İlahiyatçı-Yazar İhsan Eliaçık hocanın, Ramazan ayı dolayısıyla ‘YÜZDEYÜZHABER’de yayınlanan makale/haber metinlerine bir yenisi daha eklendi. Eliaçık hoca, bu kez otorite, güç ve parayı ele aldı.
Belli zümrelerin bu üçlüyü her dönem kendilerinde toplamak istediklerini, bunları elde etmek için girmedikleri kılık, atmadıkları takla kalmadığını belirten Eliaçık hoca, “ Kur’an’da Araplara ait üç putun “ismi” özellikle veriliyor. Acaba neden? Nüzul sırasına göre putların ismi ilk olarak Necm suresinde geçiyor. Yani 6 yıl boyunca putların ismi hiç geçmiyor. İlk olarak Necm suresinde üç putun ismi verilerek şöyle deniliyor: “Lât ve Uzza’yı ve diğer üçüncüsü Menat’ı gördünüz mü?” (Necm; 53/19-20) Sonra bunların aslında ne olduğuna geçiliyor. “Onlar” deniyor , gerçekte “Sizin ve atalarınız taktığı bir takım isimlerden başka bir şey değildir.” (Necm; 53/23) Yine “Onlar” deniyor “Zanna ve nefeslerinin arzularına tabi oluyorlar” (Necm; 53/23). Kendi taktıkları bir takım isimler (esmâen semmeytumûhâ)… Zan ve nefislerinin arzuları (tehve’l-enfüs) … Demek ki “put” denilen şeyin insanın iç dünyasındaki kökü heva ve heves ve bunlar bir takım“isimler”den başka bir şey değil. İnsanlar o “isimlere” anlam yüklüyor ve prestij ederek yüceltiyorlar. O “isimlere” dokundurtmuyorlar ve etraflarında atomu parçalamaktan da zor önyargılar oluşturuyorlar. Putları kırmak aslında bu “isimleri” alaşağı etmek ve etraflarında oluşturulan önyargıları kırmak demek oluyor.” dedi.
BUNLAR İÇİN SAVAŞIP, KAN DÖKÜYORLAR…
Lât , Uzza ve Menat isimli putların, tahtadan taştan yapılmış tasvir ve heykellerinin şu an yerinde yeller estiğini o halde bu “isimlerin” hala Kur’an’da yer alıyor olmasının ve bizzat “isimlerin” anılmasının sebebi olması gerektiğini kaydeden Eliaçık, “Bu putlar öyle bir şey olmalı ki hala yaşıyor, nefislerin hevasından kaynaklanıyor ve “isimlerinin”hala bir anlam ifade ediyor alması ve tapınç nesnesi haline getirilmiş olması lazım. Lât “isminin” bugünkü karşılığı “otorite” dediğimiz şeydir. Uzza isminin bugünkü karşılığı “güç, kuvvet” dediğimiz şeydir. Üçüncü “Menat” ise yine çok tanıdık: Bildiğiniz “para” demek yani. Çarlık Rusyası’nın para birimi: “Manat” Bugünkü Azarbaycan’ın, Türkmenistan’ın para birimi hala; “Manat”.. Lât: Otorite… Uzza: Güç… Menat: Para… Nefislerinin istek ve arzuları otorite, güç ve para arzuluyor. Bunlara ulaşmak için, üçüne de perestij ediyorlar ve gözleri başka bir şey görmüyor, put gibi tapınç nesnesi haline getiriyorlar… Otoriteyi, gücü ve parayı kendilerinde toplamak/biriktirmek istiyorlar. Bunları elde etmek için girmedikleri kılık, atmadıkları takla kalmıyor. Bunlar için savaşıyor, vuruşuyor, kan döküp fesat çıkarıyorlar…”
İNSANLIĞIN EBEDİ SORUNU, BU ÜÇLÜ…
Eliaçık, açıklamalarını şöyle noktaladı: “ Otorite: Devlet, saltanat, taht, lider, ecdad, egemenlik, sınır, ulus… Güç: Silah, petrol, toprak, nüfus, nüfuz… Para: Sermaye, banka, altın, gümüş, dolar, euro… Yeryüzünde kan döküp fesat çıkarmak bunlar için olmuyor mu? Yaşadığımız çağa dikkat ediniz… Otorite sevdasından emperyalizm doğmuş. Güç tapıncından faşizm doğmuş. Para hırsından kapitalizm doğmuş. İnsanlığın ezelî ve ebedî sorunu bu üçü; Lât (otorite), Uzza (güç/kuvvet) ve Menat (para) başka bir şey değil. Ne diyor Kur’an bu üçüne karşı?: Allah’tan başka otorite yoktur (La ilahe illallah). Güç ve kuvvet yalnızca Allah’a aittir (La havle ve la guvvete illa billah). Ve üçüncüsü: Mülk Allah’ındır (Lehu’l-Mülk). Şimdi anlaşıldı mı bunların “ismi” neden veriliyor Kur’an’da. Çünkü bunlar insanlıkta ölmeyen “isim”ler. Yok olup gitmiş taşlar, tahtalar değil. Bunlar yaşayan putlar: Lât, Uzza, Menat…”