Eliaçık hoca, İslam şeriatı denilince bir ürküntü ortaya çıkmasının her iki taraftan kaynaklanan sebepler olduğunu belirterek, ” İlk olarak, bir kesim, İslam şeriatını el kesmek, kol kesmek, recm, taşlamak, insanları çarşafa sokmak, mirası ikiye bir şeklinde vermek, çok eşlilik gibi konular olarak anlıyor, şeriattan bunu kastediyor ve bunlara karşıyım diyor. İslam’a değil, şeriata karşıyım! Yani şeriatın bu tür, çağa uymayan hükümleri var, dolayısıyla ben bunlara karşıyım demek istiyor. Diğer taraftan da, şeriatı bunlardan ibaret gören, şeriatın gerçekten bunlar olduğunu zanneden bir dinî zihniyet de var. Onlar da bunların ezelî ve ebedî hükümler olduğunu, Kuran’da bir kez yer almasıyla birlikte kıyamete kadar her yerde ve her zamanda bunların uygulanması gerektiğini, bunların mutlak doğrular, vahyî doğrular olduğuna inanıyor ve bunları kabul etmemeyi din dışılıkla, kâfirlik olarak değerlendiriyor. Her iki kesim de bu açıdan yanlış yapıyor” dedi.
“İSLAM AHKAM’DAN İBARET DEĞİLDİR…”
Bir defa, İslam’ın ahkâmdan ibaret olmadığını, esas itibariyle değerler bütünü olduğunu vurgulayan Eliaçık hoca, ” İslam, esas itibarıyla bir değerler bütünüdür. İslam’ın temelleri ve değişmez evrensel hükümleri “maruf” kavramı etrafında, “ortak iyi” kavramı etrafında toplanır ve bunlar adalet, doğruluk, dürüstlük, kardeşlik, paylaşım, sevgi, merhamet gibi evrensel değerlerdir. Eğer bir yerde bunlar varsa, orada İslam var demektir. İslam’ın ahkâmı, yani can güvenliğinin nasıl sağlanacağı, mal güvenliğinin nasıl sağlanacağı, ırz ve namus güvenliğinin nasıl sağlanacağı, mirasın nasıl taksim edileceği, zina yapanlara, fuhuş yapanlara ne ceza verileceği, kadınların sokağa çıktığında nasıl giyineceği gibi konular, İslam’ın evrensel değerleri ve hükümleri değildir. Bunlar, sonuç itibarıyla, on bin kişilik bir Medine ve on bin kişilik bir Mekke’de İslam’ın temel ve evrensel değerlerinin nasıl hayata geçirileceği ve nasıl ete kemiğe büründürüleceğine dair kimi ilk örneklerdir” diye konuştu.
“YOK BÖYLE BİR İSLAM…”
“İslam’ın tarihsel hükümlerini, şeâir-i İslamiye hâline getirirseniz, hâkim olduğunuz yerlerde, kurduğunuz devletlerde bütün kadınları örtünmeye, bütün hırsızların elini kesmeye, bütün miras taksimatını ikiye bir şeklinde yapmaya, bütün zina edenleri taşlamaya başlarsınız” diyen Eliaçık hoca, sözlerini şöyle sürdürdü: ” Hem bir taraf, İslam’ın esas itibarıyla ahkâmının bu olduğuna inanıyor, hem de bunun karşısında yer alanlar “Evet, İslam zaten o!” diyor. Yani her iki taraf da bir konu üzerinde, İslam’ın ne olduğu konusu üzerinde esasında anlaşmış bulunuyor. Oysa adalet, eşitlik, özgürlük, doğruluk, dürüstlük, kardeşlik, merhamet, paylaşım… Bunlar İslam’ın en temel, ezelî ve ebedî hükümleridir. Eğer bunlar bir yerde varsa İslam vardır. Neden İslam konusunda bunlar üzerinde anlaşmıyoruz? Bir kesim niçin İslam’ın hayır o değil de diğerleri olduğunu söylüyor? Bazı insanlar arasında şöyle bir anlayış gelişmiş: Eğer İslam’ı sizin söylediğiniz şekilde anlatır ve yorumlar isek, yani İslam’ın evrensel hükümleri adalet, eşitlik, doğruluk, dürüstlük gibi temel değerlerdir, biz bunlara bakarız dediğiniz zaman İslam sempatik hâle geliyor, insanlar İslam’dan soğumuyorlar, insanları İslam’dan soğutmak için onu el kesme, kol kesme, baskıcı, zorbacı bir dinî diktatörlük olarak algılamamız lazım ki, insanlar İslam’dan soğusun diyen insanlar var bu memlekette. Dolayısıyla, bizim geliştirmeye çalıştığımız bu söyleme bazıları bu açıdan tepki gösteriyor: Sen İslam’ı iyi gösteriyorsun, anlattığın şeylerle insanların İslam’dan soğumamasına sebep oluyorsun, İslam senin anlattığın gibi değil, basbayağı İslam gerici, çağdışı, baskıcı, kendi dışındakilere asla hoşgörüsü ve tahammülü olmayan, el kesmek, kol kesmek, kırbaç vurmak gibi ahkâmdan ibarettir ve hakikaten de öyledir, diye inananlar var.”
“GERÇEK İSLAM; ADALET DEMEKTİR…”
Eliaçık hoca, bu inanışta olanlara da seslenerek, ” Öbür taraftan, eğer biz bunlara inanmazsak Allah’ın emirlerini yerine getirmemiş oluruz, ahkâmı uygulamamış oluruz, o zaman şeriat tam anlamıyla uygulanmamış olur, diye dinlerinin gereğini yerine getiremeyeceklerini düşünen dindar insanlar da şunu bilmeliler ki, İslam esas itibarıyla adalet bütün yönleriyle uygulandığı zaman gerçek anlamda uygulanmış olur” ifadelerini kullandı.