DOLAR

35,2068$% 0.3

EURO

36,7672% 0.92

STERLİN

44,3202£% 0.7

GRAM ALTIN

2.968,33%1,32

ONS

2.622,74%1,01

BİST100

9.724,50%-0,42

a

Maymun Kafesi

İki dedesi de Zonguldak maden ocaklarında çalışıyordu. 1960’larda Almanya göç ettiler; Gelsenkirchen maden ocağında çalışmaya başladılar. Gurbette uzun süre kalma gibi düşünceleri yoktu. Sonra eşleri Hanife ile Münevver‘i getirdiler yanlarına.
Çocukları Mustafa ile Gülizar‘ı görücü usulüyle evlendirdiler.
Gülizar bir okulda hademe idi.
Mustafa hep iş değiştirdi; deri fabrikasında çalıştı; kahve ve büfe işletti; bilardo salonu açtı; Opel’e işçi olarak girdi…
O zorlu yıllarda Özil çiftinin çocuklarına verdiği isimler özlemin adıydı; Mutlu, Mesut, Neşe ve Duygu…
Evde hep Türkçe konuştular.
Parasızlıktan anaokuluna gidemedi çocuklar.
Harçlık alamadılar; Mutlu ve Mesut küçük yaşta gazete dağıtıcılığı yaptı.
Hep ikinci el kıyafet giydiler.
Dokuz göçmen ailenin yaşadığı sıçanları bol apartmanın dördüncü katında oturdular. Yaşadıkları Bornstrape’de hiç Alman yoktu. Alman ırkçılarının dilinden düşmeyen “kanake” (ilkel) sözünü çocukken hiç işitmediler…
Ağabeyi Mutlu ile aynı odayı paylaştı Mesut; döşekte yattı. İki kardeşin tek eğlencesi “maymun kafesi” diye isim verdikleri mahallenin futbol sahasında top oynamaktı…

KAFESTEN ÇIKMA ÇABALARI

Yedi yaşındaydı. Yıl, 1995.
DJK Westfalia 04 Gelsenkirchen takımında futbola başladı. Bir yıl sonra DJK Falke Gelsenkirchen takımında oynadı. İlk hediyesini sekiz yaşında aldı; meşin bir futbol topu.
İsteği, Schalke genç takımına seçilmekti.
Dört kez seçmelere katıldı. Topu slalom çubuklarının arasından uçarcasına sürdü; attığı şutlar kalecilerin kulaklarını sıyırdı! Ama…
Tüm bunlara rağmen hiçbir zaman Schalke genç takımına seçilemedi. Babasına şöyle dedi:
“Neden benden iyi olmayan, isimleri Matthias, Markus veya Michael olan çocuklar seçiliyor?”
Mesut’un “maymun kafesi”nden çıkması hiç kolay olmayacaktı…
5 yıl sonra…
Rot-Weiss Essen takımı alt yapısında oynamaya başladı. Deplasmanda hiç yenemedikleri Schwarz-Weib’e karşı oynadı ve 8-1 yendiler! Yedi golü Mesut attı. Ama… Bir hafta sonra yedek bırakıldı! Takıma para yardımı yapan Alman bir ailenin çocuğu Mesut ile aynı mevkide oynuyordu; onun yedek kalması mümkün değildi!
Fakat…
Werner Kik, Rot-Weiss Essen takımının efsanevi futbolcusuydu. Mesut’un yeteneğine hayrandı. Mesut 12 yaşındaydı; ve ilk gerçek futbol ayakkabısını Werner Kik aldı. 20 km. uzaklıktaki takım sahasına gidip gelmekte zorlanıyordu. Kik, genç takımda olmasına rağmen kulüp servisiyle gelip gitmesini sağladı. Takımı profesyonel sözleşme teklif etti. Ayda 4 bin Euro alacaktı! Özil ailesi için büyük paraydı; kabul etmedi. Çünkü…

SOLUCAN GİBİ

Futbola yetenekli öğrencilerin gittiği Berger Okulu‘nda öğrenim gördü. Okulda ders planlaması takımların idmanlarına göre düzenleniyordu.
Okul, Schalke kulübünün yakınlarındaydı; Mesut’un aklı hala Schalke’deydi.
Bu takımın yeni koçu Norbert Elgert, Mesut’un futbol kariyerinin kilit ismi oldu. Şöyle dedi bir gün Mesut’a:
“Bugünün en büyük problemi ne biliyor musun? Herkes bir şey olmak istiyor ama kimsenin oraya ulaşmak için çabalamaya niyeti yok. Yeteneklisin. Ama yetenek seni yalnızca kapının eşiğinden geçirir. Fakat kapıdan geçip yürümek için doğru karaktere, doğru bir tutuma ihtiyacın var; zeki olmak ve çok çalışmak zorundasın.”
Yıl, 2005.
Nihayet Schalke‘ye transfer oldu. Yeni takımıyla U19 Almanya şampiyonluğunu kazandı. İlk kez diskoyu bu şampiyonluk kutlamasında gördü.
Schalke Kulübü Başkanı Gerhard Rehberg, -yakın dostu Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün aracılığıyla- Mesut Özil’i Türkiye’ye getirdi…
Galatasaray, “Bu çocuk solucan gibi cılız; bundan futbolcu olmaz” diye denemedi. Beşiktaş, “Futbolcu tipi yok” diye idmana çıkarmadı.
Galatasaray, Schalke’nin yıldızı Brezilyalı Lincoln’ü 13.5 milyon Euro’ya transfer edince, Mesut’un önü açıldı; artık Schalke’nin “on numarası” oydu.
Sonra, Werder Bremen‘e transfer oldu.
Hem Türkiye hem de Almanya Milli Takımı’ndan çağrı aldı.
-Zamanla menajerliğini de yapacak- babasına uydu; “Almanya” dedi.
Türk pasaportunu iade etmek için babasıyla gittiği Münster’deki Türkiye konsolosluğunda “gurursuz” gibi suçlamalarla karşılandı.
Türkiye medyasının tavrı da pek farklı olmadı!
Her iki ülkeden de dayak yiyen çocuk, 84′ü A milli, 195 kez Alman milli formasını giydi.
2014’de Dünya Kupası’nı kaldırdı. Takımın 2018 Dünya Kupası’ndaki başarısızlığı sebebiyle ırkçı sözlü saldırılara uğradı. Dayanamadı milli takımı bıraktığını açıkladı.
Aslında Mesut Özil…
Milli takım, Real Madrid veya Arsenal‘de oynasa da…
Dünyanın en büyük yıldız futbolcularından olsa da…
Almanya’nın en pahalı transferi olsa da…
O “maymun kafesinden” hiç çıkamadı.
O hep göçmen görüldü; Devrek Hışıroğlu Köyü’nün kıvrak sihirli köçeği…

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

CHP'de Siyaset Pazarı!

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.