34,5467$% 0.18
36,0147€% -0.62
43,3470£% -0.52
3.005,41%1,48
2.705,79%1,29
9.549,89%1,94
Çoğunuz anımsar:
Tarih: 10 Şubat 1987.
Başbakan Turgut Özal ABD/Houston’da kalp ameliyatı oldu.
Özal, 30 Mart’ta Türkiye’ye döndü.
– Döner dönmez TBMM gündemine Anayasa değişikliğini getirdi.
– Yasaklarının devamını istediği Demirel, Ecevit, Erbakan, Türkeş’in TRT’ye çıkmasına da yasak koydu. Danışmanını TRT genel müdürü yaptı. İşadamı Asil Nadir’i medyaya soktu.
– Siyasi yasaklar kalktığı gece erken seçim kararı aldı.
– Türk Ordusu‘nun komuta kademesinin değişimine “el atarak” istifalara sebep oldu.
– Futbola karıştı; Bursaspor, Antalyaspor, Kocaelispor ve Diyarbakırspor’un Birinci/Süper Lige alınmasını emretti.
– Seçimi kazanır kazanmaz ardı ardına zamlar yapmaya başladı. “Seçimden önce zam yapacak kadar enayi değiliz” dedi. Cumhuriyet tarihinde döviz ilk kez bin TL’yi aştı. Sansür-sürgün gibi otoriter yasakçı kararnameler çıkardı.
Uzatmayayım…
Türkiye’de işler pek yolunda gitmiyordu. Özellikle ekonomide alarm zilleri çalıyordu.
Başbakan Özal’ı destekleyenler arasında şu konuşulmaya başlandı:
– Özal çok değişti…
– Nerede o liberal-hoşgörülü Turgut Özal?
– Özal diktatör olmaya mı çalışıyor? Vs.
Kimilerinin iddiası şu oldu:
– Kalp ameliyatı insanın huyunu değiştiriyor; Özal’ın bu sertlik yanlısı yeni hali ameliyat sırasında 35 dakika makineye bağlı kalmasından!
Aslında mesele başkaydı…
Ian Robertson (d. 1951)…
İskoç/İngiliz psikoloji profesörü.
Uzmanlık alanı, beyin fonksiyonlarıyla davranışsal değişim ilişkisi.
250’den fazla bilimsel makale, üniversitelerde ders olarak okutulan 10 bilimsel kitabın sahibi.
Sanırım bir kitabı dilimize çevrildi:
“Zafer Sarhoşluğu/ Güç Beynimizi Nasıl Etkiler?”
İktidar gücünün politik liderlerde nasıl davranışsal değişimlere yol açtığını ele aldı.
– “İktidar/politik güç, liderlerin beyinlerindetestosteronu artırır; testosteron beyindeki kimyasal haberci dopamini artırarak stratejik düşünmeye ve önseziye yol açar.
– “Ancak iktidar denetlenmemişse veya iktidar süresi çok uzunsa, neredeyse kaçınılmaz olarak beyin işlevlerini çarpıtarak yargı bozukluğuna, vazgeçilmezlik yanılgısına, risklere karşı kör olmaya ve duygusal duyarsızlığa yol açar.- “İnsanlığın zekâsı, gücün liderler üzerindeki bu olumsuz etkilerine gem vurabilmek için yöntemler yaratmıştır: Serbest seçimler, liderler için sınırlı görev süresi, özgür bir basın ve bağımsız yargı gibi demokrasi araçları.
– “Güç üzerindeki bu kısıtlamalar aşırı bireysel gücün zehrine karşı bir panzehir gibi iş görür…”
Profesör Ian Robertson, iktidar sahiplerinin ellerinde tuttukları gücü zamanla anlamsız yönde kullandıklarından yola çıkarak, gücün sarhoş edici özelliğini bilimsel açıdan ele aldı.
“Zafer Sarhoşluğu” kitabı, iktidar sahibinin niçin diktatörleştiğini biyolojik ve psikolojik bulgularla açıklayan bir çalışma oldu.
Bu nedenledir ki:
Kimi ülkeler bir liderin iktidarda kalma süresini 10 yılla sınırlıyor!
Şunu sormalıyız:
Seçmen “güç sarhoşu” liderlerde neden ısrar ediyor; yanılgılarını göremiyor mu?
Kuşkusuz çok yanıtı var bu sorunun! Ama madem psikolojiden girdik oradan devam edelim… Seçmenin çocukluğuna dönelim!
Çocuk kendini değerli-özel hissedip, benlik saygısını artırmak için ebeveynini idealize eder/mükemmelleştirir:
“Benim babam senin babanı döver!”
Peki…
– Ya çocuk ebeveynini idealize edememiş ise,
– Ya çocuk ebeveyni ile yeterince duygusal yakınlık kuramamış ise,
– Ya çocuk ebeveyninin gücü ve saygınlığından beslenememiş ise,
Neler olur?
Şu olur:
Yaşamının sonraki dönemlerinde bunu telafi etmeye çalışır!
Bu kişi sıklıkla birilerini idealize eder; onu çok özel ve üstün biri olarak algılar!
Dava arkadaşı, yandaşı, hayranı, seçmeni olarak, çocukluğunda elde edemediği öz/benlik saygısını onarmaya çalışır.
Gerçekler ne olursa olsun; ebeveyn yerine koyduğunu daima yüceltir ve mükemmelleştirdiği liderinin muhaliflerini sürekli küçümser/küçültme davranışı sergiler.
Diğerini küçümserken kendini değil, idealize ettiğinin/liderinin üstün olduğunu söyler/yazar. Bu aslında…
“Benim babam senin babanı döver” sözünün erişkinlikteki yansımasıdır!
Kendi adına kibirli davranamaz ama liderinin kibrinden beslenir!
Evet… Kibirli insanın/liderin etrafında toplanıp, onun tavırlarını destekleyenlerin tek gayesi var; eksik olan benlik saygısını telafi etmek.
Yani, korkak adamın “maskeli balosu”dur bu!
Ruhu yaralı bu kişi; liderinden ve kendisi gibi olanlardan beslenerek toplumun geri kalanına karşı dayatmacı, burnu havada, büyüklenmeci, küstah tutum takınır! (Özellikle yandaş medyada ne çok örnekleri var!)
Şunu da eklemek şart:
İleri yaşlardaki öz saygı arayışı doyumsuzdur; kişinin aç- yaralı ruhu doymak bilmez.
Bu sebeple, “kibir ittifakı” gün gelir yıkılıncakendine yeni Özallar, yeni Erdoğanlararamaya başlar!
Bu politik devranın sürgit devam etmemesi için ruhsal doygunluklara ulaşmış seçmenlere-liderlere ihtiyaç var!
KIYMETİ HARBİYESİ YOK ÖYLE Mİ?
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.