Olay günü kendisinin yıllık izinde olduğunu belirten Astsubay Çavuş Akıska, “5 depodan çıkartılan mühimmatlar 2 depoya sığdırıldı. Biz bunu defalarca söyledik. O zaman bizi anlamayan komutanlar bunun sonucuna katlanmalıdır diye düşünüyorum” dedi.
Afyonkarahisar’da 5 Eylül 2012 tarihinde meydana gelen mühimmat deposundaki patlamayla ilgili olarak, olay tarihinde Afyonkarahisar 500’üncü İstikam Ana Depo Komutanlığı 4’üncü Mühimmat Bölge Komutanı Kıdemli Albay Veysel Özbay, Bölük Komutanı Binbaşı Ali Duran ve Üsteğmen Tarık Aydın’ın sanık olarak yargılandığı davanın dün sabah başlayan ve akşam saatlerinde ara verilen 5’inci duruşmasına bugün devam edildi. Tutuksuz sanıklardan Albay Veysel Özbay ve Binbaşı Ali Duran’ın katılmadığı duruşmaya, üsteğmen Tarık Aydın ile şehitlerin yakınları ve avukatlar katıldı.
“KOMUTAN ‘BEN BİLMEM O İŞ BİTECEK’ DEDİ”
Bugünkü duruşmada Afyonkarahisar’daki patlamanın olduğu deponun sorumlusu olan ancak olayı günü yıllık izinde olduğunu belirtilen depo ve ağır silah mal sorumlusu Bakım Kıdemli Astsubay Çavuş Hasan Akıska tanık olarak dinlendi. Akıska şunları söyledi:
“Patlama günü ben izinliydim. Patlamanın öncesinde Binbaşı Ali Duran birliğe katıldı. Mühimmat sevkiyatı vardı. Susurluk’un lağvedileceğinden dolayı mühimmatların gönderileceği bize iletildi. Biz de o zamanki bölük komutanımız Murat Yarbay’a depolarımızda yer olmadığını ilettik. ‘Bize yeterli zaman verirseniz bu işi yavaş yavaş yapabiliriz’ dedik. Murat Yarbay telefonla durumu Mühimmat Komutanlığı’na bildirdi. Ancak yeni gelen bölük komutanımız Ali Binbaşı ilk geldiği gün ‘Ben bilmem o iş bitecek’ dedi. Ben riskli olduğunu söyledim. Hatta zamanında kontrolleri yapılmayan mühimmatlar da vardı.”
‘BİZİ ANLAMAYAN KOMUTANLAR BUNUN SONUCUNA KATLANMALIDIR’
Binbaşı Ali Duran’a izine ayrılmak istediğini söylediği anlatan astsubay Hasan Akıska, binbaşının da kendisine “Benim işim seninle değil, Murat astsubayla” dediğini öne sürdü. Akıska ifadesini şöyle sürdürdü:
“Daha sonra ben Murat astsubayla bu depolara gelen mühimmatların sığmayacağını konuştum. O da ‘bölük komutanı sıkıştırıyor napalım?’ dedi. Patlayan 32 nolu mühimmat deposu benim sorumluluğumdaydı. Getirilen sandıklar 1950 yılından kalma olduğu için farklı boyutlardaydı. 5 depodan çıkartılan mühimmatlar 2 depoya sığdırıldı. Biz bunu defalarca söyledik. O zaman bizi anlamayan komutanlar bunun sonucuna katlanmalıdır diye düşünüyorum. Ayrıca gece çalışma yapılacak bir durum da söz konusu değildi. 50- 100 kilo ağırlığındaki sandıkları askerler taşıyordu. Ben bile bu kadar ağırlıktaki sandıkları ancak bir saat taşıyabilirdim. Bu nedenle askerleri benden izin almadan istirahat etmeleri konusunda sürekli uyarırdım.”
ÖRNEK MÜHİMMAT BÖLÜĞÜ SEÇİLDİK
Bakım Kıdemli Astsubay Çavuş Hasan Akıska patlamanın olduğu bölüğün düzen ve tertip yönünden Türkiye’nin örnek mühimmat bölüğü olduğunu söyleyerek, “2008 yılında örnek mühimmat bölüğü seçildik” dedi.
‘KAMERA SİSTEKİ YOKTU’
Patlamadan sonra bölük komutanlığında görevli bir yazıcı asker tarafından bazı kayıtların değiştirildiğini duyduğunu söyleyen Astsubay Hasan Akıska “Görev yaptığım Afyonkarahisar’daki mühimmat depoları içerisinde yaklaşık 4 depo kadar mühimmatın imha edilmesi için Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndan emir bekleniyor. O mühimmatların neden halen imha edilmediğini ben de anlamadım. Ben nasıl her şeyi açıklıkla anlatıyorsam, herkes delikanlı gibi çıkıp anlatsın. Nizamiyede ve birlikte kesinlikle güvenlik kamerası sistemi bulunmuyordu. Ancak caydırıcı nitelikte birkaç kamera vardı. Şu anda 10 numara güvenlik kamerası sistemi döşendi” diye konuştu.
Bu sözler üzerine mahkeme heyeti başkanı Hava Hakim Binbaşı Ahmet Mithat Acar, “Zaten bu işler hep böyle oluyor” dedi.
SAVCIDAN ‘ÜSTE SAYGI’ UYARISI
Askeri Savcı Hava Albay Erol Er ise tanık olarak dinlenen astsubay Hasan Akıska’nın konuşması sırasında Binbaşı Ali Duran’dan bahsederken zaman zaman binbaşı unvanını kullanmadan Ali Duran dediğini belirterek “Beyanlara diyeceğimiz bir şey yoktur. Ancak, tanık sıfatı, kişiye olayın aydınlatılması yetkisi ve mükellefiyetini yükler. Tanık sıfatı, sanık dahi olsa üstüne saygı ve hürmet yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Buraya gelecek tüm personelin bu konuda uyarılmasını talep ediyorum” diye konuştu.
AVUKAT: RÜTBE BASKISI OLUŞUR
Sanık avukatlarından Gürkan Aydoğan Yolyapan ise, “Ben savcının söylediklerine katılmıyorum. Burası mahkemedir. Mahkemede isimle hitap edilebilir. Eğer böyle olursa üzerinde rütbe baskısı oluşur” dedi.
Mahkeme heyeti duruşmaya bir saat ara verdi.
Kemal ATLAN- Hakan TÜRKTAN/ESKİŞEHİR