İşte Yargıtay’ın Balyoz Davası kararı hakkında ilk tepkiler:
‘MINTIKA TEMİZLİĞİ YAPILDI’
İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal Yargıtay’ın kararı hakkında konuştu. Kocasakal şunları söyledi: “Bu davanın hukuki olduğuna asla inanmadım. Bu dava bir dönem yargılamasıdır. Bazı dönemlerde böyle dönem yargılamaları olur. Bu da bir dönem yargılamasıdır. Bana göre, Büyük Ortadoğu Projesi’ni hayata geçirilmesi için yapıldı bunlar. Bu bir mıntıka temizliği davasıydı. Eğer bu davalar (Balyoz, Ergenekon) olmasaydı, ‘açılım- saçılım’ gerçekleşmezdi. Son çıkan paket de dâhil olmak üzere, Türkiye bu şekilde paketlenemezdi. Bakın nerelere getirdiler ülkeyi. Cumhuriyet’e ait izler ve bellek silinmeye çalışılıyor.
Bir format atılıyor. Şimdi çıkan karara bakıyorum, kuvvet komutanlarının ki onanmış, diğerlerinin ki kısmen bozulmuş. Bu bile planı gösteriyor. Esas, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni temsil eden kuvvet komutanlarının ki onanmak suretiyle TSK’nın darbe teşebbüsünde bulunduğu böylece tescil edilmiş oluyor. Bu yargılamada o kadar, ama o kadar çok usul hatası oldu ki… Şimdi aynı yerde aynı davada yargılanan birileri için usul hataları var, diğerleri için yok denemez ki. Avukatsız karar verildi. Bu mümkün değil. Yargıtay beni şaşırtmadı. Yeni oluşan HSYK’dan sonra, 160’ı aşkın yargıcın blok oy kullandığı bir ortamda benim bu Yargıtay’a zerre kadar güvenim yok. Bir hukukçu açısından bunu söylemek çok zor ve çok üzücüdür. Şimdi birileri diyecek ki, ‘Hakim kararı, yargı kararı…’. Nazi Almanya’sında da hakim kararları vardı.
KURTULMUŞ: DÖNÜM NOKTASI
Kararla ilgili AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş da, “Ergenekon ve Balyoz’da kararın alınmış olması, bugün açıklandı, Balyoz davasının Yargıtay tarafından netleştirilmiş olması, Türkiye’nin darbelerle yüzleşmesi bakımından hayati önemdeki kilometre taşıdır. Bu, bir dönüm noktasıdır. Biz öyle bir Türkiye arzuluyoruz ki; bir daha hiçbir kimsenin aklının ucundan bir olağanüstü dönemi oluşturmayı, bir olağanüstü dönemi gerçekleştirmeyi, ya da bir olağanüstü dönem şartlarının oluşmasına katkıda bulunmayı aklından dahi geçiremeyeceği kadar darbelerin önünün kesildiği bir Türkiye lazım. Bunun için millet iradesinin bütün kurum ve kuruluşları ile işletilmesi gerekiyor. Bu da gerçekleşirken, bu ülkenin de ekonomik gücünün gerçekten olağanüstü yüksek derecede sağlanması gerekiyor” diye konuştu.
“YARGI, OLMAYAN DELİLLERLE HUKUKSUZLUĞA İMZA ATTI”
CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi ise 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan ve semineri planlayan arkadaşlarının seminerin icrasında amaç dışına çıktıklarını söyledi. Amaç dışına çıkan bir seminer nedeniyle ilgili mevzuata göre gerekli soruşturma ve kovuşturmanın yapılması gerektiğini vurgulayan Hamzaçebi, ancak yargının büyük bir hukuksuzluğu imza attığını savundu.
Hamzaçebi, nerede üretildiği belli olmayan ve bilirkişi raporlarına da yansıdığı gibi sonradan bilgisayarlara yerleştirilen dijital verileri delil kabul ederek karar verdiğini ifade etti. “Olmayan delillere dayanarak hüküm verilmiştir. Asıl hukuksuzluk budur” diyen Hamzaçebi, Türk Ceza Kanunu’nda eksik teşebbüsün suç sayılmadığını belirtti. Ancak üçüncü kişiyle yapılan planlamalarla ilgili şüphesiz ki önlem alınması gerektiğinin altını çizen Hamzaçebi şöyle konuştu:
“Ortada darbeye teşebbüs suçunun delilleri yoktur. TSK’yi darbeyi düşünenlerden kurtarmak gerekir. Darbeyi düşünenlerin TSK’de yeri olmamalıdır, bunlar tasfiye edilmelidir. Ama her şey hukuk çerçevesinde olmalıdır. Bu yargılamada kişilerin savunma hakkı çiğnenmiş, kuvvetler ayrılığının olmadığı Ergenekon, Balyoz yargılamalarıyla bir kez daha ortaya çıkmıştır.”
“HERKES BUNA UYMAK ZORUNDADIR”
Ak Parti’den Balyoz kararlarına ilişkin ilk değerlendirmeyi Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş yaptı. Elitaş, “Yargı mahkemenin kararını onamış. Herkes buna uymak zorundadır” demekle yetindi.
“ENGİN ALAN BEDEL ÖDEDİ, YA BAŞBAKAN…”
Yargıtay’ın Balyoz davasında sanıkların büyük çoğunluğunun cezasını onamasına en sert tepki MHP’den geldi. MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, kararın “toplumu genel affa rıza göstermeye hazırlamayı amaçladığını” söyledi. Türkkan, Hürriyet’e yaptığı açıklamada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın göreve başladığı ilk günlerde, kendisi odaya girdiğinde ayağa kalkmayan Engin Alan için “Bedel öder” dediğine ilişkin söylentilerin yayıldığını hatırlatarak, “Engin Alan bedel ödedi. Ya Başbakan?” dedi. Türkkan, şöyle konuştu;
“Başbakan Erdoğan henüz bedel ödemedi. Kendisini Yüce Divan bekliyor. Yeri de hazır; İmralı. Artık İmralı’da farklı projeler üzerinde çalışırlar” diye konuştu. Yargıtay kararının “hukuki alt yapısı bulunmadığını” da söyleyen Türkkan, “Türk toplumunu resen genel affa rıza göstermeye hazırlayan bir karar. Genel manada bakarsak, hukuki hükmü yok. Ancak biz MHP olarak buna karşıyız. Zaten Balyoz sanıkları 5-6 sene yattılar. İçerde yatacakları bir 3-4 sene daha var. İmralı’daki caninin kurtarılması için genel affa biz razı olmayız. Biz Başbakan’ı bu 3-4 sene içinde İmralı’ya göndereceğiz” dedi.
“ADALET BU ÜLKEDE YIKILDI YERİNE AVM YAPILABİLİR”
CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, Yargıtay’ın Balyoz Darbe Planı ile ilgili kararının Türkiye’de adaletin sadece bakanlığının kaldığını gösterdiğini söyledi. Alınan kararın sahte delillerle de karar verilebileceğinin bir kanıtı olduğunu söyleyen Tarhan, “Yargıtay tarafından bu konuda bir karar verilmiştir. Sahte delillerle de karar verilebilir kararı. Aslında Türkiye’de adaletin sadece bakanlığı kaldı. Bunun farkındayız. Bu ülkede tecavüzcüyseniz, katilseniz korkmanıza gerek yok. Ancak halkı aydınlatan gazetecilerseniz örneğin, ve hukuku savunan kahramanlarsanız ceza almanız elzem. Bu karar asla bir yargı kararıdır diyemeyeceğim. Bu karar yargının kararı değil, iktidarın kararıdır. Adalet bu ülkede yıkıldı yerine AVM yapabilirler” diye konuştu
TUTUKLU ASKERLERDEN AÇIKLAMA: VATAN SAĞOLSUN
Yargıtay’ın açıkladığı Balyoz kararına ilişkin Hadımköy Cezaevi’nde bulunan 88 askerden yazılı açıklama geldi. Tümgeneral Gürbüz Kaya, Hv. Korgeneral Turgut Atman, Koramiral Deniz Cora, Hv. Plt. Tümgeneral Bülent Kocababuç, Tümamiral Sinan Ertuğrul, Hv. Plt. Tümgeneral Ayhan Gümüş, Hv. Plt. Tuğg. Kubilay Baloğlu Tuğamiraller Ali Sadi Ünsal ve Şafak Yürekli’nin de imzalarının bulunduğu “Hukuku katleden – Bilimi reddeden adalet” başlıklı açıklama şu şekilde:
TEMYİZ İNCELEMESİNİ YAPAN YARGIÇLARCA DA GÖZARDI EDİLMİŞTİR
”Yaklaşık 3 yıldır devam eden “Asrın iftirası” Balyoz davasında Yargıtay karının açıkladı. Bu dava, büyük bir komplo ürünüdür. Bİzler üzerinden doğrudan Türk Silahlı Kuvvetlerini hedef almıştır. Bu siyasi davada karar, Özel yetkili bir mahkeme tarafından hukuki ve bilimsel gerçekler hiçe sayılarak verilmiştir. Böyle bir kararın, Yargıtay tarafından büyük ölçüde onaylanmış olması ise Türk hukuk tarihinde onarılamaz bir yara açmıştır. Bizler bu davadaki delillerin sahte olduğunu gerek yurt içindeki gerekse yurt dışındaki tarafsız kurumlarca verilmiş bilimsel raporlarla mahkeme ve kamuoyu önünde defalarca ispatladık. Buna rağmen Özel yetkili mahkemece, ısrarla görmezlikten gelinen gerçekler, Yargıtay 9. dairesinde temyiz incelemesini yapan yargıçlarca da gözardı edilmiştir
Aslında bu özel yetkili mahkemeler, “devlet içinde devlet” haline geldiklerinden ve hukuka aykırı uygulamalarından duyulan rahatsızlık nedeniyle TBMM tarafından yasayla kaldırılmıştır.
YARGIYA GÜVENİYORUZ KOLAYCILIĞI…
Kamuoyu tarafından da bilindiği gibi Balyoz davası ve gündemdeki dier benzer davalar Türkiye ve bölgemize yönelik projelerin hayata geçirilmesi için kurgulanmış siyasi davalardır. Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklama Çalışma Grubu, “Balyoz davası mağdurlarının keyfi olarak tutuklandıklarını, savunma haklarının yok sayılarak adil yargılanmadıkların ve bu uygulamanın ağır insan hakları ihlali olduğunu” tespit etmiş ve hükümet tarafından “Keyfi tutuklamanın sona erdirilmesini ve ihlallerin iç hukuk yolları ile düzeltilmesini” açık bir şekilde ifade etmiştir. Söz konusu hukuka aykırılıkların, bu şekilde uluslararası kamuoyunda da dile getirilmiş olmasına rağmen, insanların yaşamların gasp edilerek suçsuz yere zindanlarda doldurulmalarının demokratik hukuk devletinde kabulu mümkün değildir.
Balyoz davası sürecinde bizlere sahte delillerle iftira edildiğini çok iyi bilmelerine ve yaşanmakta olan hukuksuzlukları görmelerine rağmen “Yargıya güveniyoruz” kolaycılığı ile demokratik tepkilerini ortaya koymakta aciz kalarak bugünki sonuca ulaşılmasına katkı sağlayanlar tarihe yaptıkları ve yapmadıklarıyla kaydedilmişlerdir
UYDURULMUŞ SAHTE DELİLLERLE, İFTİRALARLA…
Yurdumuzda artık hiç kimsenin hukuki güvenliğinin kalmadığı ortadır. BUgün yargı bir silah olarak kullanılmakta herkes sahte delillerle ve iftiralarla suçlanabileceğini ve hapse ginderilebileceğinin tehdidi altında bulunmaktadır. Kendi Silahlı kuvvetlerinin bile böylesine ihanete uğradığı bir ülkede yaşayan insanların, her türlü haksız ve hukuksuz uygulamalara maruz kalabileceği gerçeği vicdanları kanatmaktadır. Adalet bir devletin hazinesi, kainatın ruhu ve insanların en büyük güvencesidir. Adaletin olmadığı bir yerde temel insan hakları, demokrasi ve özgürlük söz konusu olamaz. Tarihe mal olmuş olayların intikamı, bugünün masum insarları hapislerde çürütülerek alınmaktadır. Uydurulmuş sahte delillerle, iftiralarla, “darbecileri yakaladık, yargıladık ve mahkum ettik” yalanı ile halk kandırılmaktadır. İşlenen bu insanlık suçunun, yargı önünde mutlaka bir gün sorulacağı dünya tarihindeki örnekleri ile sabittir
YÜCE TÜRK MİLLETİNİ’N HİÇ BİR DEĞERİNE İHANET ETMEDİK
“Tarihe not düşeriz ki bugün bizlere karşı bu zulmü yapanların gelecekte mutlaka tarafsız ve bağımsız bir yargı önünde yargılanacakları suçlardan birisi de, Türk Ceza Kanunu’nda yeralan ve zaman aşımına da tabi olmayan “İnsanlığa karşı suçlar” olacaktır. Bizler uğruna can vermeye yemin ettiğimiz bu kutsal vatan ve onun üzerinde yaşayan Yüce Türk Milletini’n hiç bir değerine ihanet etmedik, görevlerimizi yerine getirirken anayasa ve yasaların çizdiği yoldan asla ayrılmadık. Birlikte yola çıktığımız ve bugünleri göremeyen aziz şehitlerimiz ile bugünleri yaşayarak kahrolan gazilerimizin ve bu ülkenin tek gerçek devrimini gerçekleştiren Mustafa Kemal Atatürk’ün tertemiz hatıraları önünde suçsuzluğumuzu bir kez daha haykırıyoruz… VATAN SAĞ OLSUN”