Türkiye’nin dört bir yanında çözüm sürecini anlatan ve halkın nabzını tutan Akil İnsanlar Heyeti, bir an önce özgürlükleri genişleten yeni anayasa yapılması gerektiği görüşünde birleşti. 7 bölgede görev yapan heyetler hazırladıkları raporları, önümüzdeki günlerde Başbakan Erdoğan’a sunacak. Raporlarda bölünme korkusunun yerini değişim beklentisinin aldığı vurgusu öne çıkıyor.
Çözüm sürecine destek olmaları için görevlendirilen Akil İnsanlar heyeti izlenimlerini rapora döktü. Haziranın ilk haftası görevleri sona eren Akil İnsanlar, önümüzdeki günlerde yapılacak toplantıda raporlarını Başbakan Tayyip Erdoğan’a sunacak. Akil İnsanlar’a göre, çözüm sürecinin kalıcı olabilmesi için demokratik ve sivil yeni bir anayasanın yapılması gerekiyor. Marmara Bölgesi Heyeti Başkanı Prof. Deniz Ülke Arıboğan, “Kesinlikle yeni bir anayasaya ihtiyaç var. En azından bazı maddelerin değiştirilmesi gerekiyor. Yeni bir anayasayı baştan yapabilecek bir Meclis yapımız var mı pek emin değilim, bazı maddelerin değiştirilmesi bile önemli bir gelişme.” dedi. Karadeniz Bölgesi Heyeti Başkanı Prof. Yusuf Şevki Hakyemez, “Bu aynı zamanda Meclis için de bir sınavdır. Karadeniz’de gittiğimiz yerlerde pek çok konuya vurgu yapıldı ancak anayasa bunların başını çekiyor.” diye konuştu. Ege Bölgesi heyetinden gazeteci-yazar Fadime Özkan ise ilk başlarda kendilerine “Ülke bütünlüğü bozulacak mı?” gibi sorular sorulduğunu ancak son haftalarda bu kaygıların unutulduğunu söyledi. Toplumun özgürlükleri genişleten yeni bir anayasa beklentisi içinde olduğunu vurguladı.
Akil İnsanlar heyeti, çözüm sürecinin daha kalıcı olabilmesi için yeni, demokratik ve sivil bir anayasanın bir an önce yapılması gerektiği fikrinde birleşti. Zaman gazetesinin haberine göre; işte akillerin görüşleri:
Prof. Deniz Ülke Arıboğan (Marmara Bölgesi): “Rapor tamamlandı. Türkiye’nin tamamında ve toplumda demokratikleşme talebi var. Bir enerji sıkışması olduğu görülüyor. Bu sıkışık noktalardan biri aslında patladı, kendini yeterince ifade edemeyen bir genç nesil vardı. Bu son günlerde yaşadığımız şeyler de onun yansıması. Mezhepsel bir fay hattı hareketli. Bunu çözmenin tek yolu da Türk toplumunun olabildiğince demokratik hale getirilmesi ve devletin de demokratlaşması. Çünkü bu devlet, halkı Tanzimat’tan beri formatlanmaya çalışıyor. Ancak bu halkın özelliği rengârenk olması.”
Sivil Dayanışma Platform Başkanı Ayhan Ogan (Doğu Anadolu Bölgesi):“Farklı araçlar kullanarak yaklaşık 20 bin kişi ile yüz yüze görüşüp 14 ilde ve 5 büyük ilçede çalışma yaptık, sözlü-yazılı yaklaşık 10 bin kişi görüş bildirdi. Kısa vadede yapılması beklenenler; yasama, yürütme, idari ve sivil toplum alanındaki önerilere yer verdik. Raporun sonuna da özel olarak kendi kanaatlerini ekleyenler oldu.”
Prof. Yusuf Şevki Hakyemez (Karadeniz Bölgesi):“Aslında ülkenin temel sorunu oturup konuşamamak. Sorunlar önce konuşabilsin ki, çözülebilsin. Düzce’den başladığımız zamanki çözüm sürecine destekle, Artvin’de bitirirken aldığımız destek arasında dağlar kadar fark var. Gittiğimiz şehirlerin nabzını tutabilecek kişilerle görüştük. Raporu yazarken şehirlerin resmini de bu rapora aktarmaya çalıştık. Halkta, ülkenin bölünmez bütünlüğü noktasında endişeleri vardı; ‘Abdullah Öcalan salınacak mı?’ ‘Dağdaki suça karışmış kişiler affedilecek mi?’ Yine kırmızı çizgilere vurgu yapılıyor; tek bayrak, tek vatan ve tek millet. Ancak şunu da belirtiyorlar ‘Bizim Kürtlerle hiçbir sorunumuz yok.’ diyorlar. Bunu da çok açık bir şekilde ifade ediyorlar.”
Yazar Etyen Mahçupyan (Güneydoğu Anadolu Bölgesi):“Çözüm süreciyle ilgili hâlâ kaygılar ve sorular var. Yeni bir vatandaşlık anlayışı, Kürtçenin anadil olarak kullanılması İslami kanattan olsun olmasın herkesin ortak talebi. Kürtçe anadilde eğitim talebi ise her türlü kimliğin varoluş koşullarının da temelini oluşturacak. Bunların da anayasada açıkça olmasını istiyorlar. Başka bir tespit ise bu yeni siyasi ortam çok barışçıl, özellikle İslamî kesimden de çok çeşitli gruplar var. Kürt kesiminde de şimdi bir çoğulculuk ortaya çıkacak. İnsanlar artık o kadar sıkılmış ki, toplum kavga isteyenleri hiçbir şekil desteklemiyor. Bu da birbirine hiç benzemeyen, anlaşamayan grupları bile diyaloğa sevk ediyor. Bölge açısından bakınca en temel göstergeler bunlar. ”
Gazeteci-yazar Fadime Özkan (Ege Bölgesi):“Raporu tamamladık. Başbakanlık’a da ilettik. İlk haftalarda gittiğimiz her yerde ‘Ülke bütünlüğü bozulacak mı, Öcalan serbest kalacak mı, PKK’ya ne taviz verildi?’ soruları soruluyordu. Son haftalarda bu sorular buharlaştı, ‘Yeni anayasa sadece Kürtlerin taleplerine göre yapılmasın, herkesin özgürlük alanı genişlesin, Türk milleti tanımı değişmesin’ gibi talepler dile getirildi. Bu değişimin birincil sebebi nisan ve mayıs ayları boyunca sürecin sağlıklı işlemesi, beş aydır tabut gelmemesi, insanlar bu sayede sürece inandı.”
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Genel Başkan Yardımcısı Cemal Uşşak (İç Anadolu Bölgesi):“Çoğunluk itibarıyla yüzde 60’lık bir kitle bu süreci destekliyor. İlk gittiğimiz zamanlarda halkın ciddi endişe, korku ve soruları vardı. Zaman içerisinde bu endişe ve suallerin azaldığını müşahede ettik. Ama sürece ilişkin kimi korku ve endişelerin dikkate alınıp devlet yetkilileri tarafından giderilmesi bekleniyor.”
Yazar Muhsin Kızılkaya (Akdeniz Bölgesi): “Başladığımız zaman birtakım tereddütler vardı. Süreçle ilgili korku duvarları aşıldı. Artık anlatılacak bir şey kalmadı. Çünkü silahlı mücadele devri kapandı; ancak şöyle bir durum söz konusu insanlar hâlâ kendi ideolojik görüşlerini kalkan olarak kullanıyor. Silahlar sussa bile papağan gibi Maocuların ve MHP’nin fikirleri değişmez. Çünkü İşçi Partisi, silahlı Kürtleri seviyor. Siyasal iktidarı seçim yoluyla indiremeyecekleri için Kürt silahlı kuvvetleri ile indirmek istiyorlar. Kürtler açısından ise bu problem aşıldı ve bu fikre alıştılar; ancak ideolojik koşullanmalardan kaygılanıyorlar. Ancak kaygıların da giderilmesi gerekiyor; ama başladığımız yerin çok ilerisindeyiz.”