Başbakan kürsüye çıktığında salon ‘Bana her şey seni anlatıyor’ şarkısını söyleyerek uzun süre alkış tuttu. Salondan uzun süre ‘’Recep Tayyip Erdoğan’’ sloganları da yükseldi. Konuşmasının sonunda barkovizyonla Artvin’e bağlanan Başbakan Erdoğan, Yusufeli Barajı’nın temel atma törenini canlı olarak izledi. Barajın temeli atılırken Başbakan Erdoğan, işadamı Nihat Özdemir’le süre pazarlığı yaptı.
İŞTE BAŞBAKAN’IN AÇIKLAMALARI:
21 yıl önce katledilen Azeri kardeşlerimizi yad ediyor, Azerbaycan’a Türkiye’nin dayanışma mesajlarını buradan iletiyorum.
Yarın eski başbakanlarımızdan Erbakan’ı 2 yıl önce 27 Şubat’ta hakka uğurlamıştık. Vefatının ikinci senesinde merhum hocamızı rahmetle yad ediyoruz.
Mardin’de yaptığım konuşma CHP ve MHP tarafından 2 hafta boyunca çok ciddi şekilde istismar edilmek istendi
Ben Kızıltepe’de ‘’Ben bu süreçte kimse karşımıza Kürtlükle de Türklükle çıkmasın. Biz her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına almış bir iktidarız’’ dedim. MHP ve CHP genel başkanı, yardımcıları ve vekilleri çok ciddi bir istismar kampanyası başlattı. CHP Genel Başkanı ‘’Bu lafları Rize’de söyleyemezsin’’ dedi. Biz konuştuğumuz yere, saate göre dil kullanan bir siyasi iktidar olmadık, olmayız da CHP Genel Başkanı farklı yerlerde farklı şeyler söyleyen birini arıyorsa gitsin aynaya baksın. CHP Genel Başkanlığı’na kesinlikle aday olmayacağım dedi ama oldu. Sabah söylediğini öğle, öğle söylediğini akşam kendisi yalanlıyor. Villa, gömlek, açılım, tutuklu vekiller daha ne ararsanız…
Ankara’da, İzmir’de salladığı bayrağımızı Hakkari’de sallayamayan biri, buna yüreği yetmeyen biri bizi farklı yerlerde, farklı konuşmakla itham edemez.
Sabah akşam vatanı, bayrağı, cumhuriyeti istismar edeceksin, CHP’yi Atatürk’ün kurduğu parti diye tanıtacaksın, sonra da Hakkari’de bir tek Türk bayrağının olmadığı miting yapacaksın. Ak Parti her iki vatandaştan birinin oyunu aldıysa doğuda söylediği ile batıda söylediği dil aynı olduğu içindir. O dil 76 milyonun dilidir.
Meclis kürsüsünde bir vekilleri alenen çıktı ırkçılık yaptı. Önce tepki gösteriyor gibi yaptı ama şimdi bu vekille aynı düzeye indi, aynı şeyleri söylüyor. Bir vekili kürsüde ağzından çıkanı kendi duymadığı gibi, grubu da duymuyor
Kendi içinde kendini bilmez, ceddini bilmez tipleri barından CHP’den bir şey olmaz.
Cesareti varsa Kılıçdaroğlu, o İzmir milletvekilini de yanına alsın gitsin o düşüncelerini Tunceli’de dile getirsin
İstanbul’da Ankara’da da aynısını söyledim. Yakında Rize’ye gideceğim orada da söylerim. Git Tunceli’de TV’de söylediğin milliyetçilik tanımını yap seni tebrik edelim.
Biz millet kavramıyla hiçbir zaman etnik grubu, kavmi, bölgeyi kastetmedik. Etnik milliyetçiliğe, bölgesel ve dinsel milliyetçiliğe karşıyız dedik biz 12 yıl önce Bu cumhuriyetin topraklarında yaşayanlar millet kavramına nasıl bakıyorlarsa AK Parti olarak biz de aynı bakıyoruz. Türk Antropoloji Ensitütüsü Tarihçesi… Kitabın 5. Sayfasında bir resim var. Raflarda yüzlerce kafatası var. Bu kafataslarını da öyle enteresan almışlar ki; Trakya mıntıkasından şu kadar falan diye. 10 ayrı bölgeden bu kafataslarını toplamışlar. Kadın ve erkekler üzerinde ölçümler yapılıyor.
Olur mu öyle şey demeyin. Vesika burada.
Bizim millet tarifimiz bu olabilir mi? Türk Antropoloji Enstitüsüsü’nün tarihinde iki kıymetli vesika diye geçer, Reisi cumhur olarak Mustafa Kemal, İsmet Paşa2nın da o zaman altında Başbakan olarak imzası var. Onunla da Nurettin Beyefendi’ye İstanbul Darülfunun Emiri’ne bununlar ilgili tebrik yazılmış. Bu insani midir, vicdani midir?
Dinimizde, inanç dünyamızda yeri olabilir mi? Şeytan kendisinin ateşten, insanın ise topraktan yaratıldığını söylemiş ve kibir etmiştir. Kendi soyunun diğerinden üstün olduğunu iddia eden hiç şüphesiz şeytanın izindedir
Rabbim sizi boylar halinde, kabileler halinde yarattık ta ki tanışasınız diye buyuruyor. Sonra devam ediyor Allah katında üstünlük takvadadır. Şu ırk şu ırka üstündür demiyor. Hepiniz çamurdansınız, birsiniz diyor. Tanışasınız diye sizi farklı yarattık diyor. Peygamberimiz de veda hutbesinde Arapın Aceme Acemin de Arapa üstünlüğü yoktur diyor.
Kimse bir başkası karşısında böbürlenmeyecek, kibirlenmeyecek.
Sayın Kılıçdaroğlu’na Bahçeli’ye hatırlatmak istiyorum: Biz Afyon’dan yola çıkarken bir şey söyledik. Tek millet dedik. Bahçeli özellikle sana ithaf olunur. Tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet dedik. 1 Mayıs 1920’de Gazi Mustafa Kemal Meclis kürsüsünde şöyle diyor: CHP, MHP, BDP hepsine ithaf olunur…
‘’Meselenin bir daha gelmemesi ricasıyla (demek ki o da çok bunalmış bizim de bunaldığımız gibi) bir iki noktayı anlatmak istiyorum. Burada kastedilen zevat yalnız Türk değildir, Çerkez değildir, yalnız Laz değildir. Fakat hepsinden mürekkep samimi bir mecmuadır’’
Ziya Gökalp, Nazım Hikmet, Mümtaz Turan kime bakarsanız millet kavramının bu minvalde böyle kucaklayıcı bir anlamda kullanıldığını görürsünüz. Çanakkale bizim millet olarak çok büyük bir imtihandan geçtiğimiz cephedir.
Her bir şehitliğimiz bizim nasıl bir millet olduğumuzu bize anlatır.
Biz CHP gibi ayrımcı bir milliyetçilik tanımını bu milletin tarihine haksızlık görürüz. Biz her anlamda olduğu gibi ırkçılık anlamında da CHP’nin izinden giden BDP’nin milliyetçilik tanımına izin vermeyiz. Tek millet dışındaki birliğimizi garanti altına alan her milliyetçilik anlayışı ecdadımız gibi bizim de ayaklarımızın altındadır. Milliyetçiliği yaşayan ve yaşatan bir partiyiz. Milliyetçiliği sloganlara sıkıştıran bir parti değil milletle özdeşleştiren bir partiyiz.
MHP Genel Başkanı millete milliyetçilik anlamında ne kazandırdığını açıklasın. Bize borç devşirmekten başka ne yaptınız? Milliyetçilik hakaret etmek midir? Biz böyle bir milliyetçiliğe prim vermeyiz. 2002 sonunda güya milliyetçi olan partinin içinde olduğu koalisyon 230 milyar dolar milli gelirle devretti bize Türkiye’yi. 10 yılda bunu 3 kat arttırdık
Milliyetçiyim diyenler bize 36 milyar dolar ihracat devretti. 10 yılda 4 kat arttırdık. Bizim milliyetçili anlayışımız budur.
Milliyetçiyim diyenler borçlandı, bize 23,5 milyar dolar IMF’ye borç devretti. Biz bu borcu 10 yılda ödedik. Son borcu da Mayıs ayında ödüyoruz. IMF ile alacak vereceğimiz bitiyor. IMF şimdi bizden borç istiyor. Teknik anlaşmalar yapılırsa onlara borç veren ülke konumuna geliyoruz. Zorunlu tasarruf adı altında işçinin memurun parasını kesmek suretiyle 13,5 katrilyon borç var. Devletin işçisine memuruna borcu. Bu borcu kim ödedi? Bunun tamamını biz ödedik.
KEY adı altında işçiye memura ev vereceğiz diye kaynağından kestiler. Bunları da biz ödedik. Geldikçe de ödemeye devam ediyoruz. Milliyetçiyiz deyip bankaları batırdılar Bahçeli bunun cevabını ver. Adamların da versin. Ama dürüst olarak. Bak biz resmi rakamlarla konuşuyoruz. Biz o kamu bankalarını aldık kara geçirdik.
Bunlar şimdi köşesinde ulusalcı biliyorsunuz. Bunları yaparlarsa Taksim’de eşek gibi anırırım dedi. Ama anırmadı herhalde… Ay yıldızlı bayrağımızı dünyanın her yerinde gururla dalgalandırır hale geldik. Sabah akşam hakaret ederek nefreti büyüterek milliyetçi olunmaz, millete hizmet ederek milliyetçi olunur. Bu ülkede kardeşliği tesis etmenin mücadelesini veriyoruz şimdide.
Terör meselesi ile ilgili MHP hakaret etmek dışında tek bir cümle kurmadı, tek bir öneri getirmedi. CHP yalpalamaktan, çark etmekten başka bir şey koyamadı ortaya. CHP’nin genel başkanı bir ara güya ön almak için yola çıktı, randevu istedi bizden. 3 arkadaşıyla geldiler. Oturduk, konuştuk. MHP randevu vermiyor dedi. Dedim vermesin. Gelin ikimizin oyu bıurakın yasa çıkarmayı anayasayı bile değiştirebiliriz. Arkadaşlarımıza görev verelim, arkadaşlarımız çalışsın, hazırlıklarını yapsınlar, bize getirsinler. Sonra da atılması gereken adımları atalım. Bir arkadaş dedi ki ‘’birkaç ay gerekir’’ Şu anda o birkaç ay çok geride kaldı. Şimdi genel başkanları bu işin çözüm yeri Meclis diyor. O zaman niye geldin. O turistik ziyaret olur. Dürüstsen arkadaşlar çalışsın. Bakın meydanda yok. Cevap veremez. Çünkü bu konuyla ilgili altyapıları yok, bu konuyla ilgili partilerinin içinde kararlılık yok.
CHP Genel Başkanı ‘’tek şehit gelirse sorumlusu Erdoğan’dır’’ diyor. Adeta şehit gelsin de Başbakan’a yükleneyim diye bekliyor. Biz bu ülkede MHP ve CHP’ye rağmen kardeşliği tesis edeceğiz. Diye diye Sivas’ın ötesine gitmelerini sağladık zorla. Gitmek gönül işi. Varsa gönlün yüreğin gidersin, yoksa gidemezsin ama biz gideriz. CHP, MHP, BDP bugüne kadar kanın durması için sorumluluk üstlenmediler. Bundan sonra da üstlenmezse akan her damla kan yüzlerine bulaşır.
Onlar şehit cenazesi gelsin diye ellerini ovuştururken biz tek bir gencimizin burnu kanamasın diye çırpınmaya devam edeceğiz. Çözüm süreci içinde BDP’li vekillere İmralı’ya gitmesi noktasında Adalet Bakanlığımız izin veriyorsa tek nedeni bu yolda adım atılabilir mi acaba? MHP bunu da istismar ediyor. Biz çözüm için her yola başvururuz
Baldıran zehri içmek gerekse o zehri de içeriz yeter ki bu ülkeye huzur gelsin.
Bu fırsatçıların tezgahına asla gelmeyin. Allah’ın izniyle, milletin hayır duasıyla milletimizi mahcup edecek hiçbir adım atmayız. Savaş kolay, barış ise zordur. Biz zora talibiz. Bu süreçte siyasi partilerden, medyadan, bu ülkenin aydınlarından yeterli desteği alamadık ama almayı bekliyoruz. Ama milletimizin bizimle olduğunu biliyoruz.
80’lik, 100’lük büyüklerimizin nasıl dua ettiğini gördük, biliyoruz. Niyet hayır, inşallah akıbet de hayır olacaktır
CANLI YAYINDA BARAJ TEMELİ
Çoruh Nehri üzerine üç gerdanlık taktık. 3 baraj da milletimizin elektrik üretimine katkı sağlıyor. Şimdi de Yusufeli barajının temelini atıyoruz.486 milyon bedelle inşallah tamamlandığında kendi sınıfında dünyanın en yüksek 3, Türkiye’nin de en yükseği olacak. 2340 gün içinde yani yaklaşık 6 yılda bu barajımız tamamlanacak ve hizmete girecek.
Yusufeli artık barajın altında kalacak. Ancak biz orada en uygun yerde üniversitelerle de çalışma yaparak en uygun yer neresidir diye belirlendi ve orada şu andaki Yusufeli ile mukayese edilmeyecek deniz manzaralı bir Yusufeli inşa edeceğiz.
NİHAT ÖZDEMİR İLE PAZARLIK
Başbakan Erdoğan, konuşmasının sonunda barajın temelinin atmadan önde baraj yapımının planlanan süreden çok daha önce bitmesi için müteahhit firmalardan birinin patronu işadamı Nihat Özdemir ile pazarlık yaptı. Zaman zaman gülümsemelere neden olan diyalog şöyle gelişti:
Başbakan: Ben 7 yılı size yakıştıramıyorum Nihat Bey…
Nihat Özdemir: Yakışmaz 7 yıl
Başbakan: 6 yıla Veysel Bey indirdi. Veysel bey bakan olarak bir yıl kendisi için kullandı. Sizden Başbakan2In talebi var. Bunu ne kadar geri çekeceğiz?
Nihat Özdemir: Müteahhit firma ortakları olarak bunu 18 Haziran 2018 tarihine çekip o tarihte bitirip o tarihte kazandırmak arzusundayız. Emredin sayın Başbakanım.
Başbakan: O zaman 6 yıl. 5 yıl mı oluyor bir dakika.
Nihat Özdemir: 5,5 yıl oluyor.
Başbakan: O zaman mevsim koşulları iyi olmaz. O zaman şöyle yapalım. 29 Mayıs 2018’de mevsim koşulları baharla beraber Artvin’de bir başka olur. Açılışını tüm çevre düzenlemesiyle birlikte bitirmiş olalım.
Nihat Özdemir: 29 Mayıs 2018’de saat 11.00’de sayın Başbakan’ın Yusufelili kardeşlerimle bu barajı ortaklarımızla birlikte yapıp enerji üretimine de bizlerin katkısını sağlamış olacağız. Sağolun, varolun başbakanım…