34,6477$% 0
36,6157€% 0.01
43,9388£% 0.01
2.936,31%-0,01
2.636,90%0,01
9.639,77%0,04
Akşener, özetle şunları söyledi:
“20 YILIN SONUNDA, AVRUPA’YA GİDECEKKEN GİDERAYAK ORTADOĞU’YU MEMLEKETİMİZE GETİRDİLER:
Sayın Erdoğan’ın bizzat kaleme aldığı 20 yıllık bir büyük trajedinin artık yavaş yavaş sonuna geliyoruz. 20 yıl önce, ‘Hak, hürriyet ve adalet yoluna çıkıyoruz’ diye başa gelenler, 20 yılın sonunda, ‘zulüm ve istibdat yoluna’ acente oldular. 20 yıl önce, ‘Hakça kazanacağız ve hakça bölüşeceğiz’ diyenler, 20 yılın sonunda, çökmedik kaynak, peşkeş çekmedik ihale, devşirmedik rant bırakmadılar. 2002 yılının kasımında, serin bir pazar günü, ‘Milletimizi Avrupa’ ya götüreceğiz’ diye yola çıkanlar, -hatırlayın gündüz vakti atılan havai fişekleri- ‘Avrupa Birliği’ne giriyoruz, Avrupa Birliği’nin bir parçası oluyoruz’, bunu alkışlarla karşılayanlar, bunu bir müjde olarak milletimizle paylaşanlar, 20 yılın sonunda, Avrupa’ya gidecekken giderayak Ortadoğu’yu memleketimize getirdiler. Avrupa’ya giderken Ortadoğu ülkemize geldi.
TOPRAKLARIMIZ, AK PARTİ SAYESİNDE BİR GÖÇ KORİDORUNA, BİR GÖÇMEN DEPOSUNA VE BİR KAÇAK HENDEĞİNE DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA:
Bugün maalesef topraklarımız, AK Parti sayesinde bir göç koridoruna, bir göçmen deposuna ve bir kaçak hendeğine dönüşmüş durumda. AK Parti’nin berbat göç politikalarının ortaya çıkardığı ekonomik, toplumsal, insani, güvenlik ve dış politika sorunlarının çözümü için İYİ Parti olarak, 2019 yılı haziran ayında Antalya’da, İYİ Parti Genel Başkanı olarak Sayın Erdoğan’a seslenmiştim. Demiştim ki ‘Sayın Erdoğan, bu göç meselesi Türkiye’yi çok kötü bir yere doğru götürüyor. Türkiye’yi hendek yaptınız’. 2001 yılında deneyimlediğim Avrupa Parlamentosu’ndaki bir çalışmayı, bir kararı engellemek üzerine yurt dışına, Avrupa Parlamentosu’na Dışişleri Bakanlığı adına gittiğim o toplantıyı da anlatıp bir teklifte bulunmuştum. Sayın Erdoğan’a demiştim ki ‘Senin ergen bir sinirin var. Bu siniri aşamıyorsun ama Türkiye iyi bir yere doğru gitmiyor, demografisi değişecek. Ekonomisi çok zora doğru gidiyor. Gel bu işi… Çünkü aşırı derecede bir ahbaplıktan aşırı derecede bir düşmanlığa döndüğünüz zaman adım atmak zor olur; işin psikolojisi bu. İYİ Parti Genel Başkanı olarak beni devlet adına görevlendir, yetkilendir. Ben, gideyim Suriye’ye Beşar Esad’la ve onun çevresi ile devlet insanları ile görüşeyim. Ve ülkemizde Suriye’den gelen göçmenleri Beşar Esad ile el sıkışıp ülkelerine gönderelim.’ Bu teklifimi, çok ciddi ve arka planı çalışılmış olarak kendisine milletimizin huzurunda iletmiştim. Karşılık; her zaman olduğu gibi elbette kulak üstüne yatıldı ama kulak üstüne yatılırken de her türlü hakarete ve çirkinliğe maruz kaldım. Sonra 2019 yılı aralık ayında, o zaman İstanbul milletvekilimiz olan Sayın Ümit Özdağ’ın önerisi, Güvenlik Politikaları Başkanı’mız Sayın Aytun Çıray’ın başkanlığında Ankara’da bir çalıştay düzenledik. Yine göç konusunda.
SURİYELİ SIĞINMACILARIN TÜRKİYE’DE KALMASI HALİNDE, BU DOĞUM HIZIYLA 2053 YILINDA TÜRKİYE’NİN NÜFUSUNUN 35 MİLYONU SURİYELİ KÖKENLİ İNSANLARDAN OLUŞACAK:
Bu çok boyutlu sorunu çözümlemeye yönelik tedbirler önerdik. O çalıştayın sonunda ortaya çıkan yol haritasını ben İYİ Parti Genel Başkanı olarak milletimizle paylaştım. Bunu bir söz olarak milletimizin önünde dikkatine sunduk. O zamdan beri de vatandaşlarımızdan gelen şikâyetlere kulak vererek, iktidara geldiğimizde farklı sığınmacı tiplerine yönelik uygulayacağımız politikaları tanımlamaya ve çözümlerimizi güncellemeye devam ettik. 2019 Haziran’ında başlayan, 2019 Aralık’ında çalıştay olarak devam eden, daha sonra bu raporun, bu kamuoyuyla paylaştığımız çıktının sonuçlarını güncelleştirerek devam ettirdiğimiz bir göç çalışmasından bahsediyorum. Emeği geçen bütün arkadaşlarımıza teşekkür ederim. Mesela Suriyeli sığınmacıların Türkiye’de kalması halinde, bu doğum hızıyla 2053 yılında Türkiye’nin nüfusunun 35 milyonu Suriyeli kökenli insanlardan oluşacak. Dolayısıyla demografi diye söylemlerimizin arkasında işte böyle bir sonuç var.
2019’DA 4 MİLYON SIĞINMACININ VARLIĞINI TARTIŞIRKEN BUGÜN 6,5 MİLYON SIĞINMACI İLE KARŞI KARŞIYAYIZ:
Bunun yanında, bu çalışmaları yaparken yapıcı siyaset anlayışımızın gereği olarak, yapılması gerekenler konusunda iktidarı uyarmaktan geri durmadık. Ezcümle; muhalefette olsak bile Türkiye’nin yönetimini devralmaya hazır bir siyasi partinin sorumluluğuyla hareket ettik ve edeceğiz. Peki iktidar ne yaptı? Son günlerde bir kez daha gözlemlediğimiz üzere sorunu görmezden gelmeye, zikzaklar çizmeye, yalpalamaya devam etti. Birbiriyle çelişen, tutarsız ve lakayt açıklamalarla insanlarımızı tedirgin etmekten çekinmedi. Ensar-muhacir kavramları üzerinden, konuyu bağlamından koparıp ideolojik arayışları çerçevesinde tarif ederek siyasi tabanını konsolide etmeye çalıştı. Bir yandan da muhalefetin bu konudaki gündemini çalma arayışına girerek beton ve briket üzerinden ürettiği sözde çözümlerle günü kurtarmaya gayret etti. Ve bunun sonucunda, 2019 yılında ülkemizde 4 milyon sığınmacının varlığını tartışırken bugün geldiğimiz noktada 6-6,5 milyon sığınmacı ile karşı karşıya olduğumuz söz konusu. Artık açık şekilde ortaya çıkmıştır ki sığınmacı sorununu, meseleyi çözmek yerine polemikle geçiştiren, inancımız üzerinden yaptığı hamasi konuşmalarla basitleştiren, 80 ülkeye vizeyi kaldırmakla övünüp 250 bin dolara vatandaşlık satarak cari açığı çözdüğünü düşünen Sayın Erdoğan’ın sığ zihniyeti ile çözemeyiz.
KISKANDIRAN BİR PERFORMANSLA ENFLASYONDA ARJANTİN’İ SOLLAMIŞ OLDUK:
Ülkemiz, uzun zamandır bir kişinin şahsi inatlarının, kavgalarının, taleplerinin ve kaprislerinin peşinde uçuruma sürükleniyor. Milletin iradesi, ihtiyaçları ve istekleri hiçe sayılırken ekonomiden eğitime, ulaşımdan sağlığa kadar her şey, tek bir kişinin keyfine göre, liyakatsiz kadrolar tarafından beceriksizce yönetiliyor. Bu yüzden de kendimizi her yeni günde yeni bir krizin içerisinde buluyoruz. Bu devlet krizinin mimarı Bay Kriz ise durup düşüneceği, gerçeklerle yüzleşeceği, hatta memleketi rahatlatmak için sandığı getireceği yerde, sebep olduğu krizleri derinleştirmeye, bozuk bir plak gibi konuşmaya ve hatalarında ısrar etmeye devam ediyor. Bay Kriz, inatla ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ diye ahkam kestikçe, ‘Ben ekonomistim’ diye kürsü kürsü gezdikçe; işin ehli hiçbir insanı dinlemeyip bildiğini, daha doğrusu bilmediğini okumaya devam ettikçe, milletimizin içinde bulunduğu kriz ortamı maalesef daha da derinleşiyor. Bu inadın bedellini de milletimiz, yokluk, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik olarak ödüyor. Nitekim bugün gelinen noktada, TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranı bile yüzde 70 oldu. Yani kıskandıran bir performansla enflasyonda Arjantin’i sollamış olduk.
GİT, DOYMAK BİLMEYEN YANDAŞLARINA ŞÜKRETMEYİ ÖĞRET:
Buradan Sayın Erdoğan’a sesleniyorum: Önce ‘sabır’ dedin, baktın taş çatladı, şimdi de şükre mi sığınıyorsun? Önce milleti kutuplaştırdın, baktın o da tutmadı, şimdi de Allah ile kul arasına mı girmeye çalışıyorsun? Günahtır, günah. Sen hiç merak etme; bizim milletimiz, her şartta ve her koşulda şükretmesini bilir. Saray hayatı seni bozduğu için belli ki unutmuşsun ama Anadolu’muzda ‘nasılsın’ sorusunun cevabı bile ‘şükür’ ile başlar. O yüzden bayat tavsiyelerini kendine sakla. Ama ‘Yok ben illa akıl vermek istiyorum. Şükürsüzlere şükrü öğretmek istiyorum’ diyorsan da hay hay. O zaman, mesela git, doymak bilmeyen yandaşlarına şükretmeyi öğret. Mesela git, 5-10 maaş alan danışmanlarına şükretmeyi öğret. Mesela git, 15 maaş alan genel müdürlerine şükretmeyi öğret. Mesela git, ihale arsızı müteahhitlerine şükretmeyi öğret. Mesela git, ATM memurlarına, pudra şekeri sevdalılarına şükretmeyi öğret. Mesela git, KPSS’den 92 puan, 88 puan almış gencecik evlatlarımızı mülakatta eleyip 58, 62 puan alanları tayin eden ayıların, dayıların yanına git, onlara şükretmeyi öğret.
ERDOĞAN’A ‘ŞÜKÜR’ TEPKİSİ:
Kendine gel Sayın Erdoğan. Allah’ın kelamıyla siyaset yapılmaz. Yüce dinimiz ne buyuruyor? ‘Kutsal değerleri kullanarak çıkar sağlayanların bu sayede yiyip içtikleri şeyler, gerçekte cehennem ateşidir.’ Milletimiz elbette şükretmeyi çok iyi bilir. Hayrın ve şerrin Allah’tan olduğuna imanımız tamdır. Ama sen, Allah’ın emirlerini bile şahsi menfaatlerine kalkan yapmaya çalışıyorsun. Sen şükürden bahsediyorsun; ilk cumada Diyanet, ‘şükredin’ diye fetva veriyor. Böyle utanmazlık olur mu? Milletimizi içine soktuğun cendereden çıkaracak hiçbir projen yok. Bir de utanmadan çıkmışsın, milletimize aslında ‘razı olun’ diyorsun. Çok beklersin. Biz, elbette Allah’a şükretmeye devam edeceğiz. Ama çevirdiğin dümenlere, anlattığın masallara inanmayacağız Sayın Erdoğan. Hırsızlığa, israfa, kayırmacılığa, eyvallah demeyeceğiz. İşlediğin günahlara, milletimize reva gördüğün bu yokluğa, bu yoksulluğa, bu çileye asla razı olmayacağız.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});
Bildiğiniz gibi EYT sorunu, esasında 2000 yılı öncesinde emek piyasasına girenlerin ‘kazanılmış emeklilik haklarından’ mahrum kalması sorunudur. Dikkat edin, ‘kazanılmış hak’ diyorum. Çünkü iktidar ve ortakları, şimdiye kadar bu meseleyi sanki EYT’liler bir ayrıcalık talep ediliyormuş gibi sundu. Ama işin aslı öyle değil. Çünkü EYT’liler, erken emeklilik değil, gasp edilen haklarını istiyorlar. İktidar, ‘Gençsin, emekli olamazsın’ diyor. Özel sektör, ‘Yaşlısın, çalışamazsın’ diyor. Peki bu insanlar ne yapacaklar? Nasıl geçinecekler? Ödedikleri prim günlerinin karşılığını nasıl alacaklar? Yıllardır ‘çözeceğiz’ diye oyalandıkları haklarına ne zaman kavuşacaklar? Cevap yok. İşte tam da bu nedenle biz İYİ Parti olarak, EYT Çözüm Planı’mızı oluşturduk. Milletimiz, memleketimiz ve tüm EYT’li kardeşlerimiz için hayırlı uğurlu olsun.”
Akşener, partisi tarafından hazırlanan ‘EYT Çözüm Planı’ tanıtım videosunu izlettirdikten sonra konuşmasına şöyle devam etti:
“Bugüne kadar iktidar, EYT’lilerle ilgili olarak ne doğru bir analiz ortaya koydu ne de kamuoyunu tatmin edecek bir hesabını paylaştı. Onların yüzeysel olarak ortaya koyduğu mali yük hesabı, olası bir düzenlemede ortaya çıkacak mali yükü doğru bir şekilde yansıtmıyor. Kendi danışmanına 10 maaş bağlayan Bay Kriz, EYT’li kardeşime ‘çift dikiş’ diyerek karşı çıkıyor. Yandaşlarının vergi borcunu bir gecede silen Bay Kriz, EYT’li kardeşimin hakkını vermeyi maliyet olarak görüyor. Saraydaki israfın finansmanına gelince asla bitmeyen para, iş EYT’li kardeşime gelince ne hikmetse yok oluyor. Biz, hesabını kitabını yaptık. Geçiş dönemi olarak tanımladığımız bu düzenlemeyi Merkezi Yönetim Bütçesi’nden finanse edeceğiz. EYT Çözüm Planı’mızın ortaya çıkaracağı maliyet, oluşturacağımız ilave kaynaklarla yönetilebilir olacak. Böylece sosyal güvenlik dengesi üzerinde yıkıcı bir etki doğurmamasına da hassasiyet göstereceğiz. Bu sayede, İYİ Parti iktidarında, EYT sorununu tarihin tozlu raflarına kaldıracağız. AK Parti iktidarının 20 yılda çözemediğini, iş başına gelir gelmez biz çözeceğiz. EYT’li kardeşlerimizi yıllardır hasretle bekledikleri haklarına kavuşturacağız. Çıkacak artık bu yasa.”
Ümit Özdağ'dan Olay Açıklamalar: 7 Haziran Kaosu Yeniden Yaşatılacak