DOLAR

34,5467$% 0.18

EURO

36,0147% -0.62

STERLİN

43,3470£% -0.52

GRAM ALTIN

3.005,41%1,48

ONS

2.705,79%1,29

BİST100

9.549,89%1,94

a

YİNE İZMİR.. YİNE KARAKOL.. YİNE DAYAK..

İzmir’in Bergama ilçesinde arkadaşlarıyla tartışırken polis memurları tarafından gözaltına alınan gençleri korumaya çalışan bir şahsın, karakol içerisinde dayak yediği anların güvenlik kameraları tarafından kaydedilmiş görüntüleri ortaya çıktı.

 Olay 22 Ağustos 2012 tarihinde Bergama’da gerçekleşti. İddiaya göre, arkadaşıyla tartışırken polisler tarafından gözaltına alınan Muammer Zeybek, İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Bu sırada, gencin annesi, babası ve yakınları da karakola kadar takip edip gencin serbest bırakılması için polis memurlarına dil döktü. Emniyet binası önünde çocuklarını görmek isteyen anne Yadigar, baba Talat Zeybek çifti ve yakınları ile polisler arasında arbede yaşandı. Bunun üzerine baba Talat Z.’nin arkadaşı Adnan Yörür, elleri kelepçelenerek içeriye alındı. Yaşanan gerilime daha fazla dayanamayan baba Talat Zeybek fenalaşarak yere yığıldı. Kalp krizi geçirdiği anlaşılan yaşlı adam, kaldırıldığı Bergama Devlet Hastanesi’nde hayatını kaybetti. Baba Talat Zeybek’in kalp krizi geçirip yere yığılmasına ilişkin görüntüler de kameralar tarafından saniye saniye kaydedildi.

SKANDAL GÖRÜNTÜLER
Zeybek ailesinin polis memurlarından şikayetçi olduğu olayın güvenlik kamerası görüntüleri ortaya çıktı. Görüntülerde, Muammer Zeybek’in gözaltına alınmasının ardından polis memurlarını ikna etmeye çalışan Adnan Yörür, polis merkezine alındıktan sonra şiddete maruz kalıyor. Yerde elleri kelepçelenmeye çalışılırken, polis memurları tarafından ayaklar altında çiğneniyor. Kapı nöbeti tutan bir polis memuru da içeri girerek Yörür’ün üzerinde zıplıyor. Bir başka memur da başından tekmeliyor. Daha sonra Yörür yerde sürükleniyor.
“HUKUK DEVLETİNDE BU TÜR ŞEYLERİN YAŞANMASINI İSTEMİYORUZ”
Olaya müdahil olan Avukat Kubilay Buber, yaşanan olayın insanlık dışı olay olduğunu belirterek,“Hukuk devletinde bu tür şeylerin yaşanmasını istemiyoruz” diyerek yaşanan olayı şöyle anlattı:
“Bergama ilçesinde bir genç basit bir tartışma yaşıyor. Tartışmayı gören komşusu polise haber veriyor. Olay yerine gelen ekipler ile gençler arasında karakola götürülmek istemelerinden kaynaklanan bir tartışma giderek müdahaleye dönüşüyor. Bunun üzerine polisler zor kullanarak, gençleri karakola götürmek istiyorlar. Gitmek istemediklerin söyleyen gençlerle çıkan arbede sonucunda, polisin gücü ve yetkileri bağlamında bu iki genç karakola getiriliyor. Çocuklardan bir tanesinin götürüldüğünü gören anne babaya haber verir ve çocuk karakola götürülüş biçimini anne de babada görür. Karakola götürülüş biçimi bile insanlık dışı yöntemle götürülür. Burada hangi anne baba çocuğunun bu şekilde götürüldüğünü izlese karakola girip bilgi almak ister. Ancak karakoldan fiziki güç kullanılmak suretiyle dışarı çıkartılırlar. Ve içeriye alınmazlar. Bir şekilde bir taraftan bilgi almak bir taraftan yardım almak maksadıyla telefon görüşmeleriyle yetinmeye çalışırlar. Bu arada bir komşu bundan rahatsızlık duyar. Biraz da alkollüdür ama alkollü olan bu şahısta içeriye girmek ister. Oradaki polis memuruyla tartışırlar. Neyse ki şahıs oradan uzaklaştırılır. Ancak biraz sonra polis memurları şahsın yanına iner ve arbede yaşanır. Bu arbede sırasında ‘Adnan Yörür’ isimli müvekkilimi karakola götürülür. Tabi bunları yaşayan,bir baba daha önce geçirdiği kalp krizinin tazelemesi sebebiyle olay yerinde fenalaşır. Talat Zeybek isimli vatandaşımız hayatını kaybeder. Hayatını kaybeden kişi ilk göz altına alınan Muammer Zeybek’in babasıdır. Adnan Yörür adlı müvekkilime ise gelen tekme vurur giden tekme vurur. Biz hukuk devletinde bunların yaşanmasını istemiyoruz. Hukuk devletiyle bağdaşmayan bu davranışları şiddetle kınıyorum” dedi.
Bu arada, İzmir’de geçen yıl Temmuz ayında gözaltına alınan Fevziye Çetin de götürüldüğü Karabağlar Polis Merkezi’nde polisler tarafından dövülmüş, dayak görüntüleri karakolun kameralarına yansımıştı.Konuyla ilgili emniyet müdürlüğünden herhangi bir açıklama yapılmadı.
DAYAK MAĞDURLARI KONUŞTU
Babasını kaybetmenin acısını yaşayan Muammer Z., yaşadığı olayı şöyle anlattı: “ Arkadaşımla laf dalaşına girdik. Ve konuşuyorduk. Daha sonra birbirimiz arasında bağrışmamız oldu. Sonra polisler geldi. Polisler geldiğinde de kavga varmış gibi bizi ayırmaya çalıştı. Daha sonra bana sordular ‘Şikayetçi misin?’ diye. Hayır dedik ikimizde. “Ne konuşuyorsunuz” diye sordu. Özel bir konu olduğunu söyledim. “Ben size ne konuştuğumu anlatmak zorunda değilim” dedim. İlerde konuşayım sizde bizi görün dedim. “Vay efendim neden konuştuklarınızı bize göstermiyorsunuz” diye feci şekilde dövdüler. Direndim direndiğim için artı ekip geldi. Bu sefer coplarla bana vurdular. Ardından karakola soktular ve kameranın çekmediği yerde beni tokatladılar. Alkollü müsün dediler. Ben o gün alkollü değildim. Bana alkollü müsün diyor. Ben kullanmadığımı söylüyorum bana vuruyor. İnsanlar haklı, insanları içeri almıyorlar” dışarıda yakınlarının yaşadıklarından haberi olmadığını ifade eden Muammer Z.,”Ben diyorum ki, babam hasta babamı bana gösterin daha sonra kapıdan gösterdiler. Ben içerdeyim, olayı tam olarak bilmiyorum, dışarıda ne oluyorsa ağabeyim dediğim insanlara saldırıyorlar ve feci şekilde dövüyorlar” dedi.
Yaşadıkları olaya anlam veremediğini belirten Muammer Z., Polisin bir insana bu şeklide davranması bence doğru değil. İlk önce ne olduğunu dinlemeliler. Ortada şikayetçi olan insan yok. Sadece ben varım. Ağabeyim, babam ve annem var. Biz ailecek kötü şekilde muamele gördük. Bunu devlet memuru bize yapıyor. Kafamız sıkıştığında polise, jandarmaya değil de nereye gideceğiz. Babam dışarıda darp ediliyor. Annem polislere kalp hastası olduğunu söylediği halde darp ediliyor. Kamera kayıtlarında da gözüküyor. Sonra babam fenalaşıyor. Arabaya bindiriyorlar. Hastaneye giderken yolda vefat ediyor. Olay bu şekilde gerçekleşiyor” dedi.
Olayla ilgili hukuki mücadelelerine devam edeceklerini açıklayan Muammer Z., ”Biz bu olayın arkasını kesinlikle bırakmayacağız. Raporları bekliyoruz. Raporlar geldikten sonra gereken davayı gerekli şekilde açacağız. Biz hak ve hukukun yerini bulmasını suçluların ceza almasını istiyoruz. Ben esmer tenli olduğum için morartılar vardı. Göğüs bölgemde darp izleri vardı. Elleri kelepçeli bir insana polis nasıl vurur. Bizim tek istediğimiz adalet yerini bulsun, babamızı kaybettik. Biz babamızı polisler yüzünden kaybettik. Bundan sonra polisler insanlara karşı biraz daha nazik olmaları gerekiyor. Kendilerini en üst seviyede değil de biraz alt seviyede tutmaları gerekiyor ki vatandaşlarla daha iyi anlaşabilsinler. Biz ne parada ne puldayız. Sadece babamız huzur içinde yatsın istiyoruz” diye konuştu.
“KABURGAMI KIRDILAR 1 BUÇUK AY YATTIM”
Olay’ın mağdurlarından 37 yaşındaki Adnan Y., yaşadığı olayın ardından yaklaşık 1 buçuk ay hasta yattığını ve çalışamadığını belirtirken,. “Bana da yazık günah işlerim elimden gitti. Bir haftadır çalışıyorum. Bir daha hiçbir vatandaşa bu şekilde davranılmasını istemiyorum. Haksız yere insanlar dövülmesin. İnsanlara bu şekilde davrandıkları an insanlar daha çok hırçın olur. Onların da bizim de çoluk çocuğumuz var. Benim 4 tane çocuğum var, ben 1 buçuk ay yattım çocuğumun üzerine önlüğünü alamadım. Allah onları nasıl biliyorsa öyle yapsın. Benim çektiğim acıyı onlar da çeksin. Ekmeğimi elimden aldılar, işlerimiz önüne geçtiler. Kimse insanın ekmeği ile oynayamaz” diyerek tepkisini dile getirdi.
Adnan Y., yaşadığı olayı şöyle anlattı: “ Biz olayın yaşandığı yerin yukarısındaydık. Rahmetli Talat ağabey ile beraber muhabbet ediyorduk. Muhabbet ederken oğlu Muammer’e para verdik. Onlar 2 arkadaş aşağıya indi. Bize 15 – 20 dakika sonra bir haber geldi. Bir arkadaşıyla ağız münakaşasına girdiğini öğrendik. O esnada motosiklete binerek olay yerine geldik. O esnada polislerle tartışma yaşanmış. Sanırım polisler gençlere vurmuş ama bilemiyoruz. Emniyetin önüne gittik. Emniyetin önünde tartaklamaya başladılar. Talat ağabeyin eşini ittirdiler. Dedim ki “ Bir sorun varsa eğer avukatını çağıralım” onlar da “gidin lan” diye tepki verdi. Ben de “öyle konuşamazsınız” dediğimde tartışma yaşandı. Tartışma yaşandığında beni ileriye götürdüler. O esnada Talat ağabeyin eşi yanımdaydı. Konuşurken bir anda Emniyet Müdürlüğü’nden bir sürü polis çıktı. Üzerime doğru 7 – 8 polis geldi. Üzerime çullandılar. Üzerime çullanınca kendimi korumak için elimi uzattım yoksa suratımı dağıtacaklardı. O anda biber gazı sıktılar. Gözlerim yanmaya başladı ve yere düştüm. Daha sonra tekme tokat vurmaya başladılar. Bende neyin ne olduğunu anlamadım. Tekme tokat vurduktan sonra beni içeriye aldılar. Sonra beni içeride kelepçelediler. Orda yine biber gazı sıkarak tepeme çıktılar. Tekmelemeye başladılar. Orda ben yalvardım. “Bırakın beni, böyle bir şey olamaz” dedim. Nöbetçi tepeme çıktı. Tepeme çıkarak sırtımda tekmelemeye başladı. Sırtımda zıplıyorlar, kafamı eziyorlardı. Ondan sonra başka yere alıp ifademi aldılar” dedi. Olay yerine birlikte gittiği arkadaşının sabah vefat ettiğini öğrenen Adnan Y.,hukuki süreç içerisinde ne gerekirse yapacaklarını kaydetti.
“KASTEN OLMASA BİLE TAKSİRLE ÖLÜME SEBEBİYET VERME SUÇUNDAN DA HAKLARINDA SORUŞTURMA AÇILMASINI TALEP ETTİK”
Olaya müdahil olan Avukat Kubilay Buber ise, işkence yaptıkları iddia edilen polisler hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na polis memurları hakkında işkence ve kötü muameleden dolayı soruşturma açılmasını istediklerini ifade ederek,” Müvekkillerimden Yadigar hanımın eşi ve Muammerin babası Talat Zeybek’in de bu olayların devamı süreci içerisinde kalp rahatsızlığı geçirip kalp krizi sonucu vefat etmesi nedeniyle tüm polis memurlarının bu vahim olayın doğumuna da sebebiyet vermesinden dolayı kasten olmasa bile taksirle ölüme sebebiyet verme suçundan da haklarında soruşturma açılmasını talep ettik. Bu dilekçemiz ile bu süreci bir şekilde biz de başlatmış olduk.” dedi.
Yaşanan olayın bir insanlık suçu olduğunu dile getiren, Avukat Buber, “Bu davanın hukuki süreci 22 Ağustos 2012 tarihinde bu olayın meydana gelmesinde savcılık tarafından resen başlatıldı. Daha sonra ben avukat olarak bu dosyada yakınıcıların avukatı sıfatıyla görev aldım. Tabi ondan sonra bizim hukuki sürece katkılarımız söz konusu olması gerekiyor. Öncelikle savcılık tarafından polis memurları hakkında resen soruşturma başlatılmasını bekledik. İşkence bir insanlık suçudur. Türk Ceza Kanunu 94. maddesi ve devamı maddeleri ile anlamını bulan ve uluslar arası sözleşmelerde dahi suç olarak kabul edilen bir unsurdur. Bu suçtan dolayı soruşturma yapmak savcıların resen görevi ve sorumluluklarındadır. Bugüne kadar polis memurları hakkında hiçbir şekilde soruşturma yapılmadı. Dün itibari ile biz Cumhuriyet Savcılığı’na polis memurları hakkında işkence ve kötü muameleden dolayı soruşturma açılmasını istedik. Bununla ilgili başvurumuzu resmen yaptık” diye konuştu.
Yetkili makamlara seslenen Avukat Buber,” Bizim yetkili makamlardan beklentilerimiz de var. Bu suçu işleyen polis memurlarının halen burada görevde olmaları bizi ciddi endişelerin içerisine sürüklüyor. Görevde kalmaları veya görevden ayrılmaları bizi çok ilgilendiren bir tablo değil ama bu insanlar burada işkence suçunu işleyen insanlar. Halen görevde olmaları bu konuda ciddi bir rahatsızlıktır. Biz yetkililerden şunu istiyoruz; Bundan sonra benzer olayların yaşanmaması için özellikle emniyet teşkilatının üst düzey bürokratlarından talebimizdir bu, emniyet teşkilatına kazandırdıkları insanların seçimlerinde çok daha özen göstermeleri ve teşkilatta görev yapan tüm polis memurlarının göreve başlamalarından sonraki süreçte de ciddi bir şekilde denetim, eğitim ve rehabilitasyon çalışmalarının daha doğru tutarlılık içerisinde gerçekleştirilmesini talep ediyoruz” dedi.
Hukukçulara da çok büyük sorumluluklara düştüğünü anlatan Büber, “Bu suçları illaki başvuru ile değil resen soruşturma açılmak suretiyle tamamlanması gerektiğini düşünüyorum. Şu anda dosyanın savcılıkta gelmiş olduğu nokta itibari ile olayın doğumundan bu yana çok fazla bir ilerleme kaydedilmediğini gördük. Bundan dolayı da rahatsızız. Çünkü, bu soruşturmanın daha hızlı bir tempoda çalışılması gereken, bir an önce yargılama sürecinin başlatılması gerektiğini düşünüyoruz. Ama bu dosya çok özeldir. Sadece Bergama için değil tüm Türkiye için çok özel bir dosyadır. Ben tüm yetkililerin görevlerini layıkı ile yerine getireceklerine inanıyorum” diye konuştu.
Olayla ilgili olarak göz altına alınıp serbest bırakılan ve olay esnasına babasını yitiren Muammer Z.,’nin çeşitli motosiklet organizasyonlarında kupa ve madalyalarının olduğu öğrenildi.

BEŞİR KELLECİ – ONUR AKTAŞ (İHA’NIN ÖZEL HABERİ)

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

SURİYE’YE ÇOK SERT UYARI!

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.