34,6637$% 0.04
36,3250€% -0.18
43,5780£% -0.06
2.939,75%0,29
2.639,95%0,33
9.636,12%-0,25
Seçim sürecinde birinci etap tamamlanıyor. Ocak ayının ortasından itibaren adaylar ilan edilmiş olacak. Sıra seçim beyannamesinin açıklanmasına geliyor. Ondan sonra ver elini seçim meydanları. Seçimlerin kazanılmasında liderlerin seçim stratejileri de etkili olacak. CHP’nin yerel seçim stratejisinin ipuçları ortaya çıkmaya başladı.
CHP 7 Haziran seçimlerinde ve 16 Nisan referandumunda olduğu gibi, “pozitif” bir kampanya yürütmeyi planlıyor. CHP’nin 3 Ocak Perşembe günkü MYK toplantısında Binali Yıldırım’ın Meclis Başkanlığı’ndan istifası konusunda sert bir tartışma yaşanıyor. MYK üyelerinin bir kısmı Anayasa’nın 94. maddesine göre Binali Yıldırım’ın Meclis Başkanlığı’ndan istifa etmesi gerektiğini savunuyor. “Binali Yıldırım’ın istifasını kampanyaya dönüştürelim” diyorlar. MYK üyelerinin bir bölümü ise “Binali Yıldırım’ın Meclis Başkanlığı’ndan istifa etmemesi bir zaaftır. Bunu kullanalım. ‘Kazanma konusunda kuşkusu var ki istifa etmiyor’ diyelim. Ama bunu kampanyaya dönüştürürsek bir mağduriyet havası oluşabilir. Biz, ‘İn aşağı, in aşağı’ diye tutturursak, muhafazakâr seçmen sahip çıkabilir. Bırakalım o zaaf devam etsin”tezini savunuyor. Tartışmaların sonunda Kılıçdaroğlu konuşuyor. “Anayasa’ya göre Binali Yıldırım’ın Meclis Başkanlığı’ndan istifa etmesi gerekir. Ancak biz kampanyamızı bunun üzerine kuramayız. O zaman projelerimizi anlatamayız. Biz kutuplaştırıcı bir kampanya yürütmeyeceğiz. Tam aksine ekonomiyi, yerel yönetimlerin performansını anlatacağız” diyor. Kılıçdaroğlu, zamanının önemli bir bölümünü seçim kampanyasına ayırıyor. CHP Lideri, doğru bir kampanya ile başarılı bir sonuç alacağına inanıyor. CHP’de eski kampanyalar masaya seriliyor. CHP’nin negatif ve ideolojik kutuplaşmaya yarayan bir kampanya yürüttüğü zaman bunun iktidara yaradığı ve CHP’nin zarar gördüğü sonucuna varılıyor. Elbette ki üyelerden bir kısmı buna katılmıyor. Ancak Kılıçdaroğludahil büyük çoğunluğun kanaati bu yönde şekilleniyor. CHP, 16 Nisan referandumunda parti bayrakları kullanmadan, “hayır bileşenleri”ni bir araya getirmişti. İYİ Parti’yle milliyetçilerin, Saadet Partisi’yle dindar kesimin ‘CHP alerjisi’ kırılmaya çalışılmıştı. Yüzde 51 evet, yüzde 49 hayır dengesi böyle sağlanmıştı. 7 Haziran 2015 seçimlerinde de projelerini anlatan bir CHP vardı.
KENTLİ MUHAFAZAKÂRLAR
Bizde seçim kampanyaları çok sert geçiyor. Adeta bir meydan muharebesi yaşanıyor. Ama Kılıçdaroğlu, 31 Mart yerel seçimlerinde de “pozitif bir dil”kullanılması kararında. İYİ Parti ile ittifak yaparak, CHP’nin “kentli milliyetçiler”le arasında bir köprü kurduğu düşünülüyor. Kılıçdaroğlu’nun hedefi ise buna “kentli muhafazakâr”ları da eklemek. Onun için Saadet Partisi’yle olan dirsek temasına önem veriyor. 16 Nisan referandumunda kentli ya da modern muhafazakârlar mesafeli durmuştu. Kılıçdaroğlu sol, sosyal demokrat ve kentli milliyetçilerin oylarının sonuç almaya yetmeyeceğini görüyor. O nedenle İstanbul’da muhafazakâr kökenli Ekrem İmamoğlu’nu, Ankara’da ülkücü kökenli Mansur Yavaş’ı aday gösterdi. Adana’da Zeydan Karalar, Mersin’de Vahap Seçer farklı kesimlere dokunabildikleri için tercih edildi.
STRATEJİNİN ÜÇ AYAĞI
CHP’nin seçim stratejisi zaman içinde şekillenecek. Ancak şimdiden üç ayağını paylaşabiliriz.
1- Ekonomi
2- Yerel yönetimlerin performansı
3- İstihdam, işsizlikle mücadele ve kent yoksulları
CHP negatif değil, pozitif bir kampanya yürütecek. Ekonomi ve kent yoksullarıyla ilgili dil eleştirel olacak, belediyelerin işsizlikle mücadelede yapacakları ve projeler anlatılırken pozitif bir dil tercih edilecek. Bunlar iyi güzel de, CHP’nin asıl sorunu CHP’ye yakın medya ve sanatçılardan kaynaklanıyor. Biri çıkıp denize dökmekten, diğeri çıkıp bacağından asmaktan söz edince ortada ne kampanya kalıyor ne de pozitif söylem. Sandığa hesaplaşma yansıyor.
Erdoğan'ın Danışmanının Pozları Olay!