35,4898$% 0.05
36,6646€% 0.24
43,4668£% 0.04
3.079,57%0,19
2.696,17%0,01
9.739,72%0,25
Oğlum dedi ki:
-“Baba sil.”
Silmedim. “İroni bu” dedim. Yanıldım.
Geçen hafta virüslerin-bakterilerin biyo-silah olarak kullanılmasını konu ettim.
25 virüs ailesinden verdiğim örneklerden biri de Ebola oldu:
-“Filoviridae (Filovirüs) ailesine bakalım. Bu ailenin 1976 doğumlu pek meşhur
evladının adını duymuşsunuzdur: Ebola…
Tehlikeli, bulaşıcı virüsün kendi içinde bile beş çeşidi var. Sadece ‘Zaire
Ebolavirus’ türlerine karşı aşıyı ABD buldu. Ki Ebola virüsünü ABD’nin
biyo-silah olarak kullandığına dair yaygın görüş bulunuyor. İsmi bile oradan
gelmiyor mu? ‘Experiments of Biological warfare Organised by Laboratories in
America!’ Yani, Amerika laboratuvarları tarafından üretilen biyolojik savaş
deneyleri! Ebola’nın ‘ağabeyi’ Marburg virüsün de biyo-silah olarak kullanıldığı
iddia ediliyor. ‘İddia’ diyoruz çünkü bunları kullanmak -sözde- yasak!”
Fırtına koparıldı; Ebola’nın nehir isminden geldiğini bilmiyormuşum!
“Pek meşhur evladının adını duymuşsunuzdur” diye yazan, virüs kardeşinden, doğum
yılından vs. filan bahseden ben nehir meselesini bilmiyor olabilir miyim?
Yahu… Ebola virüsü biyo-silah olarak ürettiğini iddia edenlerin yaptığı ironi
bu! Baş harflerinde bile zorlama olduğu belli değil mi? Yoksa adı, “EBWOLA”
olurdu.
Neyse, “bazıları takıntılı” deyip pek üzerinde durmadım.
Ancak…
BİLGİ TEKELİ
Yazının başlığı “Ağacı değil ormanı görmek” idi.
Geleceğin güvenlik kavramı, muharebeleri, silahları konusunda harbin değişen
yüzüne hazırlık yapan Türkiye’nin yolunun FETÖ tarafından nasıl kesildiğini
yazdım.
“Ormanı” görmeyip Ebola ismine/ “ağaca” takılanların sorunu salt bana takıntılı
olmaları mı? Bazıları öyle! Ama derindeki asıl mesele başka:
Birinci değişim dalgası “tarım devrimi” ile oldu.
İkinci değişim dalgası “sanayi devrimi” ile oldu.
İçinde yaşadığımız üçüncü değişim dalgasına “dijital devrim” deniyor.
Peter F. Drucker, “Kapitalist Ötesi Toplum” kitabında üçüncü değişim dalgasıyla
üretim aracının; (tarım toplumunun “toprağı”, sanayi toplumunun “sermayesi”
değil) “bilgi” olduğunu yazdı.
Üretim biçimini belirleyen üretim araçları da değişmişti; artık “bilgisayar”
üretimin temel aracıydı.
Bu sürecin toplumsal tanımı “bilgi toplumu” idi…
Bilgi, “meta” /ticari mal niteliğindeydi…
Bir yerde “ticaret” varsa, “bilgilendirmeyi” kimin yarattığı ve tükettiği; yani
arzı ve talebi kimin oluşturduğu önem kazanır! Yani:
Küresel düzende bilgi ve bilgi araçları kimin tekelinde ise, “kral baba” odur:
“Sen bizim babamızsın sen ne dersen o olur!”
Şuraya geleceğim:
FACEBOOK ENGELİ
Bir grup genç, “bilgileri doğrulama” amaçlı haber sitesi kurdu.
Barış Pehlivan’a “haber yapabiliriz” diye bir çalışmalarını gönderdim. “Kuşkulu
bir yer” dedi. Para kaynakları yüzünden mi öyle dedi hatırlamıyorum. Sonra,
siteyi unuttum…
“Kara Kutu” çıktıktan sonra “işte gerçek bilgiler” diye yayınlara başlamışlar.
(BirGün, Aydınlık, Evrensel gibi yayın organları bu siteyi pek önemsiyor; Sol’un
bu acıklı hali ne olacak?)
Prof. Alişan Yıldırım, “Claire-Anne Siegrist, WHO’ya yazdığı raporunda sizi
doğruluyor” maili gönderince ne dediğini önce anlamadım. Ardından bir arkadaşım
“Rockefeller Vakfı’nın açık kaynaklarındaki belgeyi biri ‘benden intihal etti’
demiş” deyince, yayınlardan haberdar oldum. Hâlâ açıp okumadım; fırsat bulursam
okuyacağım…
Her kitap eleştiriye açıktır, her kitapta bilgi yanlışları olabilir. Mesele,
ağacı değil ormanı görmektir…
Tartışma bilgi değil, fikir etrafında olur.
Engels, Marks’ı toprağa verirken mezarı başındaki konuşmasında onun nasıl
hakaretlere uğradığını söyler. “Bilgi yanlışı var” diye Kapital değerini
kaybeder mi? Hayır.
Aslolan, teoridir.
Aslolan, analitik düşüncedir.
Küresel dijital patronlar ellerindeki araçlarla, bilgi sorgucularını, teori inşa
edicilerini yok edip, verileni sorgusuz-sualsiz kabul eden yeni insan-yeni
toplum tipi hedefliyor. Örneğin…
Geçen hafta Odatv’den Fethi’ye, “Facebook paylaşımlarımız neden azaldı” diye
sordum. “Engelliyorlar” dedi. Kim?
Bu “doğrulayıcı” site ile Facebook iş birliği yapıyor; COV 19 konusunda neyin
“doğru” olduğuna karar verip, buna uymayanları engelliyorlar!
Yani… Bilgi araçları kimin tekelinde ise “doğru” onun dayattığı; diğerleri ise
alay konusu komplo teorisi!
Birden… Hakkımdaki “aşı karşıtı” yalanının sebebini anladım. Ebola ismi
üzerinden yıpratma faaliyetini kavradım.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});
Kapitalist tıbbı hedef alan “Kara Kutu” kitabına düşmanlıkları belli;
tekellerine, düzenlerine çomak sokulsun istemiyorlar! Reklamını bile
yayınlamadılar…
Odatv’ye sadece AKP kilit vurmadı; Facebook da ondan aşağı kalmıyor:
“Benim gibi düşüneceksin, yoksa engellerim!”
Ahmet Haşim’in mektupları
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.