35,1962$% -0.04
36,6123€% -0.27
44,1735£% -0.05
2.959,18%0,17
2.615,49%0,18
9.672,75%0,48
Cumartesi günü Artı Gerçek’te yayınlanan yazımda İsviçre merkezli bir kuruluşun (WIPO) innovasyon-yenilikçilik- büyüme ilişkisi üzerine çıkardığı 2022 raporundan bahsettim ve bu kuruluşun yedi tane innovasyon (büyümenin ön koşulu) kriterlerini özetledim.
1-İş alemi: Özel sektörün araştırma-geliştirme harcamaları ve niteliği, doğrudan yabancı sermaye yatırımları.
2-Piyasalar: Ülkenin milli geliri ve piyasalardaki rekabet hukukunun düzeyi, gücü.
3-Altyapı: Ülkenin yol, hastane, okul, enerji gibi konularının niteliği ve niceliği.
4-Beşeri sermaye: Öğrenci başına kamu eğitim-öğretim harcaması, bilim ve araştırma kurumlarının niteliği.
5-Kurumlar: Siyasi istikrar, kurumların güvenilirliği, iş kurma kolaylığı.
6-Yaratıcı çıktılar: Kıymetli markalar, endüstriyel dizayn kalitesi.
7-Bilgi ve teknoloji çıktıları: Patent sayısı, emek verimliliğinin artışı, yazılım harcamaları.
Bu yedi kriter gerçekten çok önemli, bunlar olmaksızın sürdürülebilir bir büyüme mümkün olamaz.
Sakın Türkiye’nin bugün geldiği noktanın sorumlusu bu yedi kriterin ayaklar altına alınması olmasın!
Tek tek bakalım.
1- Ülkeye doğrudan yabancı sermaye yatırımı taşınmaz yatırımları dışında tamamen durmuş durumdadır ve bu sağlıklı kaynak girişi olmaksızın Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir bir büyüme patikasını tutturması olanaksızdır.
2-Türkiye ekonomisi artık bir piyasa ekonomisi değildir, toplam milli gelir Cumartesi yazdığım gibi 2008 düzeyindedir, kişi başına gelir ise sert bir biçimde düşmüştür, temel neden piyasa ekonomisi işleyişinden tamamen sapılmış olmasıdır.
3-Köprüler, otoyollar önemli altyapı örnekleridir ama altyapı sadece köprü, otoyol değildir, en önemli altyapı sağlık ve eğitim-öğretimdir ve bu iki konu, özellikle eğitim-öğretim tamamen çökmüş durumdadır, eğitim-öğretimin bu ölçüde çöktüğü, daha doğrusu çökertildiği bir ülkede sürdürülebilir iktisadi büyüme olmaz.
4-Beşeri sermaye tükenmiş durumdadır çünkü Türkiye mesela 2011 ile kıyaslandığında eğitim harcamalarını dibe vurdurmuştur; bütçe sunumlarında AKP’liler bambaşka şeyler söylemiştir ama hepsi uydurmadır, TÜİK’in son eğitim harcamaları raporu acı gerçeği ortaya çıkarmıştır.
Eğitim harcamalarının milli gelir içindeki payı 2011’den günümüze yüzde 5.5’den yüzde 4.8’e düşmüştür, devlet eğitim harcamalarının payı (milli gelir içinde) yüzde 4.2’den yüzde 3.4’e gerilemiştir.
En korkuncu da 2011-2021 arasında öğrenci başına eğitim harcamasının 2400 ABD dolarından 1747 ABD dolarına inmesidir, manzara vahimdir, bir o kadar vahim olan da çok tepelerden bu verilere ilişkin yanlış şeylerin TBMM’de söylenmesidir. Erdoğan-AKP eğitimi çökerterek büyüme yolunun önünü tıkamıştır.
5-Türkiye’de bütün kurumlar çökmüş, çökertilmiştir.
Türkiye’de artık yargı yoktur, yani hukuk yoktur, Merkez Bankası yoktur yani çok yüksek enflasyon vardır, üniversite yoktur yani innovasyon yoktur, güvenlik kurumları yoktur, sokakta vatandaş tokatlayan polis müsveddeleri vardır.
Kurumların olmadığı yerde de büyüme yoktur.
6-Türkiye marka üretememektedir, küresel ekonomide marka üretmeden zenginleşen ekonomi, topraktan petrol, gaz fışkırmaz ise, yoktur.
7- Türkiye patent yani innovasyon üretememektedir, bunun anlamı küresel rekabetten çekilmiş olmamızdır, bazı cahiller bu çağda düşük ücret ve rekabetçi kurla (ne demekse!) küresel rekabette avantaj kazanılabileceğini düşünmektedir hala.
Kılıçdaroğlu, İmamoğlu'nu Fırçalayıp, İstifasını İstedi