Sevgi ve Merhameti sonsuz Allah’ın adıyla,
Yalanlayanları tanıma, itaat etme onlara!
İsterler ki yağcılık yapasın da (MÜDAHANE) onlar da sana yağ çeksinler.
Çoçka yemin eden aşağılık, adi, küçük gören, dedikoducu, hayrı engelleyen, günahkar, zorba, kaba, saba ve asalak…
Mal ve oğullar sahibi diye karşısında ayetlerimiz okunurken ‘eskilerin masalları’ diyor.
Yakında onun burnunu yere süreteceğiz!
(KALEM SURESİ / 8-16)
MÜDAHANE: Sözlükte ‘yağcılık yapmak, dalkavukluk etmek’ demektir. Şu halde müdahane sırf karşı tarafa yaranmak için gerçeği gözden çıkarmak, gerçek olmayan bir şeyi gerçekmiş gibi dile getirmektir. Bir çıkar şebekesinin kendi aralarında kurduğu düzene ‘Al gülüm ver gülüm’ dememizi çağrıştırır. Demek ki Hazreti Peygamber’e de Mekke’de kurulmuş böylesi bir düzene yanaşmaması, onların çıkar şebekesi içine girmemesi, bu düzenin bir parçası olmaması, bilakis bu düzeni deşifre edecek tarzda kafaları çatlatırcasına gerçeği ortaya koyması emrediliyor.
Burada (10-15. ayetler) anlatılan Mekke’nin zengin mülk (mal ve iktidar) sahiplerinden biriydi. Utbe b. Rebia olması muhtemeldir. İsmi verilmeksizin vasıfları (özellikleri üzerinde durulurken ne dendiğine dikkat ediniz: Yalanlayıcılar, çokça yemin eden, aşağılık adi, küçük gören, dedikodu peşinde koşan, hayra engel olan, zor, günahkar, kaba saba, asalak, tufeyli/zina çocuğu, mal ve oğullar sahibi…
Bunlar şehre hükmeden zengin tefeci bezirganların karakteristik özellileri idi. Ayrıntılı bir şekilde tavsif ediliyor ki, okuyanlar iyi tanısın, esas düşmanın kim olduğunu görsün. Bu açıdan bakılınca ilk mesajlarda muhatapların ne ile ‘itham’ edildiklerine dikkat ediniz. Uzunca bir süre ‘müşrik’ dendiğini görmeyeceksiniz mesela hep ‘mal ve mülk’ ile ilgili ithamlar…
Hemen sonra surenin ana konusu olan ‘bahçe sahipleri’ kıssasının gelmesi gayet anlamlı ve ilk mesajların ilk kalkış ve itiraz mantığını kavrayan için hiç şaşırtıcı değil.