en büyük dondurulmuş patates üreticisi Kanada merkezli küresel McCain Food şirketinin Ortadoğu danışmanı idi!
Endüstriyel hazır gıdalar Türkiye pazarına Pakdemirli’nin “başarısı” ile girdi!
Ziraat mühendisi olmayan Pakdemirli’nin bakan yapılması; -Özal ile başlayıp Erdoğan ile devam eden- tarımı yok eden küresel politikaların devam edeceği anlamına gelmez mi? Bu da en az FETÖ kadar tehlikeli değil mi?
Zehirli endüstriyel yiyeceklerin yavaş yavaş yok ettiği bedenler soluğu sağlık sektöründe alıyor. Peki…
Yeni kabinenin sağlık politikası küreselleşmeye karşı mı?
Özel Medipol Hastanesi kurucusu Fahrettin Koca‘nın Sağlık Bakanlığı’na atanması; sağlığı kamu hizmetinden çıkaran/hastayı “müşteri” gören/ hekimi işadamına dönüştüren dizginsiz neoliberal ekonomik politikaların devam edeceği anlamına gelmiyor mu?
Erdoğan bu kabinesinde ilk kez parti içi grupları ve bölge hassasiyetleri gözetmedi.
Bunun yerine “aile dengesini” hesaba aldığını söyleyebiliriz:
Bilal Erdoğan‘ın arkadaşları; Mustafa Varank, (TÜRGEV’e yardım ettiği için 17 Aralık operasyonunda FETÖ tarafından gözaltına alınan) Murat Kurum, (Feyzullah Kıyıklık’ın damadı) Mehmet Muharrem Kasapoğlu ile; Sümeyye Erdoğan’ın KADEM’den arkadaşı Zehra Zümrüt Selçuk kabinede yer aldı…
Berat Albayrak elini enerji sektöründen çekmedi; müsteşarı Fatih Dönmez‘i bu bakanlığa bakan yaptırdı. Ama… Albayrak’a rağmen Süleyman Soylu‘nun koltuğunu koruması karar vericinin sadece Erdoğan olduğunu göstermiyor mu?
Bakan seçimlerinde Erdoğan’ın tek kıstasının “başarıya” ulaşmak olduğu belirtiliyor.
Çünkü:
Öncelikli gündemin ekonomik kriz olacağını söylemek kahinlik değil. AKP’nin bozduğu yapısal sorunlara acil çözüm gerekiyor. Erdoğan…
– Bu nedenle, anti-kapitalist “gözüken” Ziya Selçuk‘u, Milli Eğitim Bakanı yaptı!
– Bu nedenle, turizmde yaptığı yatırımlarla hızla büyüyen işadamı Mehmet Ersoy‘u Turizm Bakanı yaptı! (Kimileri bu koltuğa Ali Sabancı‘nın geleceğine kesin gözüyle bakıyordu!)
– Bu nedenle, kadın girişimciliği konusunda uluslararası isim yapan Ruhsar Pekcan‘ı Ticaret Bakanı yaptı.
– Bu nedenle, otomotiv endüstrisi konusunda çalışmalar yapan Fuat Oktay‘ı yardımcısı yaptı.
Uzatmayayım…
Gözlerden kaçan bir diğer gerçek şu:
Binali Yıldırım‘ın eli yatırımlardan tamamen çekildi! Bırakın icraatçı bakanlığı bir tek koltuk verilmedi Binali Yıldırım ekibine! Öyle ki…
Yıldırım’ın pek anlaşamadığı ve her fırsatta görevden almak istediği Karayolları Genel Müdürü Cahit Turan, Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanı yapıldı. Binali Yıldırım’ın “gölgesindeki” şirketleri zor günler bekliyor…
Evet…
Türkiye’de yeni bir dönem başladı.
Umalım her şey Türkiyemiz için iyi olsun…
Al sana yeni Türkiye