DOLAR

34,6593$% 0.03

EURO

36,5504% 0.45

STERLİN

43,8327£% 0.54

GRAM ALTIN

2.942,32%0,38

ONS

2.640,65%0,35

BİST100

9.639,77%0,04

a

‘BU BİR BURUN SÜRTME OPERASYONUDUR’

22 Temmuz operasyonunda gözaltına alınan polis müdürlerine destek vermek için İstanbul Adliye'sine gelen bağımsız milletvekili İdris Bal gözaltındaki polis memurları ve avukatların yer aldığı bir kareyi Twitter hesabından paylaştı.

 İdris Bal, “Gözaltındaki polislerin gözaltı süreleri bitmesine rağmen tutulmaya devam ediliyorlar. Hürriyeti tahdit suçu işleniyor”  ifadesini kullandı.

BU BİR BURUN SÜRTME OPERASYONUDUR
Gözaltındaki polislerin ailelerini ziyaret eden ve destek veren Kütahya Bağımsız Milletvekili İdris Bal, basın mensuplarına bir açıklama yaptı. 

Bal, şunları söyledi;
“28 Şubat sürecinin ürünü olan bir parti, aynı 28 Şubat’çıların yaptıklarını yapıyor. Aynı taktikleri uyguluyor. Dün, sermaye yeşil olan-olmayan diye ayrılıyordu. Bugün paralel olan-olmayan diye ayrılıyor. Dün polis medya ve toplum bölünüyordu. Aynısını yapıyorlar. Ama bunların bir fazlalığı var. Bunlar dini imanı çok iyi kullanıyor, psikolojik savaşı, algı yönetimini çok iyi kullanıyorlar. Bunlar, açık söylemek gerekirse, Anadolu insanı üzerinde operasyon yapıyorlar. Ameliyat yapıyorlar ve kendilerine yönelik ciddi ithamları örtebilmek için her şeyi feda edebileceklerini, bu masum polis arkadaşlarımızı hem de Ramazan’da zor duruma düşürerek gösterdiler. Gel deyince gelecek insanlara neden sahur vakti operasyon yapıyorsunuz? Neden bir hırsız gibi, terörist gibi muamele yapıyorsunuz? Neden kelepçe takıyorsunuz? Kelepçe takma emrinin de İçişleri Bakanlığı’ndan geldiği söyleniyor. Bu bir burun sürtme operasyonudur. Algı operasyonudur. Neden bu insanları iki kişi bir yatakta yatmaya zorluyorsunuz? Neden dışarıdan yemek almalarını engelliyorsunuz? Neden kanuni süre olan 4 gün dolduğu halde hâlâ içeride tutuyorsunuz? Ya yargı önüne çıkaracaksınız ya da bırakacaksınız” şeklinde konuştu

“HATALARIN ÜZERİ ÖRTÜLÜYOR”
Bu operasyonlarla, dış politikada yapılan hataların üzerinin örtülmeye çalışıldığını ileri süren Bal, şöyle devam etti:

“Dışarıda Mısır’da, Suriye’de çuvallayan, İsrail ile ilişkilerde, Filistin konusunda ciddi sorunları olan bir anlayış, bir hükümet, bunları örtebilmek için dikkati başka yöne çekmeye çalışıyor. Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi, kendi yalanlarını örtebilmek için bu operasyonları yapıyorlar. ‘Bak biz yalan söylemedik’ diyebilmek için bunları yapıyorlar. Ancak doğruların ortaya çıkma gibi bir huyları var. Bunlar çok bilen azınlığa değil, az bilen çoğunluğa göre politika üretiyorlar. Az bilen çoğunluğu yönlendirebilmek için, sandığa hakim olabilmek için bunu yapıyorlar. Zira bunlar sandığı mahkemenin, savcının, polisin yerine koyuyor. Medyanın yerine koyuyor. Diyorlar ki, ‘Medya, ben sandıktan çıktığım için beni eleştiremezsin’. Aramızda yanlış bile yapanlar olsa, savcı, mahkeme bizim aleyhimizde bir şey yapamazsın. Polis, sen bizim aleyhimize operasyon yapamazsın, çünkü biz sandıktan çıktık. Bu demokrasi değildir. Türkiye adım adım otoriter yönetime doğru gidiyor. 17 Aralık sonrası yargıya büyük baskı var. HSYK düzenlemesi yaptılar, adli kolluk yönetmeliğini değiştirdiler. Bunlar, her ne kadar Anayasa Mahkemesi ve Danıştay tarafından iptal edilse de, kalıcı hasar bıraktı.”

“TEK KİŞİLİK SULH CEZA HAKİMLİĞİ”
İdris Bal, yargıdaki düzenlemeleri de eleştirerek, şunları söyledi:

“Tek kişiden oluşan Sulh Ceza Hakimlikleri oluşturdular. Oralara da kendi yandaşlarını atadılar. Sarraf’ı bırakan kişiyi oraya atadılar. Halk Bankası Genel Müdürü’nü bırakan kişiyi oraya atadılar. Önce hukuki zemin hazırladılar, daha sonra da tutukladılar. Bu kesinlikle hukuk devleti değildir. Bu kanun devletidir. ‘Çoğunluk bende’ mantığıyla, neredeyse Meclis’te hırsızlığı suç olmaktan çıkarma noktasına geldiler. Ama bugünler çabuk geçer. 28 Şubat nasıl geçtiyse ve 28 Şubat’çılar şu anda nasıl hatırlanıyorsa, bunlar da öyle hatırlanacaktır. Medya üzerinde ciddi baskı var. Bu ülkenin Başbakanı bir medya patronunu telefonla arayarak ağlattı mı, ağlatmadı mı? Gazetecileri işlerinden kovdurdu mu, kovdurmadı mı? Karşımızda özgür bir medya yok. Üzerinde baskılar olan bir medya var. Onun için 28 Şubat süreciyle karşılaştırma yapıyorum. Ey Anadolu insanı, gözünüzü açın. ‘Maneviyatçıyız’ diye sizden oy toplayanlar bakınız ne hale getiriyorlar.”

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

ŞOK İTİRAFLAR…

HIZLI YORUM YAP