‘ÇEKİLMEK ZATEN ANLAMSIZDI’

OGÜNhaber’e değerlendirmelerde bulunan MİT eski görevlisi ve yazar Mahir Kaynak, çözüm sürecinde gelinen aşamaya ilişkin “Öncelikle çözüm sürecinin, sorunun bitirilmesi konusunda gerçekten önemli bir katkı sağladığına ve bunun en kısa zamanda sonuç vermesini beklediğimi söylemeliyim. Ancak bu süreci baltalamaya çalışan iç ve dış faktörler olduğu da çok aşikârdır. Açıkça ifade etmek gerekirse ‘Kürt sorunu’ denilen hadise, sonradan tahriklerle çıkarılmış bir olaydır. Bölgedeki gelişmeleri yıllardır yakından izleyen biri olarak bunu yakından gözlemledim. Esasen, aynı ülkede yaşayan Türk ve Kürtlerin eşit haklara sahip olduğu bir ülke amaçtır. Süreç bizi buraya getirmeli, ancak bunlar olurken; ’Türkler bizi ezmeye çalışıyor’ ya da ’Kürtler bizi bölecek’ türünden açıklamalar yapanlara itibar edilmemeli” dedi.

Hükümetin şu süreçte çok tartışılan anadilde eğitim konusunda adım atması gerektiğini düşündüğünü belirten Kaynak, şu değerlendirmelerde bulundu: “Ancak göreceksiniz yapıldıktan sonra bunun hiç de korkulduğu gibi bir durum yaratmadığı ortaya çıkacak. Hatta bence Kürtler bile bunu kendileri istemeyecek. Gerçekten Kürtçe eğitim ile doktor, mühendis olmak isteyen insanlar varsa bırakalım öğrensinler ancak ben bu talebin fazla olacağını hiç zannetmiyorum. Bana göre sorunun çözümü için öncelikle Doğu ve Güneydoğu’da yaşayan vatandaşlarımıza bir meslek eğitimi kursu verilmeli. Orda yaşayan gençlerimizin çoğunun bir mesleği yok. Ekonomik ve sosyokültürel sorunların ortaya çıkmasında en büyük etkenlerden biri bu durum. Orada yaşayan vatandaşlarımızın bir meslek öğrenmeleri için devlet daha teşvik edeci olmalı.”

“GERİ ÇEKİLME YERİNE SİLAH BIRAKMALIYDILAR”

Örgütün çekilmeyi durdurma açıklamasının zaten bir şey ifade etmediğinin altını çizen Kaynak, “Silahları ellerinde olduktan sonra zaten bunun bir anlamı yok. Çekilip de sınırın dışında ellerinde silahla ne yapacaklar? Eğer çözüm diyorsak ve bu işi artık başka yöntemlerle halledeceğiz diyorsak silahlar artık bırakılmalı. Zaten olayın siyasi boyutunda bana göre BDP’nin tutumunu olumlu ve makul buluyorum. Ancak silahlı kanadın içindeki güç mücadelesi ve çözüm istememe reaksiyonu bu sürece zarar veriyor. Siyasi talepler konusunda da makul istekler olduğu kadar aşırı talepler de söz konusu. Devletin valisi ve kaymakamını ben kendim seçerim diyen farklı bir yönetim anlayışı olamaz. Bu bakımdan özerk bir yönetimi kabul edilemez buluyorum ancak, belediyelerin yetkilerinin artırılması konusunda bir düzenleme yapılabilir. Demokratikleşme konusunda atılacak adımlar sürece muhakkak bir katkı sağlayacaktır” dedi. (ANKA)