PKK’nın silahlı kanadı olan Halk Savunma Güçleri’nin (HPG) adı 12 yıl sonra Halk Savunma Merkezi (HPN) olarak değiştirildi. Murat Karayılan’ın başına getirildiği Halk Savunma Merkezine bağlı 4 alt birim oluşturuldu.
Terör örgütü PKK’nın daha önce Kürdistan Halk Kurtuluş Ordusu (ARGK) olan ve 2001 yılında Halk Savunma Güçleri (HPG) olarak değiştirilen silahlı kanadının adı, 12 yıl aradan sonra bu kez Halk Savunma Merkezi (HPN) olarak değiştirildi. PKK’nın Kandil’deki 9’uncu Kongre-Gel toplantısı ve çözüm süreci kapsamında İmralı’da bulunan Abdullah Öcalan’ın istemi doğrultusunda yapılan bu değişlikten sonra, Halk Savunma Merkezinin başına Murat Karayılan getirildi.
PROFESYONEL GERİLLA HEDEFLENİYOR
Yurt dışında PKK çizgisinde yayın yapan Fırat Haber Ajansına anlatan Karayılan, daha önce HPG Ana Karargah Komutanlığı ve KCK’ya bağlı Yine Halk Savunma Komitesi’ni kaldırdı yerine Halk Savunma Merkezi oluşturulduğunu ve bunun altında 4 komutanlık biriminin oluşturulduğunu söyledi.
Halk Savunma Merkezi’nin köklü bir değişim yapmayı da hedeflediğini söyleyen Murat Karayılan, “Bu temelde yoğun bir akademi sistemi ve eğitsel faaliyet söz konusu olacaktır. Her alanda daha fazla ideolojik, daha fazla siyasal içeriği zengin olan, daha fazla disiplin ve önderlik çizgisini güçlüce uygulayabilen profesyonel bir gerilla olunması hedeflenmektedir. Esas olarak süreci uygulamada planlı ve disiplinli hareket eden, gerektiğinde savunmayı da profesyonelce yapabilen bir kabiliyete, yeteneğe ve manevra gücüne ulaşması gerekiyor” diye konuştu.
KARAYILAN: PKK, SURİYE’YE DAYANAMAZ
Murat Karayılan, PKK’nın Suriye’nin kuzeyinde Rojava denilen Kürt bölgesini üs olarak kullanacağı tespitlerinin doğru olmadığını belirtirken de şunları söyledi:
“Bir kere PKK oraya dayanamaz. Oranın ne coğrafik yapısı, ne de nüfus yoğunluğu PKK’nın mücadelesini göğüsleyecek bir alan değildir. 3 parça halinde genellikle ova olan bu zemine PKK dayanıp ne yapacak ki! Biz biliyoruz ki bu daracık bölgeler bizim ağırlığımızın altından kalkamaz. Sadece Rojava’nın coğrafyası düz ova değil, aynı zamanda onun karşısındaki Kuzey Kürdistan (Güneydoğu) bölgeleri de gerillanın her türlü hareket tarzına elverişli olmayan düz alanlardır. Eğer Rojava’nın karşısında Botan gibi bir yer olsaydı, durum farklı olabilirdi. Ama Urfa veya Mardin karşısına üslenmiş bir gerilla Türkiye’ye dönük ne yapabilir ki! Bu nedenle biz hiçbir zaman Rojava’yı sömürgecilikle bir hesaplaşma yeri olarak düşünmedik, böyle bir tasarıya sahip olmadık.”