34,5989$% 0.14
36,6710€% 0.07
43,9405£% 0.12
2.912,04%0,46
2.617,93%0,31
9.395,39%0,06
İşte Rabia Çetin ile yapılan o söyleşiden bir bölüm:
Çok sık kullanılan bir cümle ‘Huzur İslam’da’… Şu an yaşananlara bakılırsa gerçekten de öyle mi?
Bu huzurdan ne kastedildiğine bağlı. İnsanın zihnindeki ‘Ben kimim, nereden geldik, nereye gidiyoruz’ gibi varoluşla ilgili sorulara ‘yüce bir yaratıcı’ cevabı ile teskin olma, zihinsel güvenliğini sağlama ise evet dini inanç huzur verilebilir.
Yani salt ‘İslam’ meselesi değil öyle değil mi?
İslam ile olacak diye bir şey yok tabi. Dinlerin insan zihnindeki karmaşık sorulara net cevap vermek gibi bir özelliği var. Net cevaplar karmaşıklığı giderince bu huzur gibi algılanabilir. Ama kişinin dünyada imtihan edilmesi, belalardan geçilmesi ise kastedilen bu dünyada yaşamanın kendisi zaten insana huzur veren bir şey değil. Çünkü zaten dünyaya bir atılmışlık söz konusu. Dini metinler şöyle der; ‘Siz iman ettik demekle bırakılacağınızı mı zannediyorsunuz?’ Belalardan, imtihanlardan geçmek huzur değil acı verir. Gerçeğin kendisi de, bilgi de acı verir. Dolayısıyla ‘Huzur İslam’da’ sözü uyuşturucu bir söz. Bunun yerine adalet, eşitlik, hakkaniyet İslam’da dense daha doğru olur.
‘İslamcı kesim’ dendi mi özellikle Türkiye’de zengin kesim akla geliyor. Öyle ki gökdelenlerin boyu minareleri geçmişken Türkiye’deki din algısı tam olarak nasıl sizce?
Türkiye’de bir zenginlerin bir de fakirlerin dini var. Yani ‘Zenginlerin Allah’ı’ ile ‘Fakirlerin Allah’ı’ ayrı.. Zenginlerin Allah’ı onlara zenginliklerini yağdırarak imtihan ediyor. Türkiye’deki ateist çevreler de bunlara bakarak ‘Biz böyle dini de Allah’ı da kabul etmiyoruz’ diyor. Yani aslında Türkiye’de ateistlerin reddettiği Allah gerçek Allah değil. Üretilmiş, kurgulanmış, sahte bir Allah algısını reddediyorlar. Ben bir ateistin gerçek Allah’ı reddedeceğini zannetmiyorum. Çünkü gerçek Allah, o ateistin aradığı şey aslında.
Vicdan ve adalet duygusu mu gerçek olan?
Tabi. Vicdanın, adalet duygusunun, yeryüzündeki çaresizlerin, ezilenlerin durumunu düzeltmek onların aradığı. Dinlerin evrensel amacı da yeryüzünde devletleri, ulusları, sınıfları, sınırları, sömürü ve savaşı kaldırmaktır. Ayrıca İslamiyet ateizme karşı değil; şirke karşı doğmuş. İslamiyet, bir barış teklifi olarak doğmuş aslında. İslam, ‘Yeryüzünde kan, savaş dursun, insanlar barış içerisinde yaşasın’ diyor. Bundan nasıl bir savaşçılık çıkartabilirsin ki. Ayrıca her din ilk doğduğunda böyle. Yani her dinin bir gerici bir de ilerici yorumu var. İdeolojilerde de öyle. Stalin’e bakarak Marksizmi değerlendiremeyeceğimiz gibi Muaviye’ye bakarak da İslamiyet’i eleştiremeyiz. Şu anda Türkiye’de İslam’ın en gerici, en pespaye yorumu iktidar olmuş durumda. Geniş bir kitle de buna bakarak ateist olmuş vaziyette. Ateizmin en hızlı yayıldığı 3 ülkeden biri Türkiye. Gerçek İslam’ın kaynaklarını görmeseydim ben de bu dini terk ederdim. 10 yıl aralıksız Kuran-ı Kerim üzerinde çalıştım. Kitapta bir yanlışlık yok, peygamberin hayatında da bir yanlışlık yok. Peygamberin vefatıyla İslam bitiyor aslında. Kerbela’da da doğduğu topraklara gömülüyor. Ondan sonrası cihangirlik, imparatorluk, taht kavgası, İslam’ı yayılma ve işgal aracı olarak kullanmadan ibaret.
Halifelik dönemi de dâhil mi buna?
Tabi, o dönem de eleştirilmeli. Bu işgal hareketi Ebubekir döneminde başlıyor zaten. ‘Orası, burası Müslüman olacak’ diye… Kılıç zoruyla İslam’ı yaymaya çalışmışlar.
Hani ‘Dinde zorlama yok’tu?
Peygamber döneminde yok. Peygamber’den sonra başlamış fetih adı altında işgaller. Mantık şimdiki çağdaş dünya ile aynı. ABD’nin Irak’a özgürlük, demokrasi getirmesi gibi Müslümanlar da İran’a, Horasan’a vs. adalet getirmek için işgale gitmişler. Herkes bir yerlere gidip insanlığı kurtarmaya çalışıyor ya, öyle…
Cennet bir hayal mi yani?
Yeryüzünde 6 milyar insan yaşıyor. Öyle bir cümle söyleyeceksin ki 6 milyar buna ‘Bu benim davam’ diyecek. Bu da ‘haksızlık, açlık, adaletsizlik olmasın, barış, özgürlük, eşitlik olsun’ bu değil mi herkesin hayali? Yeryüzü Allah’ındır, mülk Allah’ındır derken kastedilenler bunlardır. Cennet dediğin de zaten böyle bir şey, yani şu an olmayan fakat gerçekleşmesi mümkün olan ütopya.
Sizin bu söylemlerinize ilişkin ‘Dini değiştiriyor’ eleştirileri var…
Asıl din değişmiş, biz doğrusunu söylüyoruz. Peygamberin dini şu an yaşanan din değildi ki. Peygamberin dininde hilafet, saltanat yok, babadan oğla geçme, cariyelik, zorla saçını örtme, namaz kılmayanı, inanmayanı, dinden döneni öldürme, fetih adı altında işgal gibi zorlamalar vs. yok ki…
‘Başını ört, saçın görünmesin İslamiyet bunu emrediyor’ bunlar gerçek değil mi?
Kuran-ı Kerim’de ‘Saç telin görünmesin’ diye bir ayet yok. Dışarı çıkarken örtünerek çıkın deniyor, yani hayvanlar gibi örtüsüz dolanmayın, üzerinize örtü alın deniyor. Bu ‘başını kapat’ demek değil. Başını kapatmak bir Arap geleneği. Araplar, sıcaktan ve çölün tozundan korunmak için kafasını da bezle sarıyordu.
Karşılıklı rızaya dayalı nikâh olmadan yaşanan ilişki de günümüzde birçok yerde zina olarak yorumlanıyor. Zinanın tam olarak karşılığı nedir?
Karşılıklı rıza olduktan sonra bu zina değildir. Taciz ve tecavüz zinadır. Tam karşılığı aslında karşılıklı rızaya dayalı ilişki değil, aldatmalar zinadır. Çünkü içinde yalan var. Karşılıklı rıza İslam’da esas olandır. Toplum imam nikâhı, devlet belediye nikâhı diyor. Fakat gönüllü birliktelik de nikâhtır. Ama devlet ve toplum gönüllü birliktelik değil, belediye ya da imam nikâhı istiyor. Toplum özgürlükçü değil; ama Allah çok daha özgürlükçü çünkü o sadece karşılıklı rıza istiyor. Nikahta dini şart rızadır, şahid ve ilan ise toplumsal şarttır.
'RUMLAR KIBRIS'A 4 BİN ASKER ÇIKARIYOR…'
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.