Her terör saldırısının ardından “Neden önlem alınamıyor?” sorusu gündeme geliyor. Uzmanlara göre en büyük problem istihbarat zafiyeti Prof. Dr. Dedeoğlu da teröristlerin ağır silahları nasıl bölgeye sokabildiklerini sorguluyor ve, “İstihbarat faaliyetlerinin çok iyi çalışması gerekiyor. Bu kaçıncı zafiyetin sonucu?” diyor.
Her şehit haberinin ardından zafiyet sorunu bir kez daha gündeme geliyor. Zaman gazetesinin haberine göre, Emekli Albay Durmuş Türemen, “Bu olayla bir kez daha ortaya çıktı ki en büyük zaaf istihbaratımızda.” derken, emekli Jandarma Yüzbaşı Suat Gün, “Yapılması gereken, oradaki birliklerimizin mukavemet kabiliyetini ve istihbaratını artırmaktır.” tespitinde bulundu. Prof. Dr. Beril Dedeoğlu teröristlerin ağır silahları nasıl bölgeye sokabildiklerini merak ettiğini söyledi. Prof. Dr. İbrahim Canbolat ise şunları söyledi: “Türkiye’de olduğu gibi yurtdışında da terörle mücadele için planlar yapılmalı. İç karışıklığa sebep olacak her türlü sebep ortadan kaldırılmalı.”
YER SEÇİMİ DOĞRU DEĞİL
Uzmanlar, PKK’nın son saldırısında istihbarat zafiyetine dikkat çekiyorlar. “En büyük zaaf istihbaratımızda.” diyen emekli İstihkâm Albay Durmuş Türemen, “Mazeret uydurmak mümkün değil. Ortada bir zafiyetler zinciri var. Saldırıların olduğu bölgede askerin yürüttüğü operasyonlar var. Örgütün dikkatleri başka yere çekmek için böyle bir saldırı yapması muhtemeldi. Buna karşı tedbir alınması gerekirdi.” diyor. Bütün emniyet ve istihbarat birimlerinin daha dikkatli olması gerektiğini söyleyen Türemen, “Ancak ihmal edildi. Bu olayla bir kez daha ortaya çıktı ki en büyük zaaf istihbaratımızda. MİT, gerekli istihbaratı sağlayamıyor.” ifadelerini kullanıyor. Türemen, son karakol baskınına ilişkin de şu değerlendirmede bulunuyor: “Saldırıyı yapanlar, KCK yapılanmasının üyeleridir. Bu kişiler Kandil’den gelerek yapmadılar bu saldırıları. O bölgedeki KCK’lılar yaptı. Karakolların bulundukları yerler de bir başka zafiyet. Yer seçimi doğru olmalıdır. Maalesef karakollarımız hep yanlış yerlere yapılmış.”
Diğer uzmanların görüşleri şöyle:
Emekli Jandarma Yüzbaşı Suat Gün: Birliklerimizin istihbarat ve mukavemet kabiliyeti geliştirilmeli
Karakollarımız sabit noktada durduğu için sürekli baskın yiyor. Birlikleri hareketli hale getirdiğinizde terörist avlıyorsunuz ve baskın yemiyorsunuz. Ancak soğuk hava koşullarında intikal ettirmek çok zor ve maliyetli bir şey. Bu ikisi arasında karar vermek gerekiyor. Biz de sabit kalıp, karakollar arasında alan kontrolü sağlanmaya çalışılıyor. Karakol sisteminde çok kuvvetli istihbarat oluşturmak lazım. Çünkü teröristler görüyoruz, halk gibi geliyorlar. Sonra yüzde 100 emniyet diye bir şey yok. Ama taarruz gücünü elde tutarsanız o zaman siz emniyeti sağlarsınız. Yapılması gereken, oradaki birliklerimizin mukavemet kabiliyetini ve istihbaratını artırmaktır. İşin diğer boyutu Suriye’nin etkisidir. Beşşar Esed’in Muhaberat teşkilatı PKK saldıralarını kışkırtıyor. Özellikle Türkiye’nin, Suriye’deki muhalifleri desteklemeye başlamasından sonra terör örgütü PKK saldırılarında artış oldu. Karakol baskınları arttı. Şemdinli’yi ele geçirmek için büyük kuvvetler ile saldırdılar.
Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Canbolat: Sadece içeride değil, dışarıda da mücadele verilmeli
Son zamanlarda Türkiye’de yaşanan terör olayları, çok boyutlu stratejik bir plan dâhilinde olmakta. Ortadoğu’da, Türkiye’yi de içine alan stratejik bir planla karşı karşıyayız. Bu alanda hem bölgesel hem de küresel aktörlerin stratejileri söz konusu. Özellikle Türkiye, İran, Irak ve Suriye’de bulunan Kürt nüfusu, bu stratejik alanın tam merkezinde yer alıyor. Buna karşı çok boyutlu bir politika izlenmeli. Türkiye’de olduğu gibi yurtdışında da terörle mücadele için planlar yapılmalı. İç karışıklığa sebep olacak her türlü sebep ortadan kaldırılmalı. Türkiye, gücünü sadece güvenlik politikasına indirgememeli, daha akılcı ve sabırlı politikalar izlemeli.
Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beril Dedeoğlu: PKK kendine tampon bölge oluşturmak istiyor
Irak Kürt hareketinin giderek merkezden kopuyor olması, yani bölgede bir Kürdistan ihtimalinin yüksek sesle konuşuluyor olması PKK’yı harekete geçirmiş olabilir. Ama şunu kabul edelim ki bunlar, eylemleri yaptıkları zaman devleti daha sert olmaya itebilecek bir ortamı hesaplıyorlar. Yani terör yoluyla hükümete hata yaptırma derdindeler. İkincisi bir tampon bölge oluşturmak isteniyor olabilir. Eylemlerin olduğu bölgelere dikkat edersek geniş bir koridor oluşturmaya çalıştıkları söylenebilir. PKK’nın bir sıkışma ihtimali var. Ne Suriye’den ne Irak’tan ne de İran’dan çok büyük bir lojistik alamama ihtimali var. Bu yüzden Türkiye’de kendine alan açıyor diye düşünüyorum. Tabii, bunda Esed’in de desteğinin olması ihtimali yüksek. Çünkü ağır silahlarla saldırılar yapılıyor. Türkiye’de de kimse bu silahların nasıl geldiği bilinmiyor. İstihbarat faaliyetlerin çok iyi çalışması gerekiyor. Bu kaçıncı zafiyetin sonucu? Üçüncüsü de hükümetin Kürt açılımıyla ilgili adım atmasını imkânsız hale getirmekle ilgili. Çünkü arada bir iyi niyetli girişimlerin olduğu her durumda bu tür saldırılar ortaya çıkıyor.