İZMİR Ekonomi Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (EKOKAM) tarafından düzenlenen ‘3. Uluslararası Toplumsal Cinsiyet/Şiddet Konferansı’nda konuşan Amerika Rutgers Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Evan Stark, Türkiye’de 100 kadından 12’sinin şiddet gördügünü, sadece birinin bunu açıkladığını söyledi.
İzmir’de 3 gün sürecek konferanslar dizisi, toplumsal cinsiyetle ilgili bilinç düzeyini arttırmayı ve uluslararası araştırmaları geliştirmeyi amaçlarken, Türkiye ve dünyanın önde gelen aktivistlerini buluşturdu. Açılış konuşmasını yapan İzmir Ekonomi Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Tunçdan Baltacıoğlu, düzenlenen konferansın önemine dikkat çekti. Prof. Dr. Baltacıoğlu, “Şiddeti sadece fiziksel olarak değil, birçok bakımdan değerlendirmeliyiz. Bir siyasetçinin sözlerinde bile şiddet bulunabilir” dedi.
Konferansın ana konuşmacısı Amerika Rutgers Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Evan Stark, kadınların maruz kaldığı şiddetin açıklanamadığını belirterek, Türkiye ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Türkiye’de 100 kadından 12’sinin şiddet gördügünü, ancak sadece birinin bunu açıkladığını söyleyen Prof. Dr. Stark, “Kadınlar ilk kez şiddet gördüklerinde bunu açıklamıyor. Kadın üç dört kez şiddete uğradıktan sonra, bu durumu açıklayabiliyor. Polise şikayetçi oluyor, şiddet görüyorum diyor, ancak polisin yaklaşımı bile ‘kadın abartmıştır’ şeklinde. Yani şiddete değil, derecesine önem veriliyor” diye konuştu.
TUTUKLANAN YOK
Prof. Dr. Evan Stark, konuşmasında aile içi şiddetin önemine dikkat çekerken, şiddetin ‘aile içi şiddet’ olarak adlandırılmasından duyduğu rahatsızlığı vurguladı. Amerika’da şiddete son verme programı ile 1 milyon kişinin gözaltına alındığını söyleyen Prof. Dr. Stark, “Gerçekleştirdiğimiz ‘şiddete son verme’ programı ile 1 milyon kişi gözaltına alındı. Ancak bu kişilerden biri bile hapse girmedi. Nedeni, mahkemenin şiddeti `ev içi’ olarak tanımlanmasıydı” dedi.
Aile içi şiddetin ‘güç gösterisi’ olduğunu belirten Prof. Dr. Stark, “Bu durum, evde egemen olan erkeği, sosyal alanda da egemen kılıyor ve aile içi şiddeti ikinci plana atıyor. Çünkü, erkeklerin kadına egemen olma isteği patolojik bir durumdur. Bu nedenle, şiddeti ‘aile içi şiddet’ diye isimlendirmemeliyiz” diye konuştu.