35,2068$% 0.3
36,7672€% 0.92
44,3202£% 0.7
2.968,33%1,32
2.622,74%1,01
9.724,50%-0,42
Seçim süreci, CHP ile imzalanan protokol, sığınmacılar ve seçim sonrası süreç ile ilgili açıklamalarda bulunan Özdağ, şunları söyledi:
“Erdoğan seçimleri yabancıların oyları olmadan kazansaydı kendisini tebrik ederdim. Ancak Erdoğan seçimleri büyük ölçüde Türk halkının seçme ve seçilme hürriyetini kısıtlayan yabancı seçmen ithaliyle kazanmıştır. Zafer Partisi, Recep Tayyip Erdoğan’ı tebrik etmemekte kararlıdır. Zafer Partisi, Mayıs 2023 seçimlerinden istediği sonucu rakamsal olarak alamamıştır. Partimiz, 1 milyon 529 bin 119 oyla yüzde 2,2’de kaldı. Sonucun böyle olmasında Türk siyasetinin Erdoğan’a nefret ve Erdoğan’a sevgi ekseninde Millet ve Cumhur ittifakları şeklinde ikiye bölünmüş olmasının etkisi vardır. Bu duygu seli seçmenin rasyonel program üzerinden oy vermesini büyük ölçüde engellemiştir. Keza Zafer Partisi’ne uygulanan büyük medya ambargosu, anket firmalarının bilinçle görmemezlikten gelmesi politikaları sonucunda almış olduğumuz oy bizi tatmin etmedi. Partimizin seçim bütçesinin olağanüstü küçük olması da bu sonucu ortala çıkartan bir diğer faktördür. Bu ağır şartlar altında çalışan, destek olan, mücadele eden bütün Zafer Partisi teşkilatlarına ve milletvekili adaylarımıza içtenlikle teşekkürlerimi sunuyorum. Zafer Partisi’nin aldığı oylar bizi mutlu etmemekle beraber aldığımız sonucun politik sonuçları açısından önemli bir başarı olduğunu görüyoruz. Zafer Partisi’nin öncülüğünde kurulan ATA İttifakı’nın adayı Sinan Oğan yüzde 5,12 oy almıştır. Bu sayede Cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci tura kalmıştır.
“YENİ BİR HÜKÜMETİN KURULMASI SÜRECİNDE BİZDEN DESTEK İSTİYORSUNUZ DA BİZ SİZDEN NE İSTEYECEKTİK?”
Zafer Partisi’nin ATA İttifakı’na öncülük yapması ile bölücü siyasetin ülke siyasetine şekil verme girişimi de başarısızlığa uğramıştır. Zafer Partisi, siyasetten tasfiye edilmek istenen Atatürk çizgisinde Türk milliyetçiliğini tekrar Türk siyasetinin gündeminin belirleyici gücü haline getirmiştir. Zafer Partisi, sürekli tartışmaya açılan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine, anayasamızın ilk dört ve 66. maddesine yapmış olduğu politik çıkışlar ile vazgeçilmez olarak Millet ve Cumhur ittifaklarına da teyit ettirmiştir. Zafer Partisi terörle mücadele konusunda Millet ve Cumhur ittifaklarına kararlılık göstermek gereğini kabul ettirmiştir ve Zafer Partisi iki sene önce hiç konuşulmayan, görmemezlikten gelinen ve Türkiye’nin en önemli meselesi olan 13 milyon sığınmacı ve kaçağın vatanlarına dönmesi gereğini Türk siyasetine taşımış ve herkese kabul ettirmiştir. Israrla yok sayılmak istenen, görmemezlikten gelinen Zafer Partisi, Türk siyasetinin temel parametrelerini yeniden belirlemiştir. Bu süreçte Zafer Partisi olarak bizimle görüşme talep eden Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Numan Kurtulmuş ile görüşmeler gerçekleştirdik. Bu görüşmelerde odak noktamız Türkiye’nin ana sorunları ve çözüm yolları üzerinde mutabakat aramak olmuştur. Özellikle 13 milyon sığınmacı ve kaçağın vatanlarına dönüşleri konusunda muhataplarımızın pozisyonlarını anlamak istedik. CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu Zafer Partisi’nin Anadolu Kalesi projesini kabul etti. Sayın Numan Kurtulmuş ise ‘Siz bize destek verin, biz hallederiz’ şeklinde meseleye yaklaştı. Ben de kendisine gülerek şu cevabı verdim, ‘Bana tek parti döneminin Ankara Valisi Tandoğan’ı hatırlatıyorsunuz. ‘Komünist olunacaksa biz oluruz’ diyorsunuz. Hayır, Numan Bey siz sığınmacıların geri dönüş politikasın gerçekleştiremezsiniz. Bizden destek istiyorsanız bu desteği size ancak sığınmacıların vatanlarına geri dönüş sürecini Zafer Partisi olarak biz yönetirsek destek veririz’ şeklinde oldu. Sonradan bazı iktidar çevrelerinde, ‘Zafer Partisi bizden bakanlık istedi’ diye yorumlar yapıldı. Ne istememizi bekliyordunuz? Yeni bir hükümetin kurulması sürecinde bizden destek istiyorsunuz da biz sizden ne isteyecektik? Yapamadığınız, beceremediğiniz ve becermeye niyetiniz olmadığı bir konuda Türkiye’ye fayda sağlamak, Türkiye’de örtülü işgali durdurmak için görev istedik ama sizin böyle bir niyetiniz olmadığı için de sizle birlikte olmamız mümkün olmadı.
Sinan Oğan’ın Cumhur İttifakı’nın adayına destek vereceğini açıklaması kişisel siyasi tercihi olmuştur. Bu açıklamanın Zafer Partisi’ni bağlamadığını daha önce de dile getirdik. Biz Zafer Partisi olarak AKP hükümetlerin yarattığı yıkımı durdurmak, enkazı kaldırmak ve milletimize çözüm yolunda taze bir başlangıç yapmak için Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’yla ikinci kez görüştük. Bu görüşmeler neticesinde Cumhuriyetimizin kuruluş ilkeleri ve felsefelerinin savunulacağını teyit ettik. Kimse anayasamızın ilk dört maddesini, Türk milletinin tanımının yapıldığı 66. maddeyi sorgulayamaz. Bu süreçte FETÖ, PKK, IŞİD’e karşı izlenecek stratejik terörle mücadelenin önemini vurguladık ve teyit ettirdik. Ülkemizi adeta dünyanın lunaparkı yapan, Türk milletini kaynaklarını sömüren 13 milyon sığınmacı ve kaçağın bir sene içinde ülkelerine yollanması hususunda da uzlaşmayı teyit ettik ve bu konuları kapsayan bir protokolü CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile imzaladık. Zafer Partisi ve CHP arasında imzalanan bu protokol, ikinci tur öncesinde yepyeni bir sinerji yaratmış ve seçmene umut aşılamıştır. Zafer Partisi Genel Başkanı olarak benim ve Zafer Partisi kadrolarının saha ve sosyal medya çalışmaları ittifak ortaklarının daha önceki çalışmalarından daha fazla etkileşim ve olumlu geri dönüş almıştır. İkinci tur verilerine baktığımızda seçime katılım oranı düşmesine rağmen Sayın Kılıçdaroğlu’nun oy sayısı ve yüzdesi artmış, ilk turda iki aday arasında bulunan yüzdesel makas ikinci turda kazanmaya yetmese de Sayın Kılıçdaroğlu lehine kapanmıştır. Bu durum bize Sayın Sinan Oğan’ın oylarının ağırlıklı olarak Kemal Kılıçdaroğlu’na yöneldiğini göstermektedir. Esasen bu oylar, ATA İttifakı’nın oylarıydı. Eğer bu süreçte elimiz kolumuz adeta bağlanmasaydı, son üç buçuk günde protokolün imzalanmasından sonra da Millet İttifakı içindeki belirli müdahalelerden dolayı Zafer Partisi’nin Kemal Kılıçdaroğlu’na verebileceği destek konusunda elimiz kolumuz bağlanmıştır. Eğer elimiz kolumuz bağlanmasaydı etkimiz çok daha yüksek olurdu. Ancak bu üç buçuk günlük süre içerisinde Zafer Partisi üzerine düşeni fazlasıyla yapmıştır.
“VATANDAŞLIK ALAN SIĞINMACILAR SEÇİMİN KADERİNİ BELİRLEMİŞTİR”
Bu geç kalınmışlığın ve yenilginin yaşanmaması, seçimlerin zaferle taçlanması için 6 Nisan 2022’de Mansur Yavaş’ın aday olması gerektiğini, bu durumda Zafer Partisi başta olmak üzere başka muhalefet partilerinin ve halkın çoğunluğunun desteğini Mansur beye vereceğini ifade etmiştim. Ancak olmadı değişik nedenlerle. Yine 19 Ocak 2023’te Meclis’te düzenlediğim basın toplantısında Sayın Kılıçdaroğlu’na çağrıda bulunarak ’21’ Anayasası yerine ’24’ Anayasası’na vurgu yapmasını, anayasanın değiştirilemez maddelerinin tartışmaya açık olmadığı yönünde vurgu yapması, Atatürk’ün partisini saray artıklarıyla, FETÖ’cülerle yan yana durdurmaması ve 13 milyon sığınmacı ve kaçağı vatanlarına yollayacağını açıklaması şartıyla; milletvekili istemeden, kayıtsız şartsız destekleyeceğimizi açıklamıştık. Bu 19 Ocak 2023’te Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yapıldı bu konuşma. Maalesef bu çağrımız o zaman cevapsız kaldı, keşke bu çağrılara zamanında cevap verilseydi bugün Türkiye çok farklı bir noktada olabilirdi.
Yine bu seçim sonuçları bize göstermiştir ki vatandaşlık alan sığınmacılar seçimin kaderini belirlemişlerdir. Zafer Partisi kurulduğundan bu yana sığınmacı ve kaçakların yarattığı ekonomik kriz, milli güvenlik krizi, demografik krizin yanında vatandaşlık verilerek oy kullanmalarının Türk milletine haksızlık olduğunu dile getirmiştir. 10 yıl süreyle yapılacak seçimlerde oy kullanmamalarına yönelik yasa teklifinde bulunduk fakat desteklenmedik. Destek için çağrıda bulunduk çağrımız cevapsız kaldık ve görüyoruz ki önemsiz görülen ithal seçmenlerin oyları sonucun belirlenmesinde büyük rol oynadı. Özetle altılı ittifak, Zafer Partisi’nin perspektifinden yanlış bir ittifaktı ve bu çağrılarımıza kayıtsız kalınması Atatürk çizgisindeki Türk milliyetçisi seçmene de haksızlık oldu. Bu seçimin sonucu aynı zamanda göstermiştir ki Atatürk çizgisindeki Türk milliyetçi kurucu ideoloji tasfiye edilemez. Bölücü unsurların, ‘her şeyi belirleriz’ anlayışı dayanaksızdır. Türk halkı, sığınmacı ve kaçakların vatanlarına geri dönüşünü istemektedir.
“TÜRK MİLLETİ GELİR ADALETSİZLİĞİNE, İŞSİZLİĞE, ENFLASYONA, BORÇ VE FAİZE TESLİM EDİLMİŞTİR”
Seçimin sonucunda ortaya çıkan yenilginin bedelini de maalesef Türk milleti olarak kime oy vermiş olursak olalım birlikte ödeyeceğiz. Neden mi? Çünkü AKP hükümetlerinin hedefledikleri 2023 ekonomik vizyonu çökmüştür. 2023 yılından bu yana ülke varlıklarının neredeyse tamamına yakınını satmalarına rağmen, arsa-konut karşılığı Türk vatandaşlığı satmalarına rağmen, ülkemize menşei belirsiz, kayıt dışı 75 milyar dolara yakın döviz girmesine rağmen Türk milleti gelir adaletsizliğine, işsizliğe, enflasyona, borç ve faize teslim edilmiştir. Buna karşılık faiz ve rant lobileriyle oluşturdukları yandaş şirketlerin zenginlikleri her geçen gün artmaktadır. Gelinen noktada sürdürülebilir olmayan borçlar, baskılanmış olsa da yükselmeye devam eden kurlar, yüksek faiz oranları, daralan yerli üretim ve sayıları her yıl artan 20 milyona yakın yoksullaşmış Türk insanıyla karşı karşıyayız.
Seçim sonuçlarının kazananı olan Erdoğan için bu galibiyet, bir Pirus Zaferi’dir. Bir diğer ifadeyle galibiyet gibi görünen mağlubiyettir. Tüm kaynakları yanlış kullanarak geldiği bu noktada ekonomiyi gireceği büyük türbülanstan çıkarma görevi Sayın Erdoğan’ın üzerindedir. Ancak üzülerek söylüyorum ki AKP hükümeti, Erdoğan bunu başaramayacaktır ve Türk milletinin son varlıklarını BOTAŞ’ı, Türk Hava Yolları’nı, Devlet Demiryolları’nı satmaya hazırlanmaktadır. Açıkçası Türkiye modern kapitülasyonlar dönemine girmiştir ve Anadolu üzerinde sadece milletimiz, o da sığınmacıların belirleyeceği çerçevede yaşamaya başlamıştır. Burada sahip olmaktan çıkıp kiracı olmaya doğru hızla dönüşüyoruz. Türk ekonomisi hızla varlıklarını ve bağımsızlığın yitirmektedir. AKP hükümeti, Türk milletini kendi toprağında kiracı yapmıştır. Sığınmacı tehdidi ve ekonomi tehdit artarak devam edecektir. AK Parti’nin ekonomik yıkımı devam ederken başta Suriyeliler olmak üzere Araplara vatandaşlık verme politikası hızla devam edecek, şehirlerimiz her geçen gün biraz daha Orta Doğululaşacaktır. Vatanımız her geçen gün biraz daha işgal edilecektir. AK Parti hükümetlerinin neden olduğu büyük yıkıma karşı Zafer Partisi olarak Türk tarihinden, İstiklal Harbimizden ve Atatürk’ten aldığımız inançla direneceğiz. Artık ne küresel güçlerin ne de Türk siyasi unsurlarının yok sayamayacağı Zafer Partisi var. Zafer Partisi kuruluşundan bu yana geçen bir buçuk sene içinde seçim sonucunda kıyı başını ele geçirmeyi başarmıştır.”
Dünya Japon Başbakan Fumio'yu konuşuyor, oğluna kızdı ve…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.