Hocam Maun Suresi şüphesiz tüm zamanların en can alıcı suresi ancak günümüzde çok daha ön planda. Öncelikle Maun tam olarak ne demektir?
Maun, en tabii ihtiyaç maddeleri anlamında küçük yardımlar demektir. Ayrıca en tabii yardım manasında temel ve zaruri ihtiyaçlar manasına da gelir. İnsanlar buna bile sahip olamazken üzerinde ihtiyaç fazlası mal bulunduranlar Kur’an’ın şiddetli eleştirisine maruz kalırlar. Çünkü bir toplumda havaici asliye sorunu yaşanıyorsa o toplumun tamamı bundan sorumludur. Dikkat edilirse Kur’an almayı değil sürekli olarak vermeyi teşvik ediyor. Yani insanlara ‘İhtiyaçlarınız için yardım isteyin’ demiyor. ‘İhtiyacı olanlara yardım edin’ diyoe. İstemek söz konusu olunca Fatiha’da geçtiği gibi ‘Ancak senden yardım isteriz’ dedirtiyor ve Allah’tan başkasından istemeyi çok görüyor. Ama vermek sözkonusu olunca zekat, sadaka, hayr, karz-ı hasen vs. hepsini ısrarla öğütlüyor, teşvik ediyor.
Veren el alan elden üstündür deyişinde geçtiği gibi alan değil sürekli veren el olmak… İsterken Allah’a, verirken insanlara yönelen bir kişilik… Kendini muhtaç durumda olmaktan çıkararak kendi ayakları üzerinde duran, insanlara yük olmayan, bilakis yükü üstlenen, omuzlayan, paylaşan, bölüşen, özgür, bağımsız onurlu kişilikler…
Kapitalizmle bağdaşmadığını söylemeniz ve hatta onun panzehiri olarak göstermeniz bu nedenle mi?
Kapitalizmde yardım düşmanlığı vardır. En azından kapitalizm tutarlı olmak istiyorsa böyle olmak durumundadır. Bunu en iyi liberal kapitalizmin bir diğer kurucu babası Herbert Spencer ‘Devlete Karşı İnsan’ adlı kitabında şöyle ifade eder: ” En uygun olanın hayatta kalması sürecine müdahale hem boşuna hem de zararlıdır. Tabii ayıklanmaya müdahale, toplumun bütün olarak standartlarının düşmesine neden olur. Bu açıdan insanın acılarına engel olunmamalıdır. Çünkü acıların çoğu tedavi edicidir; acıyı önlemek aslında şifayı önlemektir. Devletin acıları önleme, yoksullara yardım etme gibi faaliyetleri, günden güne halkta devletin kendilerine nasıl olsa bakacağı düşüncesini doğurur. Böylece girişim ve teşebbüs ruhunu kaybederler. Toplumda kötülük, kurumların şartlara uyum sağlamamasının sonucudur. Bitkilerin verimsiz toprakta çelimsizleşmesi veya soğuk iklimlere taşındığında hepten kuruması, ilke olarak bir adamın çevreye uyum sağlayamamasından farksızdır. Yaşlanmış ve zayıf düşmüş bir hayvan haklı olarak avcı hayvanlar tarafından öldürülür. Aslından bu tür bir ölüm iç bakımdan iyidir: “1-Yaşlı hayvan yavaş ve acı veren bir ölüme terk edilmekten kurtulmuş olur. 2- Arkadan gelen daha genç kuşak hayvanların önü açılmış olur. 3-Avcı hayvanlar yaşlı ve sakat hayvanları öldürmekten mutluluk duyarlar.
Şu halde insanlar da tabiattaki bu evrim kanununa tabidirler. Evrim yoluyla ayıklanma iyinin ortaya çıkması için sert, acımasız ve fakat hayırlı bir süreçtir.
Demek ki yardım (maun) boşuna bir çabaymış… Tam da bu nedenle bize boyuna maun bilinci aşılamak isteyen bu ve benzeri sureler ister vahşisi, ister evcili olsun kapitalizmin panzehiridirler ve onunla asla uzlaşmazlar. Tabii buradaki maun’u ‘dilenciye atılan üç-beş kuruş’ veya ‘yoksulu zenginin insafına bırakma’ olarak anlamamak gerekir. Aslında burada yaptırım ifade eden bir sistem vaazı vardır. Sosyal adalet politikaları tamamen buradan çıkar.