”Bunlar İmralı’daki terörist başını önder olarak görüyor. Hatta daha da ileri giderek Apo’ya peygamber diyorlar. Apo ne diyor BDP’liler için: “Şarlatan, şovmen, saf, zırtapoz, satılık” diyor. Bunları biz demiyoruz, önderleri diyor. Lider olarak hatta peygamber olarak gördükleri Apo söylüyor bunları. Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş.”
KONUŞMADAN SATIR BAŞLARI
IRAK
Irak’ta Kerbela’ya dua için gidenlere saldırmak, İslam’la, Müslümanlıkla, insanlıkla nasıl bağdaşabilir.
Hz. Peygamber’in amcasının oğlu Hz. Ali bu topraklarda şehit edildi yetmedi mi, Hz. Peygamber’in torunu bu topraklarda şehit edildi yetmedi mi?
Bugün Irak’ta kendi kardeşini katledenler nasıl bir fitnenin ve sapkınlığın içinde olduklarını görmüyorlar mı, göremiyorlar mı?
Irak yönetimi çok büyük ve tarihi bir mesuliyetin altındadır. Irak’ta bir mezhep çatışmasına zemin hazırlayanlar ister suni ister şii olsunlar gelecekte her zaman yezid sıfatıyla anılmaya mahkum olacaklardır.
1970’lerde Afganistan’da işgalci güçlere karşı başarıya ulaşıldığında sadece Afgan kardeşlerimiz değil, çok geniş bir coğrafya bundan heyecan duydu.
İran’da otoriter rejim değiştiğinde, en az İran kadar tüm İslam coğrafyası bundan mutluluk ve heyecan duydu.
Bunlar yaşanmışken şimdi Irak’ta yeni bir bölünme, kırılma, yeni çatışmalar sadece Irak’ta değil tüm İslam coğrafyasında kırılmaya neden olacaktır.
Irak’taki tüm tarafları sağduyuya davet ediyorum. Irak’ta görmek istemediğimiz tek şey yeni bir kardeş kavgası…
CEZAYİR
Kardeş Cezayir halkı bizim ne demek istediğimizi anladı. Muhalefet de koalisyondakilerde gerekli cevabı verdiler. Biz yönetimlerin öncelikli görevinin halkının hissiyatını yansıtmak olduğunu düşünüyoruz.
Bu noktada polemiği gereksiz görüyorum ve kardeş Cezayir halkına dostluk ve dayanışma mesajlarını iletiyorum.
ULUDERE
CHP ve bazı medya kuruluşları bir istismar zeminine çekmek için yoğun çaba içine girdi. Orada yaşanan manzarayı hep birlikte gördük.
Terör örgütü adeta tabutun bir ucundan tutarak, PKK da bir ucundan girerek bir tahrik işine girdi.
CHP de tabutun bir başka ucundan çekiştirerek PKK ve BDP ile aynı dili kullanarak o da cenazeler üzerinden fırsat devşirme girişiminde bulundu.
Bu yağmalama girişimine bazı medya kuruluşları da katıldı.
Olayla ilgili 3 koldan inceleme yürütülüyor. Uludure ve Diyarbakır Savcılıkları olayın adli boyutunu inceliyor. TSK adli ve idari incelemeyi zaten başlatmıştır. Şırnak Valiliği aynı şekilde idari inceleme başlattı.
Kaybettiğimiz vatandaşlarımızın yakınlarına tazminat ödenmesi için çalışmalar belli bir aşamaya geldi.
O bölgede terörden zararları olan, başvuruda bulunan vatandaşların başvurularını öne aldık.
Mağdur köy ve köylülerin sosyoekonomik durumlarını iyileştirmek için çalışmalar başlatıldı.
Gülyazı’ya yeni bir gümrük kapısı kurulması için hazırlık içindeyiz.
Orada hayatını kaybedenler kardeşlerimizdir.
AK Parti’nin bu uzun ve meşakkatli yoldaki en önemli ilkelerinden biri Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye verdiği nasihattır. “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın”
Bu söz bizim şiarımızdır. Bizim yolumuzu aydınlatan, bize rehberlik eden bir öğüttür.
Biz hiçbir zaman önce devlet diyenlerden olmadık ve asla olmayız.
Diyor ya Mehmet Akif, “Kenarı Dicle’de bir kurt aşırsa bir koyunu, adl-i ilahi sorar Ömer’den onu” biz adl-i ilahiyi hiç unutmadık.
Hakkari’ye de havaalanı yapmak veya yaptırmak kimsenin aklına geldi mi? Biz orada havaalanı yaptırıyoruz, beyefendiler yaptırmamak için uğraşıyorlar. Aynı şekilde Şırnak’ta havaaalın yapıyoruz. Onun bile temel atma törenine gidenleri tehdit ediyorlar. Doktorları tehdit ediyorlar, buraya gelmeyeceksiniz.
Bir bayan uzman doktor geldi yanıma “Başbakanım biz devamlı tehdit ediliyoruz” dedi. Ey BDP ve uzantısı olduğu PKK siz bunların bedelini nasıl ödeyeceksiniz? Sizin insan diye sarıldığınız bir şey var mı? Siz sadece Kürt kökenli vatandaşlarımın istismarını yapıyorsunuz.
Sizin elinizden gelen tek şey var. Kepenkleri indirtiyorsunuz. Onların rızkını engelliyorsunuz. Peki onların maaşını siz mi ödüyorsunuz. Bir numune belediye göstersinler. Gösteremezsiniz. Çünkü bunların altyapı üstyapı derdi yok.
Gittiğiniz zaman pislikten geçemezsiniz. Çünkü bunların hizmet aşkı diye bir şeyi yok. Çünkü bunlar terör örgütünden besleniyorlar, bununla ayaktalar.
Benim vatandaşım insan yerine, birinci sınıf yerine konmuyor. Bizzat şahsım o hastane, okul, mahkeme, karakollarda devletin milletine nasıl davrandığnı gördüm, yaşadım, onları tecrübe ederek bugünlere ulaştım, ulaştık.
Bu ülkede şifa için hastaneye gidenler daha da hasta olarak evlerine dönüyordu. Karakollar işkence iddialarıyla anılıyordu.
Vatandaş insan muamelesi göremiyordu. Bugün bülbül gibi şakıyan nice kalem, 9 yıl önce emir komuta zincirinin halkası olmaktan öteye geçemiyordu.
9 yıl öncesine kadar toplu katliamlara, işkencelere sahne olan bir ülkeydi. Bu ülkede Dersim demek bile suçtu. Biz bugün bırakın Dersim demeyi katliamı sorguluyoruz.
Bugün diyoruz ki Başbakanlık olarak arşivlerimiz açık, TSK arşivleri de açık.
Karanlık hadiselerin aydınlanması için biz mücadele verdik.
Bu ülke 9 yıl öncesine kadar bunları yaşadı. Öyle bir ülkeydi ki önce gazeteye haber yazdırıyor, sonra o haberi iddianameye koydurup delil yapıyordu.
İktidarda olduğu halde, milletin yarısının oyunu aldığı halde gazete kupürleri ile bu parti kapatılmak istendi.
BDP’NİN KAPATILMASI
BDP’nin kapatılması gibi gündemde bazı şeyler var. Biz gerçek kişilerin cezalandırılmasından yanayız. Asla tüzel kişilerin, partilerin kapatılmasından yana değiliz.
Bunun için Anayasa’daki düzenlemeyi biz getirdik mi, getirdik. Orada partilerin kapatılması ortadan kalkarken, ana muhalefet partisi ve diğer partiler kaçtı mı, kaçtı. Bugün BDP’nin kapatılması kapatılmaması konusunda bizi suçlarlarken, BDP’liler kaçtı mı, kaçtı, ne yazık ki bizim içimizden de bir iki kişi, ki onlar da sonradan aramızdan ayrıldı yerlerini buldu, kaçtılar mı kaçtılar…
Eğer Tayyip Erdoğan suç işliyorsa bedelini kendi ödesin, partisi değil. Diğer partilerde de… Bunu partiler için de diğer tüzel kişiler için de düşünüyorum. Anlayana kadar anlatacağız.
DARBE SORUŞTURMALARI
Bizim meselemiz kişilerle değil, demokrasi karşıtı zihniyetle. Biz siyasi zeminde bu anlayışların yanlışlarını ortaya koyarken, yargı da kendi açısından hesap soruyor, olayları aydınlatmaya çalışıyor.
Darbeciler, andıççılar eski Türkiye’de kaldı. Yeni Türkiye sivilleşmeyle şekilleniyor.
Son dönemde yargıya intikal eden, yargılama süreci devam eden konular hakkında görüş açıklama yetkimiz yok.
Yargı tarafından kesinleşmiş hüküm ortaya konmadan suçlu gibi yorumlar yapılmamalı. Aynı şekilde yargılayanlar da suçlu gibi yorum yapılmamalı.
Ortada iddialar, ciddi suçlamalar bulunuyor. Bunların tüm boyutlarıyla aydınlatılmalarını beklemek hakkımızdır.
Biz gerek hükümet gerek AK Parti olarak yargıya saygılı bir şekilde gelişmeleri izliyor ve adaletin ivedilikle tecelli etmesini bekliyoruz.
Uludere’deki olaylarda kimlerin samimiyetle kimlerin timsah gözyaşı döktüğünü gösterdi. Kimlerin zevkten dört köşe olduklarını gördünüz. Kimlerin yüreğinde acı hissettiği, kimlerin de rant sağlamaya giriştiği bir kez daha ortaya çıktı.
Uludere hadisesi sonrasında CHP ile BDP’nin nasıl birbirinin mütemmim cüzü olduğu açığa çıkmıştır.
BDP bu olayı bu ülkenin halkları arasında bir husumete dönüştürmek için çalışırken, ne yazık ki CHP de BDP ve terör örgütünün değirmenine su taşımıştır.
BDP Doğu ve Güneydoğu’nun CHP’sidir. BDP CHP’nin izinde yürüyen, onu kendisine örnek alan, tek partili dönemdeki tavrını taklit eden bir partidir.
BDP’nin de milletin değerlerine, kültürüne, inançlarına saygısı yok.
BDP’nin beslendiği tek bir kaynak var o da masum kardeşlerimin kanıdır.
Masum Kürt evlatlarının kanı durursa, BDP de çok iyi biliyor ki üzerinde yükseldiği istismar zemini tümüyle yok olacak.
BDP ölümlerin sona ermemesi için her türlü tahrik ve provokasyonu yapmaktadır.
Terör örgütü izin vermediği için bunlar hür iradelerini ortaya koyamazlar. İradeleri olmayanlar da bunların yaptığı gibi sadece hakaret ederler.
Çıkmış BDP Genel Başkanı “Biz tanımıyoruz”. Allah aşkına tanısan ne yazar tanımasan ne yazar. Bizi millet tanıyor millet.
Bize milletimizin muhabbeti hayır duası, teşekkürü ziyadesiyle yeter. Sen aynaya bak kendini tanıyamazsın. Çünkü aynaya bakarsan kanını emdiğiniz gençleri göreceksin.
Onurlu bir siyasi mücadele değil, terörün stepnesi yedeği olmuş kan lekesi olmuş yüzünü görürsün.
Ülkenin yüzde 50 oyunu almış iktidarını tanımadığını söylemek milli iradeye saygısızlıktır, daha da ötesi şuursuzluktur.
Uludure olayını devletin milletini katlettiğini söylemek hezeyandır. Genelkurmay Başkanımızı hedef almak da densizliktir.
Değil general onbaşı bile olmak bu toprakların tümünde bir gurur ve şeref meselesidir.
Sen onbaşıları tanımıyor olabilirsin ama git silahlı efendilerine sor, onlar sana onbaşıların kahramanlığını çok güzel anlatırlar.
Çünkü o onbaşılar bizim canımız, ciğerimiz, onlar bizim yavrularımız, kardeşlerimiz.
Değil Türk Silahlı Kuvvetleri’nde onbaşılık yapmak, sana uşaklığını yaptığın terör örgütünde on tane koyun bile emanet etmezler.
Bunlar İmralı’daki terörist başını önder olarak görüyor. Hatta daha da ileri giderek Apo’ya peygamber diyorlar. Apo ne diyor BDP’liler için: “Şarlatan, şovmen, saf, zırtapoz, satılık” diyor. Bunları biz demiyoruz, önderleri diyor. Lider olarak hatta peygamber olarak gördükleri Apo söylüyor bunları. Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş.
Ben inanıyorum ki, Kürt kökenli kardeşim kendi ayakları üzerinde duramayan, terör örgütünün gölgesinde siyaset yapan partiyle arasına mesafe koyacaktır.
BDP bugüne kadar ne bölgeye ne bölge halkına hiçbir çözüm hatta öneri getiremedi. Bizim kardeşlik projemizi sabote etmenin ötesine geçemedi.
Kimi devleti tanımayız diyor, kimi AK Parti’yi düşman ilan ediyor. Bunların tarzı ölüm, kan, terör, isyan, başkaldırmak, kendisini uçurumdan atmak… Kendisine faydası olmayan partinin millete ne faydası olur?