35,2347$% 0.19
36,7568€% 0.17
44,2010£% 0
2.980,03%0,08
2.631,87%-0,08
9.949,01%0,33
Bugünkü ilk duruşmada sanık Eray Özyağcı, polise ve savcılığa verdiği ifadeyi değiştirerek, kendisini Doğukan Çep’in azmettirdiğini söyledi. Çep, mahkeme başkanının, “Sen mi azmettirdin?” sorusuna, “Ben azmettirdim” yanıtını verdi.
Çep daha sonra ise “Ben öldürmeye gitmedim…(Sinan Ateş’in) nasıl öldüğünü de bilmiyorum. Ölmesini istemezdim. Kimin mermisiyle öldüğünün araştırılmasını istiyorum. Yanındaki Selman’ın mermisiyle karnından vurulduğunu düşünüyorum” diye konuştu.
Doğukan Çep önce müşteki sıralarında oturanlara yönelik sözleri nedeniyle kolluk personeli tarafından duruşma salonundan çıkarıldı.
Mahkeme Başkanı Mehmet Güven, salondakileri, söz atma ve sataşma olmaması konusunda uyardı. Güven, ”Karşı taraftan size sataşma olabilir, sabırlı olacaksınız, tahriklere kapılmayın. Tahrik etmeye çalışan olacaktır, meseleyi şahsileştirmeyin. Bırakın işimizi yapalım” dedi.
Güven’in uyarılarının ardından Çep, duruşma salonuna getirildi.
Duruşma salonunda, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Sinan Oğan da izleyici olarak yer aldı.
Özel duruşma salonunda, Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş ve Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte oturdu.
MHP’den davaya katılım talebinin reddine tepki: ‘Usul ve yasaya aykırıdır’
MHP avukatları, İbrahim Etken Yiğit ve Çağrı Can Pak parti adına davaya katılma talebinde bulundu.
Mahkeme heyeti, suçtan doğrudan zarar görme vasfı olmaması sebebiyle MHP’nin duruşmaya katılma talebini oy birliğiyle reddetti.
Bu kararın üzerin kalabalık mahkeme salonunda kuvvetli bir alkış koptu.
Mahkeme Başkanı Mehmet Güven salonu susturdu, ”Alkış istemiyoruz, gerek yok, bırakın işimizi yapalım. Kimsenin eline bir şey geçmez bunları yaparak” dedi.
MHP’nin Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, karara tepki gösterdi.
Feti Yıldız, X sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Ceza Muhakemesi Kanununun 237. Maddesindeki ”Suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler İlk derece mahkemesindeki kavuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar kamu davasına katılabilirler” ifadesini alıntıladı.
Yıldız, ”Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesinin Milliyetçi Hareket Partisi’nin davaya katılma talebini reddetmesi usul ve yasaya aykırıdır” diye ekledi.
Sanık Eray Özyağcı: ‘İfadelerimde Doğukan Abi’yi korumak için yalan söyledim’
İlk duruşmada iddianame özetinin okunmasının ardından sanıkların savunmalarına geçildi.
Duruşmaya sanık Eray Özyağcı’nın ifadesiyle başlandı. Bundan önceki ifadelerinin tamamen yalan olduğunu belirten Özyağcı, “manevi abisi” Doğukan Cep’i korumak için tamamen yalan ifade verdiğini söyledi.
Özyağcı, Doğukan Çep ve Sinan Ateş arasında borç kaynaklı bir problem olduğunu, Çep’in kendisini Ateş’i ayaklarından vurması için Ankara’ya gönderdiğini söyledi.
Özyağcı, “Abim (Doğukan Çep) ‘sadece Sinan Ateş’i ayaklarından vur ve uzaklaş, yanındaki diğerleriyle uğraşma’ dedi. ‘Ben senin için gider Sinan Ateş’i ayaklarından vururum’ dedim. Ben o ne diyorsa onu dinledim” dedi.
Sinan Ateş’in gelmesini bir süre kaldırımda bekleğini söyleyen Özyağcı, “Yukarıdan aşağı üç kişi geliyordu. Ben sadece Sinan Ateş’in sağlı sollu ayaklarına ateş ettim. Sonra bana kontrolsüzce ateş etmeye başladılar. Ben kaçarken arkadan, ‘Reisi vurduk, reisi vurduk’ diye bağırıyorlardı” dedi.
Mahkeme Başkanı Mehmet Güven, “Mahkeme kayıtlarını izledim, o sırada sana doğru koşuyorlardı. Kim reisi vurduk diye bağıracak” diye sordu, Özyağcı, “Ben sadece duyduklarımı söylüyorum efendim” yanıtını verdi.
Özyağcı, ifadesinin devamında, “Doğukan Abi’yi aradım, ben ayaklarından vurdum ama ‘Reisi vurduk’ diye arkadan ses geldiğini söyledim. ‘Bu işin içinde iş olmasın’ dedim. Sonra Doğukan Abi beni arayıp, ‘Oğlum Sinan Ateş ölmüş, ben size ayaklarından vurun demedim mi!’ diye kızdı. ‘Ben öldürmedim, ben yapmadım abi’ dedim. Kızdı, bağırdı, çağırdı…İfadelerimde Doğukan Abi’yi korumak için yalan söyledim” dedi.
Özyağcı’nın iddiası: ‘Savcılar 2-3 MHP’linin adını vermemi istedi’
Özyağcı, kendisinden ifade alan savcıların, cinayeti siyasi bir amaçla işlenmiş gibi göstermek için baskı kurduklarını iddia etti. Özyağcı ayrıca kendisine bazı isimler ve fotoğrafların onaylatılmaya çalışıldığını öne sürdü:
“Üç tane savcı ifademi almaya başladı. Savcı ‘Bize hikaye anlatma, bu işin siyasi olduğunu düşünüyoruz. Devlet Bahçeli’den talimat aldıysan söyle, 2-3 MHP’linin ismini ver de kurtul’ dedi.
” ‘Sana birkaç araç fotoğrafları göstereceğim, bunları onayla yeter’ dedi. Bana gösterilen fotoğraflardaki aracı bilmiyorum, kişileri tanımıyorum. Ülkü Ocakları mensubu olduklarını haberlerden öğrendim.
“Ben ‘Böyle bir iftiraya alet olmam, suç işledim ama karaktersiz değilim’ dedim. (Savcı) sonra bana en ağır cezayı aldıracaklarını söyledi.
Özyağcı, tahliye talebi olmadığını söyledi.
Sanık Doğukan Çep: ‘Ben öldürmeye gitmedim’
Sanık Doğukan Cep ise “Ben bu davanın baş aktörüyüm, soru sormak istiyorum” diyerek söz almak istedi ancak Mahkeme Başkanı Mehmet Güven, “Sıranı bekleyeceksin” uyarısında bulundu.
Çep daha sonra savunmasına Gezi Parkı olayları sırasında ESP’nin bir derneğine girip 10 kişiyi vurmaları ve Hasan Ferit Gedik cinayeti davasında aldığı cezayı anlatarak başladı.
Çep’in dosya ile alakasız ifadeleri nedeniyle araya giren mahkeme başkanı, “Sen deminden beri ne anlatıyorsun? Olayı anlatacaksan anlat, hikaye anlatma, sen mi azmettirdin?” diye sordu.
“Ben azmettirdim” diye yanıtlayan Çep, bu dosyadan aldığı cezanın lehine çözülebilmesi için Sinan Ateş’ten yardım istediğini, Ateş’in karşılığında 1 milyon TL istediğini ancak parayı almasına rağmen sözünü tutmadığını iddia etti.
Çep, Ateş’in bir zaman sonra telefonlarına çıkmadığını öne sürdü:
“Sinan Ateş’e Gezi olayları sırasında olanları anlattım, neden ceza aldığımı anlattım. Bana, ‘Kardeşim helal olsun, bizim hayal ettiklerimizi gerçekleştirmişsin, ben senin için elimden geleni yapacağım’ dedi.”
Çep, yıllar içinde Ateş’le bu konu için birçok kez görüştüğünü, Ateş’in her seferinde kendinden farklı kişiler için yeniden para istediğini ama sonuç çıkmadığını iddia etti:
“2022 Kasım ayında ‘Paranın tamamını vermen lazım’ dedi, ‘Ne ayarlayabiliyorsan ver, dosyanın eli kulağında’ dedi; sağdan soldan borçla 250 bin lira daha verdim. Aralık ayı başlarıydı, aramaya başladım “Eli kulağındaydı abi ne oldu?’ dedim, ‘Kardeşim sabret’ dedi.
” ‘Abi olmuyorsa paramızı geri alalım’ dedim, ‘Kardeşim çocuk oyuncağı mı parayı nasıl alayım?’ dedi, biraz sert yaptı bana. 4-5 gün sonra aradım ‘Şimdi müsait değilim ‘diyerek telefonu kapattı. Sonra telefonlarıma çıkmamaya başladı. Ben de ‘Ankara’ya gideceğim bunu ayaklarından vuracağım’ dedim.
“Suikast olduğunu kabul etmiyorum. Ben öldürmeye gitmedim. Öldürmeye gönderseydim delikanlı gibi ‘Öldürmeye gönderdim’ derdim. Nasıl öldüğünü de bilmiyorum. Ölmesini istemezdim. Kimin mermisiyle öldüğünün araştırılmasını istiyorum. Yanındaki Selman’ın (Bozkurt) mermisiyle karnından vurulduğunu düşünüyorum.”
Ateş’in avukatları Çep’e sordu: ‘Yargıtay’da dosyanız ve cezanız olmasına rağmen nasıl salıverildiniz?’
Ateş ailesinin avukatları, Çep’e, Sinan Ateş’i sık sık hangi telefon numarasından aradığını sordu. Çep, telefon numarası kullanmadığını, iPhone’un Facetime uygulamasıyla hatsız şekilde aradığını söylese de, Facetime kullanıcı adını veremedi.
Ateş’in avukatları Cep’e, “Yargıtay’da dosyanız ve cezanız olmasına rağmen nasıl salıverildiniz? Firari duruma nasıl düştünüz? Ayrıca Sinan Ateş zaten onanmış bir dosyayı nasıl çözebilir, onanmış bir dosyada size nasıl yardım edebilir?” diye sordu.
Cep yanıtlamakta zorlandı, Yargıtay’daki dosyası için ikinci bir hakkı daha olduğunu iddia etti.
Sanık Tolgahan Demirbaş da, cinayetle hiçbir ilgisinin olmadığını, kendisiyle ilgili tüm iddiaların komplo olduğunu savundu:
“Böyle bir olay olacağından haberim yoktu, olayı olup bittikten sonra öğrendim. Maktulle hiçbir husumetim yoktur. Kendisiyle bağım yoktu. Ben maktule ait hiçbir bilgiye kimseye yönlendirmedim. Sanıkları tanımam, onlar beni tanımaz, ayrı şehirlerde yaşayan insanlarız.
“Dosyada gizlilik kararı olmasına rağmen, gizli kalması gereken bilgiler, bir camiayı zan altında bırakmak ve kamuoyu baskısı yaratmak için cımbızla çekilerek servis edildi.”
Demirbaş olaydan sonra Ankara’dan ayrılmadığını, cep telefonunu ve tüm şifrelerini kendisinin teslim ettiğini söyleyerek suçlamaları reddetti.
Yargılanan 22 tutuklu sanık arasında eski Ülkü Ocakları yöneticileri Tolgahan Demirbaş, Emre Yüksel ve Serdar Öktem de bulunuyor.
İddianamede, tetikçi Eray Özyağcı ile onu olay yerine getiren ve kaçıran Vedat Balkaya ile Suat Kurt hakkında “tasarlayarak kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor
Sanıklardan ”silahlı eylemi organize ettiği” iddia edilen Doğukan Çep ve şüpheli eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş’ın ise ”suça azmettiren olarak maktüle yönelik toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor.
Sanıklardan Zekeriya Asarlaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Mehmet Yüce, Mustafa Uzunlar, Askın Mert Gelenbey, Murat Can Çolak, Osman Bayraktar, Caner Güney, Umut Ersoy, Çaglar Zorlu, Aytaç Ataç, Emre Yüksel, Serdar Öktem, Erdem Karadeniz, Alper Atay, Mustafa Ensar Aykal hakkında ise ”iştirak halinde islenen suça yardım eden fail olarak maktüle yönelik toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme” suçundan hapis cezası isteniyor.
17 kişinin dosyası ayrıldı
Haklarında işlem yapılan 39 kişiden, yurt dışına çıkış yasağı getirilen diğer 17’si hakkındaki soruşturma ise ayrı bir dosya üzerinden sürdürülüyor.
Bu kişiler arasında Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım ve Ülkü Ocakları Ankara İl Başkanı Ömer Şanlı, Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Burak Kılıç ile Ülkü Ocakları Ankara İl Başkan Yardımcısı Suat Yılmazzobu, eski Çubuk Ülkü Ocakları Başkanı Gürsel Horat, Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde komiser olarak görev yapan Talha Atalay, eski MHP Mersin Milletvekili ve eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Olcay Kılavuz yer alıyor.
Bursa’da büyüyen ve lise yıllarından itibaren Ülkü Ocakları içerisinde yer alan Ateş, 12 yıl MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman’ın danışmanlığını yaptı.
Ateş, 2019’da Olcay Kılavuz’un yerine Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı’na atandı, ertesi yıl Devlet Bahçeli tarafından görevden alındı, MHP ve Ülkü Ocakları içerisinde muhalif çizgisini sürdürdü.
Ateş, 30 Aralık 2022’de arkadaşı Selman Bozkurt ile Çankaya ilçesinde Çukurambar semtindeki Kızılırmak Mahallesi’nde bir binadan çıktıkları sırada silahlı saldırıya uğradı.
Saldırıda Ateş bacaklarına ve başına isabet eden kurşunla ağır yaralanırken, Selman Bozkurt omzundan yara aldı. Ateş daha sonra kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.
MHP ve Ülkü Ocakları, cinayet sonrası herhangi bir taziye mesajı yayımlamadı.
İddianame niçin eleştirildi?
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 145 sayfalık iddianame, Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’in ve birçok siyasi partinin tepkisini çekmişti.
Ayşe Ateş, 5 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, “Olay gerçekleşir gerçekleşmez bu iddianameyi yazıp önümüze koyabilirlerdi. 1,5 yıl bekleyip çok basit, adi bir cinayet vakası gibi servis edilerek asıl faillerin alenen korunup kollandığı çok açık. Kocamı kimin öldürdüğü de, katilleri kimlerin koruduğu da gayet net” demişti.
Ayşe Ateş’in 17 sayfalık ifadesinde iddianameden sadece “Olay tarihinde öldürülen Sinan Ateş’in eşi olduğunu, olayın bütün yönleriyle araştırılmasını talep ettiği, eşinin öldürülmesi olayını gerçekleştiren tüm şüphelilerden davacı ve şikayetçi olduğunu beyan ettiği anlaşılmaktadır” şeklinde bahsedilmişti.
Ayşe Ateş ifadesinde pek çok MHP’liye ve Ülkü Ocakları üyesi kişilere işaret etmesine rağmen iddianamede MHP ve Ülkü Ocakları’ndan bahsedilmemişti.
Yine iddianamede, cinayetin neden işlendiği ve azmettiricinin kimler olduğuna ilişkin bilgeler de yer almamıştı.
Davanın takipçisi olacaklarını belirten Özel, “Sinan Ateş suikastı tam anlamıyla aydınlanana kadar peşini bırakmayacağız” dedi, iddianameyi de şu sözlerle eleştirmişti:
“İddianame sis perdesini aralamak şöyle dursun, kamuoyunun bildiği pek çok gerçeği gizlemeye çalışıyor.”
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan da 11 Haziran’da Ayşe Ateş ile kızları Bengisu ve Banuçiçek’i Beştepe’de kabul etmişti.
Ateş görüşme sonrası, Erdoğan’ın kendisini ve kızlarını uzun süre dinlediğini söyledi, “Durumu anlattım, izah ettim, dosya hakkında konuştuk. Tek talebim yargılamanın bir an önce hızlı bir şekilde gerçekleşmesi ve adaletin yerini bulması. Kendisi de gerekenin hızlı bir şekilde yapılacağını söyledi” demişti.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise 25 Haziran’da partisinin Meclis Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Bizi terbiye etmeye, manevramızı azaltmaya çalışıyorlar” demişti.
“Kimin kimlerle iş tutuştuğunu, hangi iftira düzeneklerinin hazırlandığını çok iyi bildiklerini” belirten Bahçeli, “Davamızı üç beş çapulcunun keyfine göre yargılatmayız” diye konuşmuştu.
“MHP ve Ülkü Ocaklarını sorgulatmayacaklarını” vurgulayan Bahçeli, “Herkes eteğindeki taşı döksün de şahit olalım. Kim ne biliyorsa, hangi belge, bilgi ve bulguya sahipse, mahkemeye sunsun da ense tıraşını görelim” ifadelerini kullanmıştı.
Kayserilileri çıldırtan Suriyeli tutuklandı
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.