17 Aralık’taki Yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ile devletin üstyapısında ortaya çıkan kavgada emniyet teşkilatında büyük deprem yaşanıyor. Emniyet Genel Müdürlüğü İzmir ve İstanbul emniyet müdürününün de aralarında bulunduğu 3 bine yakın polis aktif görevden alınarak pasif görevlere verildi. Vatandaş ise olayın iç yüzünü anlamaya çalışıyor.
‘Kol kırılır yen içinde kalır’ mantığı ile yetiştirilen polis teşkilatı mensupları ile içten içe feryat ediyor.
Yaklaşık 25 yıl önce bir komiser muavini iken tanıdığım, polisi göbekli ve bıyıklı kuşaktan kurtaracak umudu ile yetiştirilen şu an dört yıldızlı kızak görevdeki bir emniyet müdürü ise devreleri gibi isyan halinde…
Aman adımı yazma. Ama söyleyeceklerimi yaz diyerek başlıyor isyanını anlatmaya… ’30 yıldır Işık Evleri’nde yetişenlerin özenle yerleştirildiği polis teşkilatı artık bitti’ diyor. Polis teşkilatı Gülen’in ‘özel güvenlik teşkilatı’ oldu. Polis kolejleriden Polis Akademisi’ne kadar bütün yapı tümüyle değiştirilmeden, bu kişilerin yerleştirdiği cemaat üyeleri meslekten çıkartılmadan devlet bunlardan kurtulamaz. Bunlar bir süre uyur. Bir işaretle tekrar uyanır’ diyor.
ÖSYM’DEKİ SIZMADAN HANEFİ AVCI’YA
ÖSYM’de sorular çalındı. Uzun süre araştırma yapıldı. Sorular çalındı. Soruşturma açıldı. Ancak soruları çalan yapıya ulaşılamadı. Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner cemaate karşı soruşturma başlattığı için makamında tartaklanarak gözaltına alınarak diğer savcılara gözdağı verildi. Cemaatin toplum için yaratacağı tehlikeyi kitabında anlatan Hanefi Avcı da düzmece delillerle hala cezaevinde. Oysa odasına o delilleri makam odasına koyanları bütün Eskişehir polisi biliyor. Ancak söylemeye kimse cesaret edemiyor. Kendi varlıkları için tehlike gördükleri için insafsızca davranabilen bir yapıdan bahsediyoruz. Ya da amaçları için yapabileceklerinin sınırı olmayan bir yapılanma…
TRAŞ KOLONYASI SÜRENLERE DAYAK
Polis kolejinde tanık olduğumuz olaylar ise tüyler ürperticidir. Bunları anlatsak o zaman okulu bitiremezdik. Mesela tıraştan sonra kolonya süren öğrencilere günah olduğu için dayak atılırdı. Bunu yapan Ali Osman K. idi. Bunu o koleji bitiren bütün polisler bilir. Ancak bir kişiye söylerse o okulu bitiremez. Bir şekilde oradan atılır.
PMYO’RINA ÖNCE CEMAAT KONTENJANI
Şu anda polis memuru yetiştirilen Polis Meslek Yüksek Okullarına öğrenci alınırken önce cemaatin mensupları yerleştirilir. Onlardan arta kalan kontenjana ise sıradan vatandaşlar alınır. Bu da sınavlarda sorulacak soruların önceden alınarak cemaatin bu okullara girmesini istediği elamanlarına verilir. İki veya üç soru eksik verilir ki girmesi garanti olsun, ancak tamamını yapıp dikkat çekmesin diye. Zaten bunların dışından bu okullara girecekler o kadar yüksek not alamazlar. O şekilde ayarlanır yani…
MİT İZLEDİ Mİ?
Şu anda Polis Akademisi öğrencilerinin ve eğitim kadrosunun tamamına yakını cemaat mensubudur. Bu okul öğrencilerinin tamamı hafta sonunda Işık Evleri’ne giderler. Bulunduğumuz görev itibarı ile MİT’in bir süre bunları takip ettiğini biliyoruz. Ancak bu daha sonra niçin bir operasyona dönüşmedi? Bu konu karanlıkta kalan bir noktadır.
YURT DIŞI GÖREVLER
Emniyetin yurt dışına göndereceği yüksek lisans eğitimi, konsolos ve misyon koruma görevlerine gidecek kontenjanının tamamı yine cemaat mensupları tarafından doldurulur.
CEMAATÇİ OLMAYANLAR TEFİ EDEMEZ
Emniyet teşkilatında uzun süredir cemaat mensubu olmayanlar terfi edemez. Emniyet teşkilatı içindeki komisyonları ele geçiren cemaat mensupları terfi sırası gelen amirleri terfi ettirmez. Terfi ettirilmeyenlerin tamamı cemaat mensube değildir. Terfi ettirilmeyenler ise mahkeme kararıyla bu rütbelerini alırlar.
Ancak cemaatin hedefine koyduğu bazı emniyet mensupları dilleriyle kuş tutsalar yine terfi edemezler. Çünkü terfide itiraz yeri olan Danıştay 5. ve 12. daireleri mensuplarına idarenin itirazı ile terfiye itiraz eder. Burada çalışanlara ise ücreti örtülü ödenekten karşılanan aileleriyle tatil, dizüstü bilgisayar gibi hediyeler verilir.
ALİ BİLKAY’IN ÖZEL TORBASI GÜLENCİLER İÇİNDİ
İl emniyet müdürlüğü yerine polis teşkilatı içinde (Al paranı konuşma) yeri olarak bilinen APK’ya atanan 25 yıllık arkadaşım ‘bunları bütün teşkilat bilir. Ama dışarıya sızmaz’ diyor. Mesela İzmir’de yolsuzluk operasyonundan sonra görevden alınan Ali Bilkay’ın 1991 yılında polis atamalarında çift torba yaptığı dönemin emniyet müdürü Ünal Erkan tarafından yakalanmış, Bilkay cezalandırılmıştı. Bu kadarını herkes biliyor. Ancak Ali Bilkay’ın torpilli kura torbasından Gülen Teşkilatı polislerine kura çekimi yaptırdığını kimse bilmez. Bilkay Gülen’ci olduğu için o dönemdeki görevi de oydu. Ancak yakalanınca iş ortaya çıktı. Meslekten atıldı. Ancak Gülen’in teşkilatı sahip çıktı. Mesleğe mahkeme kararıyla döndü. Gülen’in emniyet içindeki kadroları o dönem şark görevine çeşitli nedenlerle gitmezdi. Emniyet Genel Müdürlüğü özellikle de İstihbarat Daire Başkanlığına çöreklendiler. Sonra da büyük illerdeki istihbarat şubeleri yoğunluklu olarak görev yaptıkları yerler oldu. Buralarda birkaç nedenle özellikle görev aldılar. Hem kendilerine karşı yapılacak planlı operasyonları önceden öğrenerek karşı önlem alıyorlardı. Hem de kendilerine gösterilen hedeflere karşı operasyon yapıyorlardı.
ABİLER HAFTADA İKİ KEZ TOPLANIR
Polis Kolejinde ve Akademide tanık olduğumuz kadarıyla Gülen teşkilatı mensupları haftada iki kez toplanırlar. Salı ve Perşembe günü yapılır bu toplantılar. Bu toplantılarda abiler kendilerine bağlı olan öğrencilere veya çalışan polislere tebliğleri iletir. Her cemaat üyesi maaşından bir miktar parayı cemaate vermek zorundadır. Bu para abiler tarafından toplanır. Bir kısmı abilerin ihtiyacı için ayrılırken geri kalanı ise bir havuzda toplanarak hizmet hareketine aktarılır.
Uzun süredir görüşmediğim dostum ‘Başbakan’ın devletin bazı birimlerine adeta çöreklenmiş olan bu yapıyı bir an önce çözmesi gerekiyor. Bir adım sonra atacağı hiç bir adım ise onu da kurtaramayacaktır’ diyerek sözlerine son veriyor.