35,1468$% -0.22
36,7093€% -0.17
44,3846£% 0.14
2.960,96%-0,06
2.618,31%0,10
9.916,22%2,52
İlahiyatçı Profesör Erdem Suriyelilere ilişkin hutbede yer alan bölümleri ve hutbeye siyasetin iliştirilmesini şöyle yorumladı:
“Diyanet İşleri Başkanlığı’nın iktidara muhalif olma imkanı başladığı günden bu yana zaten yok. Dolayısıyla Diyanet İşleri’nden özgün bir hutbe anlayışı bekleyemiyoruz. Çünkü varlığı tamamen “yukarıya” endeksli olan bir Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bağımsız hareket etme şansı olacağını düşünmüyorum.
Hutbelerde Suriye meselesi veya siyasi konulara temas edilmesi konusu da özellikle bu son dönemlerde ortaya konulan bir uygulama şekli. Nitekim 15 Temmuz sonrasında da Diyanet İşleri Başkanlığı fiilen siyasi iktidarın propaganda mekanizması haline dönüşmüştür.
Burada Suriyelilerin gündeme getirilmesi, insan hakları açısından, komşuluk hukuku açısından, fakir fukaraya Türk Milleti’nin misafirperverliğini göstermesi açısından önemli bir olay. Fakat bunların Türkiye’nin iç işlerine karışması, sosyal ve ahlaki boyutları dejenereye yönelmesi , toplumsal huzuru bozması kabul edilebilir şeyler değildir. Suriyelileri ön plana çıkarıp onları bir şekilde koruma altına alıp onun dışında başka yerlerden gelenlere hasım muamelesi yapılması da bir çifte standart uygulaması olsa gerek diye düşünüyorum.
Nitekim siyasilerin Suriye’den gelenlere gösterdikleri ilgi ve sempatiyi aynı şekilde Suriye’den gelen veya Irak’tan gelen Türkmenlere göstermediği hususu da herkes tarafından bir şikayet konusu olarak görülüyor zaten. Dolayısıyla bu tür konuların insan hakları, yardımlaşma, dayanışma açıcından hutbelerde konuşulması uygun olabilir; ama son dönemlerde çatışmaya dönüşebilecek olayların bir şekilde masum gösterilmesine yönelik bir anlayışı teşvik etmesi noktasında çok makul görüleceğini de düşünmüyorum.”
MUHACİR BENZETMESİ
“Onlar tamamen bu bağlamın dışındaki bir durum. Elbette Kur’an ve Resulullah’ın uygulamalarındna bazı örneklerin bugünden taşınarak insanların dini duygularının ön plana çıkarılması istenebilir. Çünkü biz onları örnek almak durumundayız, Kur’an’ın emirlerini uygulamak zorundayız. Ama şu anda o günün şartları ile bugünün şartlarının mukayese edildiğinde çok farklı bir ortamın meydana çıkabileceği hususu göz ardı edilmemelidir. Suriye’de yaşanan olayların müsebbibleri ortaya konulmadan, orada bu insanlara insanca yaşama imkanlarının temini araştırılmadan, yerlerinden yurtlarından buraya taşınmaları çok doğru olmayabilir. Orada o insanlara geçmişte yapılan uygulamalarda muhacirin gösterdiği sadakat, samimiyet, tevazu, kardeşlik duygularının bugün Suriyelilerde ne kadar görülebileceği hususu da ayrıca değerlendirilebilir diye düşünüyorum. “
ŞEHİTLERLE İLİGLİ KULLANILAN İFADE
Hutbedeki “Bu vesileyle başta 15 Temmuz şehitlerimiz olmak üzere bütün şehitlerimizin ruhlarına ithafen ülkemiz genelinde hatm-i şerifler okunmaktadır. “ cümlesine yönelik tepkileri de yorumlayan Erdem o cümleye ilişkin şunları söyledi:
“Bu son cümle tahmin ediyorum, 15 Temmuz’un yıldönümüne yakınlık olmasından kaynaklı öne alınmış bir ifade biçimi. Yoksa şehitler arasındaki tefriki bizim yapmamız doğru değildir. Şehitlik Allah katındaki bir yüce değerdir, en yüksek makamdır. Hangi şehidin Allah katında hangi derecede olduğunu biz bilemeyiz. Böyle bir derecelendirmeye tabi tutmak da doğru değildir.”
'YAHU UTANMANIZ YOK MU SİZİN?'
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.