Türkiye’de son yıllarda muhafazakar çevrelerin de servet sahibi olma aşkıyla yanıp tutuştuğunu, diğer servet sahiplerine, egemenlere özendiklerini belirten Eliaçık hoca, ” Servet sahiplerinin, egemenlerin zengiliğine özenen, onlar gibi olmaya çalışan müslümanlar var. Bunlara süslüman denmiş ve böyle bir kesim var gerçekten. Bunlar yanlış yoldalar. Zenginliğe özenmememiz gerektiğini söylüyor Kuran. Onlar gibi giyinelim, kaşhanelerde yaşayalım, onlar gibi yiyelim, içelim dediğiniz zaman siz alternatif olmaktan çıkıyorsunuz. Sadece Kapitalizme abdest aldırmış, dini bir kılıf geçirmiş oluyorsunuz. Ötekilerden bir farkınız kalmıyor” dedi.
KURAN’IN İSTEDİĞİ NAMAZDAN, ÖRTÜDEN ÖNCE EŞİTLİK…
Kuran’ın nasıl alternatif olunacağını Müzzemmil Suresi’nde anlattığını kaydeden Eliaçık hoca sözlerini şöyle sürdürdü: ” Şaşaya, depdebeye karşı müslümanlar nasıl alternatif olacaklar? Yardımlaşmayla, dayanışmayla, hayırla, zekatla, aralarında sevgi ve merhamet ile… Adam rezidans yapıyor sen de yapıyorsun ama altına mescid yapıyorsun. Bu zenginliğin nasıl üretildiğini hiç sorgulamıyorsun. İnsanlar zengin ve yoksul… Biz de zengin olalım demek alternatif olmuyor. Bu adam neden zengin diğeri neden yoksul demek lazım. Bu uçurum neden bu kadar derin ve büyük demek lazım. Sebebini sorgulamak lazım. Neden askerler, gazeteciler, düşünürler, aleviler, sünniler, kürtler, sosyalistler sorgulanıyor da zenginler sorgulanmıyor? Neden? Bankalar neden sorgulanmıyor? İstanbul’un yüzde 61’i kirada yaşıyor, vatandaşın yüzde 80’i bayram kredisi ile kurban kesiyor. Her yıl 60 milyar dolara yakın bankalara faiz veriliyor. Bunların sorgulanması gerekmiyor mu? Bunlar dokunulmaz mı? Halbu ki Kuran’ın ilk tartıştığı budur. Kuran bunu sorguluyor. Mekke dönemine kadar namaz, başörtüsü tartışması göremezsiniz. Türkiye’de muhafazakarlık başörtüsü, namaz kılmak ve içkiden ibaret sayılıyor. Muhafazakarlık bu üçü üzerinden yürüyor. Asıl konu ne? Zenginlik ve yoksulluk meselesi. Sahip olduklarımızın aramızda eşitsizlik yaratması. Benim alınterim sana yazılıyor. Ben çalışıyorum sırf toprak senin diye bana gelmesi gereken şey sana geliyor. Peygamberimiz bu düzeni, ağalığı, sömürüyü kaldırmıştır.”
“SEN ZATEN DOMUZLAŞMIŞSIN…”
Müslüman işverenlerin alınterini emek sahiplerine döndürücek bir sistem kurması gerektiğini de vurgulayan Eliaçık hoca, ” Kuran’a inanmış müminlere bu düzeni kurmak farzdır. Adam fabrika açıyor, domuz eti kullanılmamaktadır diyor. Mescid de açıyor. Ramazan’da iftar ve sahur yemekleri de veriyor. Oysa ustabaşının evi yok. Sahiplerinin ise birer apartmanı var, arabaları var. Bu İslami oluyor. Oysa alınterine el koyarak, apartmanlar dikerek sen zaten domuzlaşmış durumdasın. Gırtlağına kadar haramın içindesin. Süslenerek, püslenerek, mescid açarak, saçının telini örterek kendini kurtaramazsın. Önce alınterinden başlamak lazımdır. Peygamberimizin de en hassas olduğu budur. Bir adamın nasırlı ellerini gösterip, Cehennemin yakmaktan haya edeceği el budur demiştir. Bizim müslümanlar her konuda hassaslar ama bunun binde birini emek konusunda göstermiyorlar” şeklinde konuştu.