DOLAR

34,5467$% 0.18

EURO

36,0147% -0.62

STERLİN

43,3470£% -0.52

GRAM ALTIN

3.005,41%1,48

ONS

2.705,79%1,29

BİST100

9.549,89%1,94

a

ERDOĞAN VERDİ, VERİŞTİRDİ…

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti grup toplantısında konuştu...

 İŞTE BAŞBAKAN’IN KONUŞMASI:

İktidar sorumluluğunu üstlendiğimiz andan itibaren her yılı rekorlarla kapattık. 2012 yılı ihracatımız dünyadaki tüm olumsuzluklara rağmen 152 milyar dolar olarak gerçekleşti.
2012’de İMKB 100 endeksi ortalama 64 bin olarak gerçekleşti. Bu rakam 2002’de 11 bin seviyesindeydi. Göreve geldiğimizde IMF’ye 23 milyar dolar borcumuz vardı. Şimdi bu borç 1 milyar doların altına indi. İnşallah mayıs ayına kadar yapacağımız iki ödemeyle bu borcu bitireceğiz ve yaptığımız görüşmeler sonunda IMF’ye 5 milyar dolar borç vereceğiz. AK Parti’nin 10. yılda Türkiye’yi nereden nereye getirdiğini görmeyenler, projelerimize baksınlar. Projelerimizde emeği geçenlere milletimiz adına şükranlarımı ifade etmek istiyorum.
Son haftalarda başlayan daha önceki sürecin devamı olan süreçle ilgili ayrıntıları paylaşmak istiyorum. Biz millet olarak hem ecdadımızla hem ahvadımızla istiklale yeryüzündeki her milletten daha aşığız, daha tutkunuz. İstiklal ve hürriyetimize yönelik her saldırıya karşı kükremiş bir milletiz. Bu topraklar üzerinde millet 75 milyonun tamamıdır. Altını çizmek istediğim husus şudur. Bin yıl önce olduğu gibi bugün de yarın da istiklalimize ve hürriyetimize yönelik her saldırı karşısında ecdadımız gibi topraklarımızı kahramanca savunmak noktasında en küçük bir tereddüdümüz olmaz, olamaz. Bize hiç kimse diz çöktüremez. Bizi hiç kimse teslim alamaz.
İstiklal Marşı’mız “Korkma” ifadesiyle başlar. Biz 75 milyon ve 75 milyonun ecdadı hiçbir zaman korkmadık, başımızı öne eğmedik. Bundan sonraki bin yıl boyunca da bizler de torunlarımız da hiç tereddüt etmeden bu toprakları savunmaktan asla ve asla savunmaktan vazgeçmeyeceğiz. Tek bir şehidimizin dahi aziz hatırasına leke sürmedik, sürdürmeyiz. Bu aziz milletin değerlerinin çiğnenmesine müsaade etmeyiz.
Birileri sadece ama sadece kendi ırkını seviyor olabilir. Birileri sadece Türkleri, birileri sadece Kürtleri seviyor olabilir. Birileri nefretin kanın diliyle konuşuyor olabilir. Ama biz farklıyız. Biz insanı ve insanları seviyoruz. Biz yaratılanı yaratandan ötürü seviyoruz. Bu terör sürecinde 30 yıldır süre gelen bu kayıplarda bir yanlış olduğunu defalarca ifade ettim.
Evet bir tarafta bizim kahraman Mehmetçiğimiz şehit oluyor, diğer tarafta dağdaki terörist etkisiz hale getiriliyor. Ama dikkatinizi çekiyorum, acı aynı ocağa düşüyor. Kurşun hangi adrese giderse gitsin analar oluyor. Eli değil, ayağı öpülesi analar oluyor. İşte biz 10 yıldır bu acıyı sonlandırmanın mücadelesi içindeyiz. Biz 10 yıldır anneler ağlamasın diye bedenini yüreğini ortaya koyan bir iktidarız. Biz 10 yıldır bir yandan topraklarımızı savunurken, annelerin gözyaşını dindirmenin telaşı içindeyiz. Meşru yasal değerlerimizle örtüşen her yolu devreye aldık.
“Bir şeyi söylemek zorundayım”
Biz 1980’lerde Diyarbakır zindanlarında nelerin yaşandığını çok iyi biliyoruz. İşkence yapanların şahsında insanlıkta vicdanda biliyoruz ki kurumuştur. İşkenceciler aynaya baktıklarında aynadaki görüntüleri bile kendilerinden utanmıştır. Ama ben burada bir şeyi söylemek zorundayım. Bu ülkede insanlar düşüncelerinden inançlarından dolayı sadece Diyarbakır zindanında zulüm görmediler. Mamak’ta, Metris’te yaşatılanlar dışarıda farklı gruplara aynı derecede vahşice yaşatıldı. Gerek bu salondaki, gerek bu salon dışındaki yüzbinlerce kardeşim bu zulmü iliklerine kadar yaşadılar.
Namaz kılıyoruz diye bizimle alay ettiler. İmam hatipliyiz diye bizi aşağıladılar. Sakalı olanı, selamün aleyküm diyenleri bile ötelediler. Kitaplarımız yasaklandı. Gazetelerimiz dergilerimiz partilerimiz kapatıldı. Siyaset yapmanın önünü türlü engellerle tıkadılar. Bizzat benim en yakın arkadaşlarım kalleşçe şehit edildiler. Eşi başörtülü olduğu için işinden atılanlar oldu. Kendi öz yurdunda kendi vergisiyle yapılmış okullarda okuyamayan çocuklarımız oldu. İnsanlarımızın iş kurma okuma hakkı kısıtlandı. Bir çoğunun hayat hakkı elinden alındı. Çirkin senaryolarla komplolarla inançlarımız ayaklar altına alınıp çiğnenmek istendi.
Birileri Diyarbakır zindanlarında feryat ederken bizler de büyük Türkiye hapishanesi içinde öz vatanında parya muamelesi gördük. Ama dikkatinizi çekiyorum. Hiçbir zaman elimize silah almayı aklımızın ucundan bile geçirmedik. Sokağa çıkıp anarşiyi üretmeyi aklımızdan geçirmedik. Çünkü biz düşüncelerimize inandık. İnançlarımıza güvendik. Biz aziz milletin her bir ferdiyle bizimle birlikte olduğuna yürekten iman etti. Onlar vurdu biz büyüdük. Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer olduğunu aklımızdan hiçbir zaman çıkartmadık.
“Terör kesinlikle çıkmaz sokaktır”
Düşüncesine güvenen inancına güvenen her hareket sabırla sağduyu ile er ya da geç mutlaka zafere ulaşacaktır. Bunun karşısında şiddet ve terör kesinlikle çıkmaz sokaktır. Şiddet fikrine inancına davasının haklılığına inananlar için asla bir yöntem olamaz. Şiddet ve terör bu ülkeye acıdan başka hiçbir şey vermedi. İşte biz bugün bir kez daha ve inatla sabırla, işte bu şiddeti terörü sona erdirmenin gayreti içerisindeyiz.
Tek bir gayemiz var. Israrla söylüyorum. Annelerin gözyaşını dindirmektir. Yasal dairede kalarak, meşru çizgide kalarak hangi yöntemle olursa olsun biz bu gözyaşını mutlaka ama mutlaka dindirmek istiyorum. Onun için milli birlik ve kardeşlik projesi diyoruz. Milli birlik; bundan daha güzel ne olabilir? Bunun içinde her etnik kimlik var. Tek çatıda toplanacağız. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı. Kardeşlik diyoruz. Kardeşlik aynı anadan aynı babadan olmak değildir. O karındaştır. Kardeş ise aynı inancı paylaşanların bir araya gelmesidir.
Nasıl bir sürece adım attığımızı biliyorduk. Nasıl yalnız bırakılacağımızı biliyorduk. Biz yılmadık. Yapayalnız da kalsak geri adım atmadık, atmayacağız. Bugün de bu yeni süreçte de umutluyuz. Temkinliyiz, dikkatliyiz ama umutluyuz. Kan ile gözyaşı ile terörist cesedi ve şehit cenazeleri ile varlık gösterebilenlerin tahrikkar söylemlerine rağmen biz umutluyuz. Bütün siyasi beklentisini gençlerin ölümü üzerine bina edenlere rağmen umutluyuz.
Şu hatırlatmaları yapmak durumundayım. Bu süreçte yapıcı rol almak isteyenler varsa, hepsine söylüyorum. Tüm STK’lara sesleniyorum, medya gruplarına sesleniyorum. Sağduyulu sabırlı şekilde davranmaları şarttır. Biz MHP Genel Başkanı ve arkadaşlarına içine düştükleri çamur deryasında iyi oyalanmalar diliyoruz. Kendisine cevap vermeyeceğim. Aslı olmayan iftiralara bizim de milletimizin de kulağı tıkalı olacaktır.
“Bu süreç BDP için son derece önemli ve değerlidir”
Bu süreç BDP için son derece önemli ve değerlidir. Biz boşuna bölücü terör örgütünün uzantısı demiyoruz. Terör örgütünün silahları bırakması, en çok da BDP’nin bağımsız siyaset üretmesinin önünü açacaktır. Dolayısıyla BDP’nin hassasiyetleri gözeterek sorumluluk alarak ilerlemesi en büyük beklentimizdir.
Paris’teki suikastın hemen ardından bu suikastı Türkiye Cumhuriyeti’ne yıkmak çok büyük sorumsuzluk, densizliktir.  Faili meçhullere işkenceye derin yapılanmalara biz en büyük darbeyi vurduk. Bu devletin 80’lerde 90’lar adeta teröre bahane oluşturduğu uygulamalara biz son verdik. Biz yargısız infazların her zaman karşısında durduk. Paris’teki suikastın hemen ardından devleti ve hükümeti suçlamak, gerçek faillere altın tepside fırsat sunmaktan öte bir şey değildir. CHP’nin, ana muhalefet partisi olarak daha aktif rol almasını arzu ettik. Ama CHP her zaman olduğu gibi, bocalamaya devam ediyor.
Bir milletvekili, dağda teröristlerin misafiri olan milletvekili, yandaş medyaları pofluyorlar neler neler düzenliyorlar. Şimdi de teröristin evine pervasızca taziyeye gidiyor. Bir kısmı mezhebi açıklama yapıyor. Genel başkan sürece olumlu baktığını söylerken, yardımcıları MİT müsteşarı hakkında edeple adapla bağdaşmayacak ifadeler kullanılıyor.
Mavi Marmara gemisinde 9 evladımız şehit edildiğinde, ben İsrail’e Tevrat’ı hatırlatmıştım. CHP Genel Başkanı çıktı Tel Aviv adına bana cevap verdi. Suriye meselesi karşısında Türkiye’nin yanında durmak yerine Beşar Esad’ın yanında durdu. Utanmasa oraya da ziyaret edecekti.
Şimdi de biz Cumartesi günü Paris’e bir takım sorular yönelttik. Cevap Paris’ten değil, CHP genel başkanından geldi. Sen Fransa’nın avukatı mısın, sen Paris’in sözcüsü müsün? Sana mı düştü? Hangi ülkenin ana muhalefet partisi, genel başkanı olduklarını netleştirmelidirler. Kendisi ve arkadaşları bu sürecin önünde mi arkasında mı karşısında mı olduğunu netleştirmelidir.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

KILIÇDAROĞLU ÇİN SEDDİ’NE HAYRAN KALDI

HIZLI YORUM YAP