ADANA’da tecavüze uğradığını iddia eden 23 yaşındaki F.Ç. mahkemede ifade değiştirince, 3 sanıktan 2’si beraat etti, diğeri 14 yıl yıl 8 ay hapse çarptırıldı.
Dava konusu olay 22 Mayıs 2010’da Karataş İlçesi sahilinde meydana geldi. İddiaya göre çocuk bakıcılığı yapan F.Ç., akşam iş çıkışı evine gitmeye hazırlanırken, bir kız arkadaşının aracılığıyla tanıştığı 31 yaşındaki Nihat Can’ın, “Bir yerlerde oturup çay içelim” teklifini kabul etti. Buluşma noktasına 2 erkek arkadaşıyla gelen Nihat Can, kısa süre sonra F.Ç.’yi “Hadi gel seni otobüs durağına bırakalım” diyerek otomobiline bindirdi. Ancak Nihat Can, arkadaşları M.A. ve K.A. ile birlikte F.Ç.’ye bıçak çekerek Karataş İlçesi’ne götürdü. Sahile geldiklerinde M.A., F.Ç. ile cinsel ilişkiye girmek istedi. F.Ç. “Ben hayat kadını değilim” diyerek kabul etmeyince de Nihat Can, sopayla dövdü. Sanıklar daha sonra, kadını boş bir eve götürdü. İddiaya göre Nihat Can, “Benimle sabaha kadar birlikte olacaksın, yoksa seni burada keserim. Kimsenin de haberi olmaz” diye tehdit edip, F.Ç.’ye tecavüz etti. Sabah olunca da, K.A. odaya kapattığı F.Ç.’ye “Benimle de yatacaksın, yatmazsan buradan sağ çıkamazsın” diye korkuttu ve o da tecavüz etti.
Genç kadını, başka erkeklere de pazarlamaya çalışan şüpheliler, başarılı olamayınca da, şikayetçi olmaması için tehdit edip kent merkezine bıraktı.
F.Ç’nin şikayeti üzerine çalışma başlatan polis, şüpheli gençleri yakaladı. Şüphelilerden Nihat Can ile K.A. ifadelerinin ardından tutuklandı. 3 sanık hakkında ‘fuhuş’ ve ‘cinsel saldırı’ suçlarından 7 ile 20 yıl arasında hapis cezası istemiyle dava açıldı. 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan sanıklar, haklarındaki suçlamaları kabul etmedi.
Sanıklardan Nihat Can, Karataş’a gitme teklifinin F.Ç.’den geldiğini ileri sürüp “Karataş sahilinde bira içtikten sonra, köyde bulunan arkadaşımın evine gittik. F.Ç. başının ağrıdığını söyleyerek, diğer odaya geçti. Ben de peşinden gittim. Kendi rızasıyla cinsel ilişkiye girdik. Sabah ben araç getirmeye gittim. Döndüğümde, K.A. ile cinsel ilişkiye giriyordu. Kendisini dövdüm. Sonra da, şehir merkezinde bıraktım. Suçlamaları kabul etmiyorum” diye ifade verdi.
K.A. da Nihat’ın doğru söylediğini belirterek, “Kendisi benim yatağıma gelip, birlikte olmak istedi. Nihat da görünce kendisine vurdu. Biz kendisine müşteri aramadık. Zorla cinsel ilişkiye de girmedik” dedi.
F.Ç. ise, “Sahilde M.A. benimle birlikte olmak istedi. Ben hayat kadını olmadığımı söyleyerek kabul etmeyince, Nihat beni sopayla dövdü. Sonra bir eve götürdüler. Nihat bana tecavüz etti. K.A. ile de kendi rızamla ilişkiye girdim. Sonra, Nihat beni pazarlamak istedi” iddiasında bulundu.
F.Ç.’nin sevk edildiği Adli Tıp Kurumu’nda verilen raporda, ruh sağlığının bozulduğu bildirildi. Kurumun cinsel istismar dosyalarına bakan 6’ıncı İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan 11 sayfalık raporda, “… 22- 23.05.2010 tarihinde mağduru olduğu olay nedeniyle ruh sağlığının bozulduğu oy birliği ile mütalaa olunur” denildi.
Mahkeme heyeti, karar duruşmasında mağdurun kendi isteğiyle birlikte olduğunu söylemesi üzerine, geçen duruşma tahliyesine karar verilen K.A. ile diğer tutuksuz sanık M.A.’nın kesin ve inandırıcı delil bulunmaması sebebiyle beraatlarına karar verdi.
Diğer sanık Nihat Can’ın ise mağdurun ruh sağlığını bozacak şekilde birden fazla nitelikli cinsel saldırı suçundan 10 yıl, fuhuş suçundan da 4 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırdı.
Ayrıca sanık Nihat Can’ın cinsel amaçlı hürriyeti tahdit suçunu işlediğine kanaat getiren mahkeme heyeti, Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.