İşte o sözler:
” Kur’an’a göre dağlar konuşur, yeryüzü konuşur, ırmakla konuşur, ağaçlar konuşur. Beş bin zeytin ağacı kesildi değil mi? İşte o topraklar konuşacak. Kim kesti seni? Ayak izi belli. Sana bu emri kim verdi denilecek. Ağaçlar ve topraklar dile gelip konuşacak. Yani bunun hesabını vereceksin. Kaçacak yer bulamayacaksın. Buna inanıyorsan, bu hesabı vereceğine inanıyorsan ahirete inanıyorsun demektir.
Kur’an’da Rahman Suresi’nde, ‘Ağaçlar Allah’a secde ederler. Şimdi Allah’ın nimetlerinden hangisini inkar ediyorsunuz?’
Peygamber ‘Yarın kıyametin kopacağını bilsen ve elinde de bir fidan varsa yine de o fidanı dik’ diye buyuruyor. Böyle bir peygamberin ümmeti insanlar nasıl olur da ağaçları kesip dev dev binalar dikerler. Bunlar meydanlardan yanlış şey anlıyorlar. Rezidans, AVM ve Camii… Muhafazakar zenginlere sorun bunu söylerler.
Park, bahçe, resim, kültür, sanat hepsi yerlerde sürünüyor. AVM’de alışveriş yapacak, rezidansta yatacak, kırıştıracak, camide de tövbe edecek. Bu binalar başka ne işi yarıyor. Biz rezidans istemiyoruz, mahalle istiyoruz, komşu istiyoruz. Bunlar kapitalizmin dikte ettiği şeylerdir. Hristiyansan avm ve rezidansın yanına kilise diyor.
Çevre ile doğayla uyum içinde olmalıdır yapılaşma. Hazreti Ali’ye mektup yazıyor ve diyorlar ki, ‘Yemen’deki arazileri birileri istiyor, ekip, biçeceklermiş’, Hazreti Ali de onlara cevap veriyor ve diyor ki, ‘O kişilere söyle o arazileri ekip biçmeleri için şartlar şunlardır. Bir bölge halkının rızasını alarak ekip biçebilirler. İkincisi oradaki ağaçları kesmeyecekler. Onlar ayetleridir ve dokunulmayacak. Üçüncüsü orada ekip biçtiklerinden bir bölümünü bölgedeki yoksul, kimsesiz ve muhtaçlara verecekler, üç yıl boş bırakmayacaklar. Bunu kabul ediyorlarsa çalışsınlar. Oranın mülkiyeti benim değil mülk Allah’ındır’ diyor.
Eğer siz Kur’an’a göre hareket etmek istiyorsanız, izlediğiniz politikalar bunlara uymuyor.”