Takvim Gazetesi yazarı Emin Pazarcı bugün deprem etkisi yaratacak bir yazı kaleme aldı. Pazarcı’nın yazısındaki iddilara göre helikopter düşmesi sonucu yaşamını yitiren BBP’nin merhum lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun gerçek ölüm nedeni Barnabas İncili..
Nasıl yani! Yazıcıoğlu ile İncil’in ne alakası var? diye sorabilirsiniz.. Emin Pazarcı da bu şaşkınlığı yaşayanlardan. Ancak tanıkların anlattıkları ve parçaların birleştirilmesi sonucunda ortaya çıkan fotoğraf tüyler ürpertici…
Pazarcı yazısında, “Muhsin Yazıcıoğlu’nun hayatını kaybettiği şüpheli helikopter kazasının ardından pek çok iddia ortaya atıldı. “Bu bir suikasttır” diyenler, çok çeşitli gerekçeler ileri sürdüler. Ancak, hiç birisi şimdi yazacaklarım kadar korkunç ve ciddi değildi.” diyerek iddianın ne kadar ciddi olduğunu gözler önüne seriyor.
“İddia sahipleri ile tek tek görüştüm. Uzun uzun değerlendirmeler yaptık. Verdikleri bilgiler, son derece sarsıcıydı.” diyen Pazarcı, konuyu en başından itibaren şöyle anlatıyor:
“Muhsin Yazıcıoğlu’nu, Barnabas İncili’ne duyduğu ilginin ölüme götürmüş olabileceğini söylüyorlardı. Çünkü Yazıcıoğlu, başta Vatikan olmak üzere, bütün Hristiyan Dünyası’nı alt-üst edecek bir proje üzerinde çalışıyordu!
Şimdi baştan alalım… Barnabas İncili, 1981 Yılı’nda köylüler tarafından Şırnak’ın Uludere İlçesi’ndeki bir mağarada bulundu. Sonra, Babat Aşireti’nin eline geçti. İlk iki sayfası da filolog Hamza Hocagil’e götürüldü. Kitabın ilk bölümünü tercüme eden Hocagil dehşet içinde kaldı.
Sayfalar, Hazreti İsa’nın diliyle Aramice yazılmıştı:
“Ben, Kıbrıslı Barnabius… Tespihe layık alemlerin Rabbinden bir bütün olarak, Ruhu’l Kudüs’le Meşaha’ya vahyolunanı tıpkı İsa’dan duyduğun gibi sadakatle, 48 gök yılları sonunda, dördüncü nüsha olarak aynen yazıyorum.” Bu, Hazreti İsa’nın Vahiy Katibi olan Aziz Barnabas tarafından yazılan ve iki bin yıldır kayıp olan gerçek İncil’di. En önemlisi de içinde otantik İncil’in diğer üç nüshasının nerede olduğu belirtiliyor, Hz. Muhammed ve İslâm’ın geleceği müjdeleniyordu:
“Bir peygamber gelecek ve O’na tabi olanlar, dolgun başaklar gibi olacak!”
Hristiyan Dünyası’nın bütün öğretilerini alt-üst edecek bir gelişme ortaya çıkmıştı!
Sonra Hollywood filmlerine taş çıkaracak olaylar yaşandı. İncil, tam, alınıp tercüme edilecekken, Jandarma’nın eline geçti.
Oradan da Genelkurmay’a gitti.
Bundan sonra nasıl gelişmeler yaşandığını yazar köşe yazısında şöyle anlatıyor:
“Peki bu İncil şimdi nerede? Rivayetler muhtelif, ancak bu sorunun cevabı tam olarak verilemiyor.
Türkiye’de Barnabas İncili’ne ilgi duyan isimlerden biri de Muhsin Yazıcıoğlu’ydu. Önce ciddi bir çalışma içine girdi. Amerika’da araştırmalar yapan, konuyu çok iyi bilen ve Barnabas İncili hakkında kitap yazan bir isimle irtibata geçti.
Kendisinden ayrıntılı bilgi aldı.
Sonra da kararını verdi: – Ne pahasına olursa olsun, bu konuyu deşeceğim! Hayatını kaybettiği helikopter kazasından 3 gün önce, 22 Mart 2009’da, önceden tespit ettiği bazı isimlerle Ankara-Balgat’taki Seda Pastanesi’nde bir araya geldi. Bu isimlerden ilki Türkiye’nin yakından tanıdığı ünlü bir oyuncuydu. Diğeri Mamak Cezaevi’nde birlikte yattığı arkadaşıydı. Üçüncü şahıs da partide görevliydi. Ayrıca, o gün pastanede bu görüşmeye tanık olan bir de iş adamı vardı. Yazıcıoğlu, “Sizinle önemli bir konuyu konuşacağım” dedi: – Bir sinema filmi çekilmesini istiyorum. Masada oturanlar sordular: – Konusu ne olacak?
Yazıcıoğlu, “Çok önemli, Barnabas İncili’ni sinema filmi yapacağız” dedi. “O da ne?” sorusu üzerine uzun uzun anlattı. Barnabas İncili’nin Genelkurmay’da olduğunu söyledi. “Siz gördünüz mü?” sorusuna esprili bir üslupla “Sultanlar görür” cevabını verdi.
Gülerek devam etti: -Ama siz dikkatli olun. Bu İncili görenleri öldürüyorlarmış! Arkadaşlarının, “Başkanım böyle bir film kolay değil. İyi bir film bize 5-6 milyon dolara patlar” sözleri üzerine de “Benim o parayı bulamayacağımı mı sanıyorsunuz!” cevabını verdi. Belli ki bütün hazırlıklarını önceden yapmıştı.
Masadakiler ikna oldular. Senaryoyu kimin yazacağına kadar bütün ayrıntılar konuşuldu.
5 saat süren görüşmede Yazıcıoğlu, büyük ve etkili bir kampanyadan söz etti: – Sadece filmle kalmayacağız. Bu konuda toplantılar ve uluslar arası sempozyumlar düzenleyeceğiz. Dünyanın ilgisini bu noktaya çekmemiz lazım.
Ancak Yazıcıoğlu üç gün sonra hayatını kaybedince, doğal olarak bu büyük proje rafa kaldırıldı.”
Pazarcı yazısının sonunda bu bilgileri aktaran tanıklar hakkında da küçük ama önemli bir bilgi veriyor ve ekliyor:
“Şimdi, o gün Seda Pastanesi’nde Yazıcıoğlu ile bu dev projeyi konuşanlar, son dönemde bazı yaşadıklarını da birleştirerek, önemli bir iddiada bulunuyorlar. 25 Mart 2009’daki helikopter kazasını, Barnabas İncili ile irtibatlandırıyorlar. Kim mi onlar? İsimleri bizde saklı. Ancak, hepsi konuşmaya ve ellerindeki bilgileri paylaşmaya hazır. Kazayı soruşturan Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı isterse hemen verebiliriz.”