Sevgi ve Merhameti sonsuz Allah’ın adıyla,
Nun! Kalem dile gelsin! Satırlara dizilen gelsin!
“Rabbinin nimeti sayesinde sen cinlerle konuşan değilsin!”
Bu sana lütuf ve ikram dışında (GAYR-I MEMNUN) hak ettiğin bir karşılıktır.
Şüphesiz sen çok büyük bir ahlak üzeresin.
Yakında göreceksin, onlar da görecekler.
Hanginizi gizli güçler kullanıyormuş?
Senin Rabbin yolundan sapanın ve doğru yolsa yürüyenin kim olduğunu en iyi bilendir.
(KALEM SURESİ / 1-7)
Gayr-ı Memnun: Sözlükte iyilik bilen, kadirşinas olan dışında” demektir.
Bu durumda gay-rı memnun ifadesi iki anlama gelmektedir. 1- İyilik, ikram dışında… 2- Kesintili, sonlu olmak dışında…
Yaygın kanaat ikincisi olup, ‘Senin için kesintisiz, sonsuz ecir vardır” manası verilmektedir. Halbuki bu mana bağlama uygun düşmüyor. Çünkü Hazreti Muhammed’e ilk inen ayetlerden olan bu bölüm, ‘Bu adam deli, cin çarpmış, gizli güçlerce kullanılıyor” itirazlarına cevap olarak onun durumunu teyit ediyor. Adeta şöyle denmek isteniyor: ” Bu sana gelen Rabbinin nimetidir, O’nunla konuşmaktasın, cinlerle, perilerle değil. Sen son derece ahlaklı, erdemli ve dürüst bir karaktere sahipsin. Doğrusu bunu hak ediyorsun.” (Kadı Abdülcebbar)
Yani: Rabbin yeryüzünden yükselen vicdani arayışlara karşı duyarsız değildir. Arayan mevlasını da bulur, belasını da. Sen aradın ve buldun. Şimdi sana bu arayışının karşılığını veriyoruz. Beş yıldır bu Hira mağarasına gelip gidiyorsun. Varoluş sancıları çekiyorsun. Senin insanlık için, iyilik ve adalet için nasıl kıvranıp durduğunu görüyoruz. Kalbinin nasıl attığını, vicdanının nasıl sızladığını, yüreğinin nasıl yandığını görmekteyiz. Bu karşılıksız kalacak değildi. Çünkü Allah karşılık verir. Yeyüzünde O’na yönelen kim varsa yardımına koşar. Dua edenin duasına icabet eder. Allah gökteki tahtında oturup duran, yeryüzündeki acılara bigane, vurdumduymaz bir ZEUS veya kendine özel ırk seçen bir YAHVE değildir. Allah kendisi ile canı gönülden ‘yürüyen’ kimse, onunla beraberdir. Hangi milletten, hangi bölgeden olursa olsun farketmez.
Demek ki ayette adeta ‘Artık vakit tamam, ey başını yaslayacağı bir ana göğsü bulamayan, ögsüz (göğüs-süz) Muhammed! Artık Allah’a yaslanacaksın, yaslanacağın göğsü buldun. Rabbinin sonsuz sevgi ve merhametine yaslan ve yürü! Ey öksüz yürü; insanlık seni bekliyor… Karanlıklar aydınlık bekliyor… Diri diri toprağa gömülen çocuklar seni bekliyor… Günah kokan şehirler seni bekliyor… Kirletilmiş geceler seni bekliyor… İnsanlığa seninle bembeyaz bir sayfa açacağız; satırlar, cümleler seni bekliyor… Kalemler yeniden yazacak, cümleler yeniden kurulacak! Seninle kalemler, satırlar yeniden dile gelecek. Ey insanlığın şafağında söken son umut, kimseden korkma ve yürü!’ denmek istenmektedir.
Gayr-ı Memnun ifadesi Müddesir 6. ayetle irtibatlı olarak şu anlamda da kullanılmış olabilir: Başlattığın bu peygamberlik hareketi ile çoğalma beklentisi içine girmeyesin. Çoğalmakla, zengin olmakla, peygamberliği paraya ve servete tahvil etmeye kalkmayasın. İyilik yapmayı zengin olma aracı olarak kullanmayasın. Yaptıklarının karşılığını yalnız Allah’tan bekleyesin. Cinlerden haber alan kahin ve büyücüler gibi gayb haberlerini para karşılığı satarak din adamlığına dönüştürmeyesin. Din sömürücülüğü yapmayasın. Zaten bunun için sen mecnun değilsin. Sana bunlardan ekmek yok. Sakın böyle bir yola girmeye kalkmayasın. Senin ecrin, karşılığın, ücretin bunlardan olmayacak. Ücret beklentisi ile din davası güdülmez. Bu bir vicdani arayış ve saf iyilik hareketidir. İyiliğin maddi ücreti olmaz. Senin için bu tür dünyevi karşılık beklentili iyiliklerin, ikramların dışında karşılığını yalnızca Allah’ın vereceği ecirler, sevaplar var! Ey o bütün öksüz Muhammed’in yolundan gidenler! Muhammed’e söylüyorum siz anlayın! Sakın Allah’ı, Muhammed’i, Kur’an’ı, dini, imanı, zenginlik, para ve mal yığmak için sömürü aracı haline getirmeyin.
YARIN:
UZLAŞMA (KALEM SURESİ / 8-16)