34,4775$% -0.03
36,4336€% -0.4
43,7146£% -0.14
2.906,61%-0,45
2.623,86%-0,37
9.260,55%0,30
“BİR sincap gördüğünüzde ceviz ağacında, o sizin sincabınızdır, size emanet…
O köşe başındaki meşe ağacı sizin…
Karşı yamaçtaki çamların, servilerin, çınarların, çimenlerin sizden başka kimsesi yoktur, onları siz koruyacaksınız, onlar sizin…
O kumru sizin…
O serçeler sizin…
Nehir sizin nehrinizdir, göl sizin gölünüz…
Dağ sizin…
★
Ama siz her zaman onları yalnız bıraktınız.
Eli baltalı adamlar ormana yanaştığında, dozerler-kepçeler yeşil alandaki sincabın ağacını söküp attığında, yunusları tüfeklerle öldürdüklerinde, fabrikalar yağlı sularını nehre-göle akıttıklarında, denizi çöplük olarak kullandıklarında öyle baktınız.
Sanki onlar başkasınınmış gibi…
Onların varlığı size huzur-mutluluk verdi de, yok edilişlerinde arkanızı döndünüz…
Bir ağaç kesildiğinde nefesinizin bir kısmının kesildiğini, bir kuş öldüğünde mutluluğunuzun çalındığını, denize-ırmağa kıyıldığında bir parçanızın alındığını, yunusları öldürdüklerinde, denizlerdeki dostunuzu vurduklarını anlamadınız.
Oysa onlar sizindi…
Doğanın tükenişindeki en büyük nedendir işte bu:
Vefasızlığınız…
★
Vakit çok geç değil…
Henüz zaman var.
Bir ağaç kesildiğinde, bir koruluğa dozerler girdiğinde, pis boruları denize-ırmağa bağladıklarında, o kuşu vurup o sincabı kovduklarında, komşunuzun kapısını çalıp “Hadi gidiyoruz” demelisiniz:
“Yardıma gidiyoruz… Onlar bizim…”
Sahip çıkmalısınız onlara; örgütlenerek, bir araya gelerek, el ele vererek, sevgilerinizi birleştirerek, merhametlerinizi çatarak…
Sizden başka kimsesi yoktur onların…
Onlar size muhtaç…
O ağaç sizin…”
(1 Aralık 2008)
★
Bu yazımdan bu yana on yıl geçmiş…
Geçen hafta Kaz Dağları’nda vicdan nöbeti başladığında ve önceki gün binlerce yurtsever ellerinde bayrakları ile Kaz Dağları’na yürüdüğünde, yanaklarımı sildim…
Çok geç değil…
Vicdan yürüyüşü başlamıştı…
Vicdan direnecek…
O ağaçlar bizim…
Osmanlı’yla Cumhuriyet’in kucaklaştığı an…