DOLAR

34,5467$% 0.18

EURO

36,0147% -0.62

STERLİN

43,3470£% -0.52

GRAM ALTIN

3.005,41%1,48

ONS

2.705,79%1,29

BİST100

9.549,89%1,94

a

YARGI REFORMUNU TREN’E BENZETTİ

CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, Yargı reformunu ilginç sözlerle eleştirdi.

 CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, Adalet Bakanı Sadullah Ergin tarafından açıklanan 3. Yargı Paketi için, “Birtakım yasaları yapboz değiştirmekle yargı reformu falan yapamazsınız. Hızlandırılmış yargı umarım hızlandırılmış tren faciası gibi bir şeye ulaşmaz” dedi.

CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, İzmir Milletvekili Rıza Türmen ile birlikte TBMM’de basın toplantısı düzenledi.
Tarhan, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in açıkladığı 3. Yargı Paketi’ni ve Hrant Dink davasında verilen kararı değerlendirdi.
Tarhan, CHP’nin hazırladığı “Acil Demokrasi Paketi” ile Adalet Bakanı’nın açıkladığı 3. Yargı Paketi’nin farklı olduğunu söyledi. Tarhan, 3. Yargı Paketi için “yapboz” benzetmesi yaparak, şöyle dedi:
“Bizim önümüze getirilenler parçacı, zaman zaman operasyonel yani belli bir kurumu hedef alarak onu dönüştürmek için rövanş almak için yapılan operasyonel çalışmalar bu yargı reformları.
Hızlandırılmış yargı diyorlar. Hızlandırılmış yargı umarım hızlandırılmış tren faciası gibi bir şeye ulaşmaz.
Birtakım yasaları yapboz değiştirmekle yargı reformu falan yapamazsınız.”
Acil Demokrasi Paketi’nde yeni öneriler üzerinde çalıştıklarını belirten Tarhan, TİB’in yeniden yapılandırılması üzerinde çalıştıklarına işaret ederek, söyle devam etti:
“Yeni önerilerimiz var. Hrant Dink davası bir simge. TİB’in yeniden yapılandırılması. Dink cinayeti ve dün verilen karar göstermiştir ki TİB kayıtlarının güvenilir olması gerekiyor. İzlenebilir, denetlenebilir, gerektiğinde şeffaf olması gerekiyor. TİB’in tamamen siyasi otoritenin bağımsız yapılandırılması gerekmekte. TİB’in yeniden yapılandırılması ve seçilecek yöneticilerin de seçimle gelmesi ve nitelikli çoğunlukla seçilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Buna ilişkin bir önerimiz var. Ulaştırma Bakanlığı’nın ilişkili bakanlıktan çıkartılması gerektiğini düşünüyoruz.”
Tarhan ayrıca Terörle Mücadele Yasası’nda değişiklik öngören önerilerinin de olduğuna işaret ederek şöyle konuştu:
“Terörle Mücadele Yasası’nın 2. maddesi yani terör örgütünü üyesi olmayanların terör suçlusu sayılmasına ilişkin hükme bir neşter atılması gerektiğini düşünüyoruz. 6. ve 7. maddeler basın özgürlüğünün önündeki engeller 6. ve 7. maddeler üzerinde bir çalışmamız var. 13. maddesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve erteleme ve para çevirme yasağı vardır, bu tür suçlarda buna ilişkin hükmün tamamen yürürlükten kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz.
Siyasi Partiler Yasası’ndaki üniversite öğrencileri dışındaki öğrencilerin siyaset yapma, siyasi partilere üye olması, silahlı kuvvetler ve yargı mensupları, yargıçlar ve savcılar dışındaki kamu görevlilerinin yasağının kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz.Buna ilişkin cümlelerin metinden çıkartılması gerektiğini düşünüyoruz.
Ceza yasasının 125. maddesi hakarete ilişkin maddesi özellikle basın yayın yoluyla işlenmesi halinde bu suçun özgürlüğü bağlayıcı değil adli para cezası olarak belirlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Buna ilişkin önerimiz var.”
Rıza Türmen de, 3. Yargı Paketi’ni “yetersiz” olarak nitelendirdi ve şöyle dedi:
“Bugün açıklanan paket yargı reformu bakımından yetersiz bir pakettir. Bu paketin temel amacı yargılama süresini kısaltmaktır. Ama yargı süresini kısaltmakla da bunla da adil yargılamayı sağlayamazsınız. Tutuklama ile ilgili getirilen önerileri ele alalım; yeterli değildir. Çünkü aynı zamanda Ceza Muhakemesi Kanununda katalog suçlarının çıkarılması gerekir. Tutuklamayla ilgili sorunlar bu Adalet Bakanı’nın yaptığı değişikliklerden sonra da devam edecektir.
TMY’de ki mevcut basın yayına getirilen yasaklamaların ortadan kaldırılmasını istiyoruz. O nedenle basın yayın aracılığıyla suç işlenmesi durumunda cezanın ağırlaştırılması gibi nedenlerin çıkartılmasını istiyoruz.”
Hrant Dink davasında verilen karara değinen Tarhan, “Böylece derin devlet cinayetlerini teşvik eden bir kararımız daha olmuştur. Devlet yargısı aracılığıyla ‘evet’ devam edin bu eylemlere mesajı aslında vermiştir” dedi. Tarhan, şunları kaydetti:
“Hrant Dink derin devlet tarafından taammüden öldürülmüştür. Herkesin bildiği o malum bir kırmızı pazartesi romanı bu ülkede yaşanmış, yaşatılmıştır, hedef göstermiş, devlet tarafından tehdit edilmiş aşamaları budur. Ve ölümü beklenmiştir adeta. Yargıda tüm bu olanlara sessiz kalmıştır. Hatta bugün itibarıyla onayladığını görüyoruz. Böylece derin devlet cinayetlerini teşvik eden bir kararımız daha olmuştur. Devlet yargısı aracılığıyla evet devam edin bu eylemlere mesajı aslında vermiştir. Muhalif kişilere karşı şahin kesilen yargı derin güçlere karşı güvercin olmuştur. Dün itibarıyla, bu da zamanında ordudan brifing alan yargıçları nasıl eleştirdiğimizi hatırlayın. Bugün gizli güçlerden ve MİT’ten brifing alan bir yargımız olmuştur. MİT’ten brifing alan yargıdan da başka kararlar beklemek aslında iyimserlik olur diye düşünüyorum. Kimi sorumlu tutmalıyız, 6-7 eylül olaylarından kim sorumluydu, Hrant Dink cinayetinde o dönem kim iktidarsa o sorumludur.”
Rıza Türmen ise, “Hrant Dink davası aslında devletin suç işleyen devlet görevlilerine nasıl kol kanat gerdiğinin çok somut bir göstergesidir” dedi.
Bir basın mensubunun, “Derin devlet yapısı hangisidir” şeklindeki sorusuna Tarhan, “Derin devleti saptayacak olan yargıdır, yargı rahat bırakıldığında bu ülkenin derin devletin unsurlarına girilebileceğini düşünüyorum” yanıtını verdi.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

BAŞBUĞ PAŞA’YA VERDİ VERİŞTİRDİ

HIZLI YORUM YAP