İşte Gazeteci Hüsnü Mahalli’nin o yazısı:
IŞİD, Nusra, ÖSO ve benzeri yüzlerce örgüt Suriye’de ve son 6 aydır Irak’ta türlü türlü cinayetler işliyor.
Hepsi de her eylem öncesinde ve sonrasında ‘Allahu Ekber’ diye bağırıyor.
Hepsi de ‘Allah yolunda cihat’ ettiklerini söylüyor.
Örneğin köyleri basıp insanların boğazını keserken, kadınları kaçırıp tecavüz ederken, asker ve polisleri kurşuna dizerken, bazılarını canlı canlı gömerken ve daha neler neler.
Bu ruh hastaları bu iğrençlikleri yaparken onlara yüz ülke yardım etti.
‘100 ülke’ diyorum çünkü Nisan 2012’de İstanbul’da yapılan Suriye Dostları Toplantısına 100 ülke katılmış ve bu ülkeler Suriye’de savaşan ‘özgürlük ve demokrasi mücahitlerine’ her türlü askeri ve siyasi destek kararı almıştı.
O sıralar henüz IŞİD ve Nusra adı duyulmamıştı.
O sıralar ben de ‘Ortadoğu’da Kanlı Bahar’ kitabımı yazmış ve bugün olanların tümünü öngörerek anlatmıştım.
Çünkü 100 ülke destek kararı alınca bu ülkelerden on binlerce ruh hastası Türkiye üzerinden Suriye’ye girmeye başlamıştı.
‘Allah yolunda kafir Alevi Esad ve ona destek veren daha kafir Şii Maliki, İran ve Hizbullah’a karşı Cihat edeceklerdi’.
Onlara yol gösteren ve ‘ cennet yolunu’ açan binlerce fetva servise konulmuştu.
Fetva denince akan sular duruyordu.
Hele bu fetvaları Dünya Müslüman Din Alimleri Birliği Başkanı Yusuf Kardavi veriyorsa.
Fetvayı o verince bölgenin tüm Sünni ülkeleri de uymak zorundaydı.
Türkiye, Suudi Arabistan, Ürdün, Katar, Mursi yönetiminde Mısır ve diğer Körfez ülkeleri.
Hepsi el ele verip ‘mücahitlere’ her alanda sınırsız destek verdi, veriyor.
Arap ve dünya medyasında bununla ilgili herşey yazıldı ve konuşuldu.
ABD Başkan Yardımcısı Biden bile ‘Bu teröristlerin arkasında Türkiye, Suudi Arabistan, BAE ve diğer bölge ülkeleri var ‘ dedi.
Batılı istihbarat örgütleri bu tesbitin tüm detaylarını biliyor.
Çünkü onlar da suç ortağı.
Şimdi tüm bu ülkeler Ürdünlü pilot için ağlaşıyor.
Hepsi iki yüzlü.
Başta Ürdün.
Çünkü bu ülkenin istihbarat örgütü Mossad ile birlikte Suriye’nin güneyinde savaşan Nusra ve benzeri gruplara her türlü desteği sağlıyor. O bölgede yaralanan Nusra, ÖSO ve diğer grupların militanları İsrail hastanelerine taşınıyor, iyileştiriliyor ve tekrar savaşa sokuluyor.
Zaman zaman da İsrail uçakları onlara hava desteği sağlıyor.
IŞİD ile Nusra ve diğer gruplar arasında kesinlikle hiç bir fark yok.
Hepsini tanıyan biri olarak kesin söylüyorum :
Tümü ruh hastası.
ABD’nin Türkiye ve Ürdün’de eğitip donatacağı ‘ ılımlı’ militanlar dahil.
IŞİD ne yapıyorsa diğerleri de yapıyor, yapar ve yapma potansiyeli taşır.
IŞİD daha fazla yabancı militan kazanmak için bu işin propagandasını çok daha iyi yapıyor.
Propaganda için de çok daha kanlı malzeme gerekiyor.
Sapkınlık derecesinde.
En büyük sapkınlık ise yaptıkları herşeyi Ayet ve Hadislere dayandırmalarıdır.
Yani onlar herşeyi Allah yolunda Cihat ettikleri için yapıyorlar.
Kafa kesiyorlar, diri diri yakıyorlar, tecavüz ediyorlar, toplu mezarlara canlı gömüyorlar ve keyflerine göre insanları kırbaçlıyorlar.
İslam dünyasında da hiç kimse çıkıp ‘Ey ruh hastası sapıklar siz ne yapıyorsunuz’ demiyor, deme cesaretinde bulunamıyor.
Çünkü İslam ülkelerinde bir çok iktidar format olarak IŞİD, Nusra, Kaide, Elşabab, Boko Haram’dan farklı olabilir ama özünde aynı ideolojiden besleniyor.
Canı sıkılan cihat’tan söz ediyor.
Oysa hiç birinin gerçek İslam ile ilgisi yok.
İslamın ‘ yapmayın’ dediği herşeyi zevkle yapıyorlar.
Hem de İslam adına.
Böyle bir ortamda IŞİD de çıkıp ‘En iyisini ben yaparım’ diyerek dünyaca ünleniyor..
Kapkara giysileri ile İslamı ve Müslümanları en karanlık çağa götürmek istiyorlar.
Bu iki yüzlülük ve sahtekarlık devam ederse de götürürler.
Çünkü onları seven, onlar gibi düşünen, onlara sempati duyup yardım eden, davalarına inanarak saflarında savaşan ve savaşmaya hazır milyonlarca insan yani ruh hastası var.
Cumhurbaşkanları, Başbakanlar, Krallar, Emirler, Şeyhler, din adamları, akademisyenler, sözde gazeteciler ve türlü yöntemlerle kandırılmış zavallı beyinsizler.
İnanın bana Bağdadi şu kelle kesme işinden vazgeçse hepsi IŞİD’çi olur.
En başında da ölen Suudi Kral Abdullah ve onun taziyesi için Riyad yolunu tutan dolar dostları.
Allah aşkına bu ne biçim bir dünya?
Dur ve yeter denmediği sürece çok daha iğrenç ve karanlık olacak.
Birazcık aydınlık varken herkes bu gerçeği görmeli.
7 Haziran seçimlerinde kimin neyi ne kadar gördüğünü hep birlikte göreceğiz.
Tabi o zamana kadar karanlık her yeri kaplamazsa!
(YURT)