34,5108$% -0.13
36,5657€% -0.24
43,7763£% -0.21
2.916,36%0,60
2.627,87%0,68
9.232,90%-1,73
Geçmişte Türkiye’de Hazine Müfettişi olarak görev yapmış; Dünya Bankası, IMF ve AB’de de müfettişlik yapmış olan Erdoğdu, programda, hükümetin “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi”ni yasalaştırırken, Mali Eylem Görev Gücü FATF’ın izleme kriterleri arasında yer alan, siyasetçilerin ve bürokratların hesap hareketlerinin de izlenmesini içeren 12’nci maddesini nasıl kapsam dışı bıraktığını anlattı.
Erdoğdu, “Tayyip Erdoğan bir inancın sembolü olduğuna inanıyor. Tayyip Erdoğan eğer bu yasayı (siyasi etik) çıkarmazsa, çevresindekiler zenginleşmeye devam ederse, bir daha bu ülkede kimse müslümanlara güvenmeyebilir” dedi.
Erdoğdu, “Allah aşkına, Muhammed aşkına, Tayyip Erdoğan’dan veya Kemal Kılıçdaroğlu’ndan kim buna engelse korkmaya gerek yok. Bir gün de rüşvet ve yolsuzlukla ilgili hutbe okuyun. Siz kanaat önderisiniz. Cemaat sizi dinler. Günah mıdır? Cürüm müdür? Bunu yapan cehennem ateşinde yanacaksa onları uyarın. Bunu yapmazsanız, insanların imanı zayıflayabilir. Çünkü bu ülkeyi kendisine ‘Müslümanım’ diyenler yıkarsa, ki yıkılışa doğru çöküşe doğru gidiyoruz, hepimiz altında kalacağız. Ama üzerimize yıkılanlar bunlar olacaklar.” diye konuştu.
Nereye çomak soktuğunun farkında olduğunu söyleyen Erdoğdu, muhalefet liderlerinden de destek istedi:
“Ben bu işin özellikle bayraktarı olmak istemiyorum. Birincisi korkuyorum. Çünkü nereye çomak soktuğumun farkındayım. Parasal büyüklükleri, bu para için nereler yapıldığını… Korkutucu bir alana girdiğimi biliyorum.”
Erdoğdu’nun programdaki sözlerini bazı bölümleri şöyle:
CHP’li Aykut Erdoğdu, devletlerin kendi ülkelerinde rüşvet, yolsuzluk, kara para aklama, teröre maddî kaynak sağlama, insan kaçakçılığı gibi suçlarla mücadele etmelerinin yeterli olmayacağı, bunların önüne geçilebilmesi için ancak bütün devletlerin iş birliği halinde mücadele etmeleri gerektiği düşüncesiyle, 1989 yılında OECD nezdinde bir organizasyon kurulduğunu söyledi. Aydoğdu, FATF isimli bu organizasyona Türkiye’nin de üye olduğunu hatırlattı.
FATF’ın 40 tavsiyesi, 11 tane de izleme kriteri olduğunu belirten Aydoğdu, her ülkenin bu 11 kritere göre takip edildiğini, en kritik durumda olan ülkelerden birinin de Türkiye olduğunu söyledi.
Aydoğdu, “En sonunda Türkiye’ye dediler ki, ‘Sendeki rüşvet ve yolsuzluk bizim ülkelerimize de bulaşıyor. Ya bu kurallara uyarsın, sen de rüşvet ve yolsuzlukla mücadele edersin, ya da ben seni kara listeye alırım.’ Eğer senin ülken gri veya kara listedeyse, senin ülkende yapılan tüm işlemler, hemen ‘şüpheli işlem’ kabul ediliyor, soruşturmaya tâbi oluyor” diye konuştu.
Türkiye’nin, söz konusu 40 tavsiye kararından 11’ine uyduğunu, 17’sine kısmen uyduğunu ancak 7 ve 12 numaralı tavsiye kararlarına uymadığını belirtti.
Özellikle 12 numaralı tavsiye kararının, bu mücadelenin bel kemiği olduğunu vurgulayan Aydoğdu şunları kaydetti:
“FATF demiş ki, ‘Bir yıl içinde bunu çıkartmazsanız, sizi önce gri listeye, sonra da kara listeye alacağım.’ Tam o bir yıl dolduğu gün, apar topar Meclis’e bir yasa tasarısı getirildi. 7 nolu öneriyle ilgiliydi bu. 7 nolu öneri, nükleer silah üreten ülkelerin finansmanının engellenmesi. İşte Kuzey Kore, İran gibi ülkeler. Bu, Reza Zarraf meselesi üzerinden Türkiye’nin başını kısmen belâya sokuyor; ama 12 nolu öneri kadar başını belâya sokmuyor. 12 nolu öneri, şu: Diyor ki, ‘Siyasî nüfûz sahibi kişilerin mal varlığı hareketlerinin izlenmesi’… Yani bu, şu demek: Siyasî nüfûz sahibi kimse dediğimiz kimdir? Kamu adına kendisine yetki emanet edilmiş kişiler. Bunlar milletvekili, parti genel başkanı, bakan, bakan yardımcısı, müsteşar, cumhurbaşkanı olabilir, ordu komutanları, generaller, emniyet müdürleri, Merkez Bankası gibi kurumların başkanları olabilir veya TOBB başkanı TÜSİAD başkanı gibi sivil toplum örgütleri… FATF diyor ki, ‘Bunların listesi hazırlanacak. Bu kişiler, bankalarda, tapu dairelerinde, borsada, sermaye piyasalarında işlem yaptıklarında, eğer işlem şüpheliyse bu işlemlerin izlenmesi gerekiyor’ diyor. ‘Şüpheli işlem’ ne demek? O kişinin hayatının olağan akışına aykırı işlemler, şüpheli işlemlerdir.
Meselâ benim Aykut Erdoğdu olarak şimdiye kadarki gelirim, mal varlığım belli. Diyelim ki ben, bir anda İstanbul Boğazı’nda 30 milyon dolarlık yalı alırsam, bu benim malî gücümle orantılı bir durum değildir ve ‘şüpheli işlem’dir. Veya şimdiye kadar Çin’e hiç havale göndermemiş olan ben, bir anda Çin’e 3 milyon dolar havale gönderirsem, bu ‘şüpheli işlem’dir. Veya Almanya’dan bana bir gün içinde 4 milyon euro para geliyorsa bu, ‘şüpheli işlem’dir. Yani hayatımın olağan akışına aykırıdır.”
Organize bir suç işlenmesi halinde bir siyasetçinin mutlaka ya bu işin içinde ya da üstünde koruyucu konumunda olduğunu ifade eden Erdoğdu, bu yolla elde edilen paranın meşru para gibi sisteme sokulmasının engellenmesi için bu takip sisteminin kurulduğunu kaydetti.
Aykut Erdoğdu, bu takip sisteminin kurulması halinde, Türkiye’de siyasî nüfûz sahibi kişilerin rüşvet almalarının, yolsuzluk yapmalarının çok zorlaşacağını söyledi.
Programın daimî konuğu Ekonomist İbrahim Kahveci, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun, Başbakanlığı döneminde “Siyasî Etik Yasası”nın çıkarılması için çok mücadele ettiğini, buna karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Böyle giderse görev alacak il ve ilçe başkanı bulamazsınız” dediğini hatırlattı.
“BU YASA, BAŞBAKAN YEMİŞ BİR YASADIR”
Bunun üzerine Aykut Erdoğdu, “Bu yasa, Başbakan yemiş bir yasadır. Ahmet Bey’in, hatırlarsanız, 50 maddelik bir reform paketi vardı. Bunun birçoğunu aslında çıkarıyordu; ama ne zaman ki bu yasa gündeme geldi, Tayyip Bey, o meşhur sözü söylemişti. ‘Eğer bu yasa çıkarsa, hiçbir ilde il veya ilçe başkanı bulamazsınız’. Mefhum-ı muhalifinden bakarsanız bu, şu demekti: İl veya ilçe başkanlarımız, organize siyasî yolsuzlukların içinde’. Bu, çok ünlü bir cümle. Çok incitici bir cümle” dedi.
Bu Siyasî Etik Yasası çıkmadan Türkiye’nin temizlenmesinin mümkün olmayacağını belirten Erdoğdu, “Bakın, bu yasa çıkarsa arkasından vergi suçlarıyla ilgili, kara parayla mücadele ile ilgili diğer yasalar da çıkabilir. Bu yasa çıkmadan, diğerlerinin çıkma şansı yok” dedi.
SIEMENS VE MERCEDES’İN TÜRKİYE’DEKİ RÜŞVET ÖRNEKLERİ
Erdoğdu, Siemens yöneticisinin, “Biz, Türkiye’deki satışlarımız dolayısıyla 57 milyon euro rüşvet verdik” dediğini hatırlatarak “Ve çok hüzün verici bir ifade kullandı Siemens yöneticisi. ‘Türkiye gibi rüşvete alışık ülkelerde tekerlekleri yağlamanız gerekiyor’ dedi” şeklinde konuştu. ABD’de yapılan bir soruşturmada, Mercedes firmasının da Türkiye’de bir büyükşehir belediyesine rüşvet verdiğinin ortaya çıkması üzerine bir milyar dolar, Siemens’in de 930 milyar euro ceza ödediğini hatırlatan Erdoğdu, “Bakın, her ülke, kendi ülkesindeki rüşvetin üzerine giderken, Türkiye’de bu olaylar kapatıldı” dedi.
“NEREYE ÇOMAK SOKTUĞUMUN FARKINDAYIM”
Aykut Erdoğdu, geçmişte Hazine Müfettişi olarak görev yaptığını, Dünya Bankası, IMF ve AB’de de müfettişlik yaptığı için diğer ülkelerin sistemlerini de bildiğini belirterek, rüşvet ve yolsuzluk konusunu gündeme getirmekle nereye çomak soktuğunun, korkutucu bir alana girdiğinin farkında olduğunu ifade etti.
Bu konuda mücadele edenlerin, sadece bir veya birkaç kişiden ibaret kalması halinde, bu konuyu kendileri için hayatî bir tehlike olarak görenler tarafından itibar suikastına uğratılabileceklerini dile getirdi.
Siyasî Etik Yasası’nın çıkması için hep birlikte mücadele edilmesi gerektiğini ifade eden Erdoğdu, bütün muhalefet partisi liderlerine, “konuşun” çağrısında bulunarak, en üst düzeyde destek beklediğini söyledi.
Yolsuzluğun, bir ülkede öncelikle gelir dağılımındaki adaleti bozduğunu vurgulayan Erdoğdu, “Bugün bu ülkede çok daha iyi bir hayat yaşıyor olabilirdik. Çok büyük paraları konuşuyoruz. Eğer bu yolsuzluk sorununu 30 yıl önce çözmüş olsaydık, bugün 5 trilyon dolar yıllık gelir üreten bir ekonomimiz olurdu” dedi.
Sarıgül'den AKP'ye Övgüler…