ABD Merkez Bankası’nın (Fed) son kararının ardından rahatlayan piyasalar, şimdi de “ABD’de borç tavanı” problemine odaklandı. ABD Hazine Bakanı Jacob Lew’in borçlanma sınırına en geç 17 Ekim’de ulaşılacağını açıklamasının ardından, gözler hükümet yetkililerinin borç tavanını yükseltilmesi noktasında atacağı adımlara çevrildi. Süreç iyi yönetilemezse dünyanın en büyük ekonomisinin temerrüte düşme ihtimali bulunurken, Obama yönetimi bu konunun hızla sonuçlandırılmasını istiyor.
AA muhabirinin yaptığı araştırmalara göre, ABD yasaları Hazine’nin borçlanmasına 1917 yılından bu yana üst sınır getiriyor. O tarihten bu yana borç tavanı onlarca kez yükseltilirken, beklentiler 1 Ekim’e kadar borç tavanının bir kez daha artırılacağı yönünde. 2011 yılında uzun tartışmaların ardından Demokratlar ve Cumhuriyetçiler uzlaşma sağlamış ve borçlanma limiti son anda yükseltilmişti. Ancak geçmişteki parlak günlerinin gerisinde bulunan ABD, bu kararın ardından büyük bir sürpriz yaşamış, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poor’s, ABD’nin kredi notunu AAA’dan AA+’ya düşürmüştü. Bu şokun ardından ABD’de borsa yüzde 30’lara yaklaşan oranda değer kaybı yaşamış, diğer büyük kredi derecelendirme kuruluşları ise ABD ekonomisine ilişkin uyarılarda bulunmuştu.
İki yıl önce yaşanan “sıkıntıların” tekrarından korkan piyasalar bütün bu gelişmelerin ışığında şimdi ABD’den gelecek haberlere odaklanmış durumda bulunuyor. Bilindiği gibi ABD’nin borç tavanı en son bu yıl ocak ayında 300 milyar dolar daha artırılarak 16,7 trilyon dolara yükseltilmişti.
Hazine Bakanı Jack Lew de ABD’nin borç tavanına ilişkin piyasalarda uyarılarda bulunmayı sürdürüyor. Lew, önce yatırımcıları sorunu ciddiye almadığı konusunda uyarırken, son mektubunda ise borçlanma kapasitesinin 17 Ekim’de sona ereceğini tahmin ettiklerini açıkladı. Ellerinde beklediklerinden az para kaldığını açıklayan Lew, borçlanma kapasitesine ulaşıldığında Hazine’de sadece 30 milyar dolar kalacağına dikkati çekerek, bazı günlerdeki net harcamaların ise 60 milyar doları bulabildiğinin altını çizdi.
Lew, yeterli miktarda para olmaması durumunda Amerikan hükümetinin tarihinde ilk kez borçlarını ödeyemeyebileceğine işaret etti.
Kredi kuruluşları borç tavanının yükseltilmesini destekliyor
ABD’deki borç tavanı tartışmalarına kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s de dahil oldu. Moody’s ABD’de borç tavanının sabit kalmasının, hükümetin ödeneksiz kalmasından daha ağır olacağını bildirdi.
Moody’s, Obama yönetiminin borç tavanını yükselterek, devletin ödeneksiz kalmasını engelleyeceği öngörüsünde bulundu. Moody’s ayrıca borç tavanı ya da siyasi tartışmalar gibi olayların ABD’nin kredi notunu etkilemeyeceğini, kendilerinin uzun vadeli borç görünümünü dikkate aldıklarını açıkladı.
Obama’nın Cumhuriyetçilerle anlaşması şart
Obama yönetiminin borç tavanının artırılması için Cumhuriyetçilerle anlaşması gerekiyor. Obama’nın karşısına bu noktada ise “Obamacare” diye adlandırılan sağlık sistemine ilişkin harcamalar çıkıyor. Obamacare bitmeden yeni bir tavan artışını onaylamayacaklarını belirten Cumhuriyetçiler, daha fazla insanın sağlık hizmetine erişimini amaçlayan sisteme, devlete getirdiği bütçe yükü ve sektöre gelen devlet regülasyonları yüzünden tepki gösteriyor.
Yapılan araştırmalar söz konusu sağlık reformunun ABD vatandaşına aylık ortalama 328 dolar yük getireceğini gösteriyor.
ABD’de kamunun cebi delik
Son dönemde toparlanma gösteren ABD ekonomisinde yüzde 108’lere ulaşan kamu borcu ülke ekonomisinin en zayıf noktalarından biri olarak gösteriliyor.
Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre, ABD’nin kamu borcunun Gayri Safi Yurtiçi Hasılasına (GSYH) oranı 2003 yılında yüzde 60’ler seviyesindeyken, söz konusu rakamın 2013’te ise yüzde 108’i aşacağı tahmin ediliyor.
Bu 10 yıllık süre içerisinde ülke ekonomisinin 11 trilyon dolardan, 16 trilyon dolara çıktığı göz önünde alındığında ise ABD kamu borcunun, ülke ekonomisinden daha hızlı büyüdüğüne dikkat çekiliyor.
“Sermaye yeniden gelişmekte olan ülkelere yönelebilir”
Konuya ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA ) Ekonomi Direktörü Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl ise Obama yönetiminin devam edebilmesi için söz konusu yasanın çıkması gerektiğini söyledi.
ABD’nin borç tavanının yükselmemesi durumunda, ülkenin temerrüte girme riski ile karşı karşıya kalabileceğine işaret eden Karagöl, “Yasanın çıkmaması ABD ekonomisine kötü etkileri olacaktır. Cumhuriyetçilerin böyle bir durumu göze alabileceklerini sanmıyorum. ABD ekonomisinde yaşanan kısmi iyileşme yasanın geçmemesi durumunda negatife dönebilir, bu durumda da Cumhuriyetçilere büyük bir maliyet anlamına gelir” değerlendirmesinde bulundu.
Yasanın çıkmaması durumunda Obama hükümetinin yükümlülüklerini yerine getirmede sıkıntı yaşayacağını vurgulayan Karagöl, bu durumda ABD’ye yatırım yapanların güveninde önemli hasarlar oluşturabileceğini, bunun da ABD’ye yönelen sermayenin yeniden gelişmekte ülkelere dönebileceğini kaydetti.