35,2420$% 0.21
36,7359€% 0.09
44,1817£% -0.03
2.978,70%0,04
2.633,09%-0,02
9.949,01%0,33
Mine Şenocaklı – Vatan
– Hocam, merak ediyorum müteahhitler betondan ya da demirden çalarak ne kadar kâr ediyor? Ya da şöyle sorayım, ne kadarlık bir maliyetle Erciş’te, Van’da yüzlerce insanın ölümüne neden olan binalar depreme daha dayanıklı yapılabilir ve yıkılmayabilirdi? Binaları depreme dayanıklı olarak inşa etmek çok büyük bir maliyet mi gerektiriyor ki o kadar çok bina göçüyor?
Bir binanın deprem güvenliğini sağlamak için maliyet toplamda sadece yüzde 5-7 artar.
– Yani 100 bin liralık bir konut en çok 7 bin liralık ek bir maliyetle depreme güvenli olarak inşaa edilebilir mi?
Kesinlikle! Bugün için dürüst bir A sınıfı inşaatın metrekare maliyeti, dürüst ama, 1000 liradır. Peki bu inşaatın metrekare satış bedeli ne kadar dersiniz? 2 bin 500-5 bin lira! Yani bir inşaatta kâr marjı yüzde 250-500 arasında. İnşaatın kârlılığı burada yatar zaten. Ama oradan dahi ne kırpabilirsek kırpalım diye bakılıyor ve insanlar da bunu mallarıyla ve canlarıyla ödüyor. Yani 5 katlı bir binayı düşünelim, her kat 100 bin liraya çıksın, toplamı 500 bin lira olsun… 500 bin liralık bir yapı için 15-25 bin liralık yer inceleme çalışması yaptırmanız gerekiyor. Bunun için jeofizik, jeolojik ve jeoteknik araştırma yapılması gerekiyor. Biz bu üçüne ‘yer inceleme çalışması’ diyoruz. Ama diyorlar ki, “Bunlar olmasın, sismik çalışma olmasın!”
– Bu ne anlama geliyor?
Depremle ilgili çalışmalar olmasın anlamına geliyor. Oysa deprem bilimini biz sadece jeofizik mühendisliği bölümünde öğretiyoruz. Yapılaşma öncesinde sismik, titreşimcik, elektroçekim çalışması yapmamızın nedeni ne? Çünkü yapıyı sismik dalga yıkıyor. Jeofizik olarak o evin altında küçük bir deprem, bir patlama yaratıyoruz, bir su bardağının kapladığı alan kadar bir patlama… Yüzeye sermiş olduğumuz algılayıcılarla o patlamanın yerde oluşturduğu değişimlere bakıyoruz. Böylece deprem dalgalarında yer jöle gibi mi hareket edecek, yoksa çok hafif mi onu daha deprem olmadan biliyoruz. Buna deprem öykündürme işlemi diyoruz.
– Yerin jöle gibi hareket etmesi çok mu kötüdür?
Çok kötüdür. Erciş’te, Van’da bu olmuştur aslında ve Erciş ile Van Belediye Başkanları direnmiştir yapılarda jeofizik çalışma yaptırmamak için. Neden? “Çok pahalıya çıkıyor” diye.
– Çok pahalı dediğiniz yüzde 3-7’lik bir maliyet mi?
O kadar. Üstelik sadece yapının temeli için gerekir. Yani bunun maliyeti nedir? 100 metrekarelik bir alan için olsun olsun 3 bin lira olur bütün bu çalışmaların hepsi. İşte bunu yaptırmıyorlar. Bunu yaptırmamak için direnen 3 belediye var. Bir tanesi Van’dı, ancak geçen sene yaptırmayı kabul etti… Van’da geçen seneye kadar olan yapıların hiçbirinde deprem parametrelerinin bulunmasına yardımcı olacak jeofizik çalışmalar yapılmamıştır. Bunun sonucunda ne oldu? 120 yapı göçtü, 3 binden fazla yapı oturulamaz halde, 644 kişi öldü, 3 bin 500 kişi yaralandı, bunların yarısı ise tekerlekli sandalyeye mahkum olacak. Bunun tek sorumlusu Van Belediyesi’dir. Bu göz göre göre bir cinayettir, kendi insanını öldürmektir. Van Belediyesi bu çalışmaları yapmamak için direnmiştir. Oysa bu konuda Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetmeliği vardır, jeofizik çalışma olmadan olmaz diye, yasalar vardır. Bunları uygulamamıştır. Hoş, geçen sene yanlıştan döndüler ama hâlâ da jeofizik çalışmaları eksik yaptırıyorlar. Yani Van hâlâ aklanmış değil. Bu arada Bursa ve Isparta Belediye Başkanları hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundum, cinayete teşebbüsten… Çünkü onlar hâlâ jeofizik deprem ölçümlerini yaptırmıyorlar. “Pahalı” diyorlar. Gelecek bir depremde ölecek hemşehrilerinin veballeri onların üzerindedir. İnsanlar ölmeden savcıların cinayete teşebbüsten bu kişilere dava açmalarını bekliyorum.
– Isparta ve Bursa’da beklenen deprem büyüklüğü nedir?
Ben Bursa’da yaklaşık 6.7 büyüklüğünde, Isparta’da ise 6.9-7.0 büyüklüğünde bir deprem bekliyorum… O yüzden bu cinayete teşebbüstür. Neden yaptırmıyorlar, neden yasaları uygulamıyorlar? Pahalıdır ne demek? 3 bin lira mı pahalı? Bunları onlara sormak gerekiyor.
– Tamamen bilimden uzak, bize bir şey olmaz zihniyetiyle mi?
Aynen öyle. Mesela mikrotremör, yani titreşimcik çalışmaları yapıyoruz. Kutu gibi bir aletle… Bu yüksek teknoloji Türkiye’de var. Siz bir yerde ev yapacaksınız diyelim. Ben burada bir ölçüm yapıyorum, size diyorum ki, “Burası 5 katlı binayı kaldırır. Burada 8 katlı yapmayacaksın, 3 katlı yapmayacaksın. Çünkü 3 veya 8 katlı yaparsan depremde burası aşırı çalkalanır ve yıkılır!” Ama Türkiye’de nasıl oluyor bu uygulamalar? Normalde bir jeofizik mühendisi karar vermelidir buna. Kaç dakika sürüyor bunun ölçümü biliyor musun? 2.5 dakika. Bu yapılıyor mu peki? Yapılmıyor. İnanılır gibi değil. Bu teknoloji Türkiye’de var mı, var! Uygulayacak bilim adamı var mı, o da var! Ama zihniyet yok.
– Bu ölçüm çok pahalı mı peki?
Ölçü başına tahminen maliyeti 300-500 lira kadar. Ama Türkiye’de yapı yüksekliğine kim karar veriyor? Kasaptan, manavdan, bakkaldan oluşan belediye meclisi! Hangi bilgiye dayanarak? İçgüdülerine bile değil, tamamen parasal sezgilerine dayanarak. Sanıyorlar ki az katlı binalar daha iyidir. Oysa kaya üzerinde, tepelerde yapılmış az katlı binalar ilk yıkılan binalardır.
– Kimi yerlerde de az katlı binalar tehlikelidir yani?
Evet. Kayalık olan tepeliklerde az katlı bina yapmak son derece çekincelidir.
– Neden hocam?
Çünkü bina yerle rezonansa gelir, yani yerle yapı aynı frekansta, aynı sıklıkla sallanırsa yapı çınlamaya gelir, çok çalkalanır ve göçer. Ama çok katlılar çalkalanmaz. Dolayısıyla da yıkılmaz. Ama az katlılar yıkılır. Ovalarda ise tam tersidir. Düzlük ve çökel kesimlerde yer suludur, gevşektir, aynı jöle gibi sallanır. Eğer üstündeki bina çok katlıysa yine rezonansa gelir ve yapı yıkılır. Aynı Erciş’te gördüğümüz gibi.
– Siz nerede oturuyorsunuz?
Ortaköy.
– Yer nasıl?
Ben evi almadan önce bu titreşimcik ölçülerini aldım. 4 katlı bir apartman ve ben en alt katında oturuyorum. Ama sağlam… Peki siz nerede oturuyorsunuz?
– Cihangir’de…
Cihangir’de yer çok sağlam.
– Ama bina eski… 25-26 yıllık.
Baktırdınız mı?
– Maalesef hayır.
İstanbul’daki binaların yüzde 8.5’u 80 yıldan yaşlı, yüzde 20’si 25-80 yaşında, yüzde 69’u 0-25 yaşında. Yapıların yüzde 57’si ise deniz kıyısında… Deniz kıyısındaki yapıların da yüzde 50’si dört kattan daha çok katlı. Bunlar çınlamaya gelir ve dolayısıyla çok çalkalanır. Yani çökme tehlikesi var. 25 yaşından yaşlı olan binalar ise asla güvenli değildir. Ama sizin oralar hep kayalık. Kaya üzerindeki yapılar aşağı yukarı depremi yüzde 25 daha az görür. Mesela ovadaki yapı 4 görürse, siz 3 görürsünüz. Yani daha güvenli ve sizin orada daha çabuk sönümlenir deprem dalgaları. Mesela siz Cihangir’de daha az sallanırken, aşağıda kıyıdaki Mimar Sinan Üniversitesi daha çok sallanacak. Dolayısıyla aşağıda daha fazla yıkım olacak.
En tehlikeli iller
– Peki şu anda Türkiye’de en tehlikeli iller hangileri? Hangi illerde daha yakın bir zamanda deprem bekliyorsunuz hocam?
Ben 2003’te 33 yerde deprem olacak diye belirtmiştim. Onlar biliyorsunuz bir bir oluyor. Van-Erciş ilk başlangıç noktasıdır. Şu anda Yenice-Gönen, Muş-Varto, Hatay, Bodrum, Marmaris ve Fethiye’nin bulunduğu Elmalı Yarımadası, Göller bölgesi, yani Afyon, Isparta, Burdur, Aydın-Nazilli, Manisa-Akhisar, Denizli-İzmir ve Balıkesir ili…
Kadınlar deprem olacağını hisseder
– Depremden önce sadece hayvanların değil bitkilerin de tepki verdiği söyleniyor, doğru mu?
Doğru. Mesela dokunmabana diye bir çiçek vardır. Dokunursun hemen yapraklarını kapatır hani, işte o çiçek depremden yarım saat önce kapanır. Söğüt ağaçlarının yaprakları depremden bir saat önce sanki rüzgar varmış gibi hışır hışır hışırdar. Uzun süreli davranışlarda ise şu görülür; o sene ağaçlar çok fazla çiçek açar, çok fazla meyve verir. Çünkü “Büyük felaket geliyor çoğalmam gerekiyor” der ağaç. Bu tamamen içgüdüsel bir olaydır. Hayvanlarda da aynıdır… Mesela köpekler ulur. Bunun anlamı, “Haydi bir araya gelelim, yakında büyük bir kıran geliyor, çoğalalım” demekmiş. Bu yüzden depremlerden önce köpek çiftleşmeleri de, insan çiftleşmeleri de artar. İçgüdüsel olarak artar, “Bir kıran geliyor çoğalmamız gerekiyor” diye. Mesela yerin altında yaşayan hayvanlar depremden bir gün önce yüzeye çıkar ve serserice dolaşmaya başlarlar. İşte Van’ın kirpileri, Yalova’nın yengeçleri. Deprem olacağı hafta çok fazla balık tutulur, özellikle de derinde yaşayan balıklar… Çünkü bu balıklar yer ısındığı için yüzeyde yüzmeye başlarlar ve ağlara takılırlar. Sonra kadınlarda baş ağrıları, göğüs ağrıları, baldır ağrıları başlar. Çünkü vücudun en iletken yerleri buralarıdır.
– Depremin olacağı yerdeki kadınlarda mı görülür bu belirtiler?
Aşağı yukarı 750 kilometrelik bir alanı etkiler deprem. En çok etkilenenler depremin odak bölümünde yaşayanlardır elbette. Ama en çok kadınlar, dişiler hissederler bunu. Hem insanın hem hayvanın dişisi…
– Neden dişiler?
Çünkü erkeğin beyni, kadının ise beyinciği büyüktür. Beyincik sismometre gibi çalışır. Mesela sizler denizde vapurda giderken dalgalanmaları hemen hisseder ve etkilenirsiniz. Ama erkek hissetmez. Çünkü duyarlılığı sağlayan beyinciktir. Erkeğin beyinciği küçüktür. Mesela deprem olmadan önce fayda, kırılan yanaklar birbirlerine sürtünerek elektromanyetik ışın yaymaya başlarlar. Mesela göğüs gerginlikleri hissedilir kadınlarda. “Gözüm ağrıyor, vücudum kırılıyor, eklem yerlerim çok ağrıyor” der kadın. Depremin büyüklüğüne göre bazen eklem ağrıları o kadar gelişir ki bazı insanlar tıpkı yatalak bir hasta gibi artçılar bitinceye kadar yatarlar. Çünkü o sırada elektromanyetik ışın yayınlıyor sürekli olarak. Elektromanyetik ışın gözle görülmez, koklanmaz ama bu ışını hepimiz alırız. Bu ışın en çok beyincikte ‘jııı’ diye dönmeye başlar. “Off başım ağrıyor, migrenim başladı, ahh gözüm” der kadınlar. Çünkü gözler iletken olduğu için burada akımlar yoğunlaşmaya başlar. Göğüste eğer süt varsa iletkenlik olacağı için göğsü ağrır kadının, sürekli bastırma ihtiyacı duyar. Hamileyse kadın, bebek tekmelemeye başlar. Çünkü plasenta çok iletkendir. O küçücük bebeği rahatsız eder elektromanyetik akımlar ve sonra erken doğum olur.
– Ne kadar erken doğum olur?
Aşağı yukarı depremden 1 gün önce. Hemen deprem öncesinde olur bu olaylar. Yani fayda yırtılma başladığı zaman, yırtılma da en çok 3 gün önceden başlar.
İstanbul’da en sakat yerler nereler?
– Peki hocam İstanbul’daki en tehlikeli yerler nereler?
Çok kabaca söyleyecek olursam, en sakat yer Avrupa yakası. Anadolu yakasının hemen hemen her yeri çok güvenli. Cankurtaran’dan başlayıp Ayasofya’ya, oradan Süleymaniye’ye, oradan Fatih’e, Edirnekapı’ya, oradan Küçükçekmece ve Büyükçekmece göllerinin kuzey kıyısına bir çizgi çekin. Bu çizginin güneyindeki yerler depremde en çok hasar, en çok yıkım görecek yerlerdir. Aynı zamanda çarpık yapılaşmanın ve tarihi İstanbul’un bulunduğu yerler de burasıdır. Bu yüzden bizim bir an evvel tarihi İstanbul’u güçlendirmemiz gerekiyor. Onu yıkıp yeniden yapamayız.
Van’da tehlike bitmedi!
– İlk günkü söyleşimizde “Van’da gerginlik boşalmadı, bir deprem daha bekliyorum” demiştiniz. Uyarınızın üzerinden bir gün geçmeden Van’da 5.2 büyüklüğünde yeni bir deprem daha oldu. Peki şimdi tehlike geçti diyebilir miyiz?
Tehlike hâlâ geçmedi. Bu beklenen depremlerden biriydi. Van’da şu anda tehdit altında olan yer Kuzey’deki Erciş kırığı ve onun ikincil kırıklarıdır. Şu anda yaklaşık olarak Timar Köyü ile Erciş doğrultusundaki Erciş kırığının kendisi ya da ikincil kolları baskı altında gerilmekte ve depremlerini oluşturmak için beklemektedir. Bu gerginlik önümüzdeki 2 ay boyunca sürecektir.
– Bu yeni depremin büyüklüğü ne olacaktır peki?
İlk gün de belirttiğim gibi 5.2 ve 5.4’ten daha büyük olabilir. 6 büyüklüğünde bile olabilir. 6.2’den büyük olması biraz zor. Çünkü geçmişteki deprem kimliklerini araştırınca şunu görüyorsunuz; en büyük artçı deprem ana depremin yaklaşık bir puan düşüğü kadar oluyor. Ama ille de bu böyle olacak anlamına gelmez.
İZMİR’DE 10 BİN BİNA MERCEK ALTINDA
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.