34,4947$% 0.07
36,4607€% 0.24
43,7413£% 0.2
2.947,00%0,42
2.660,09%0,43
9.031,82%-2,18
Gülen’in ölümünü cemaatin yayın organlarından bir site duyurdu. Peki, Fethullah Gülen kimdir?
Fethullah Gülen ile AKP ilişkileri, Fethullah Gülen’in AKP ile kol kola devleti ele geçirme adına attığı adımlar, Fethullah Gülen’in AKP ile ters düşmesine yol açan gelişmeler, 15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi ve sonrası Fethullah Gülen’in durumu, Gülen Örgütü’nün son durumu ve ölümü… İşte kısa bir Gülen tarihi.
27 Nisan 1941 yılında Erzurum’un Pasinler ilçesinin Korucuk köyünde doğan Fethullah Gülen, 1951 yılında hafız oldu. Çeşitli insanlardan din eğitimi almaya devam eden Fethullah Gülen, gençlik yllarında, CIA eliyle kurulan Komünizmle Mücadele Derneği’nin Erzurum yapılanmasının kuruluşunda ve yönetiminde yer aldı.
1966’da İzmir’deki bir camiye vaaz olarak atanan Fethullah Gülen, burada verdiği vaazlarla ön plana çıkarıldı ve cemaati etkilemeye başladı.
Birçok sağ siyasetçi, 1960’lı yıllarda Fethullah Gülen’in vaazlarını dinlemeye başladı. 1971 darbesinde 6 ay cezaevinde yer aldıktan sonra salıverilen Fethullah Gülen, 1970-80 yıllarında sol-sosyalist fikirlere savaş açan vaazlar ve seminerler vermeye devam etti.
1980 DARBESİ VE FETHULLAH GÜLEN
1980 Askeri Darbesi sonrası hakkında yakalama emri çıkarılan fakat bir şekilde hapse atılmayan Fethullah Gülen’in 1980 sonrası yılları, Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde İstanbul’a gönüllü olarak yerleşmesi ve burada vaazlar vermesine imkan tanıdı. İstanbul’daki faaliyetleri, Fethullah Gülen’in tanınırlığına ciddi etki yaptı.
1992 yılına kadar gönüllü vaazlarını sürdüren Fethullah Gülen, bu yıllarda Altın Nesil projesini ortaya attı ve cemaat tarafından eğitilen gençler bürokrasiden sivil topluma birçok alanda kadrolaşmaya başladı. Bir yandan emniyet, ordu ve yargıda kadrolaşılırken, öte yandan ise örgütün maddi gücünü artıracak şirketler kurulmaya hız verildi.
Gülen’in stratejisi, amaca ulaşan her türlü faaliyetin meşru olarak görülmesini içeriyordu ve kadrolar için ‘olmadıkları bir kişi gibi görünmek’, kurumlara sızmak için olmazsa olmaz bir koşul haline geldi.
1990’lı yıllar Gülen için sağ siyasetçilerle temas kurma yılları olarak öne çıktı. Dönemin başbakanlarından Tansu Çiller ile yaptığı görüşme dikkat çekti.
28 ŞUBAT VE GÜLEN CEMAATİ
Fethullah Gülen, tüm düzen siyasetçileriyle bir şekilde ilişki kurmaya çalıştı. 24 Ekim 1996’da Gülen Cemaati, Bank Asya’yı kurarak ekonomik olarak ciddi bir güce ulaştı. 28 Şubat 1997 süreci ile birlikte ise Fethullah Gülen’in devlete sızmanın gerekliliğine dair video ve kasetleri basına düştü. Buna karşın 28 Şubat süreci, Fethullah Gülen ve örgütüne yönelik bir saldırı girişimi olmadı. Hatta Gülen ve temsil ettiği zihniyet, askerlerin bu müdahalesinin ardından yükselişe geçti. Gülenciler de 28 Şubat’ın ardından kurulan hükümeti destekledi. Zaman gazetesi hükümet kurulduğunda “Hayırlı olsun” manşeti attı.
FETHULLAH GÜLEN’İN ABD’YE KAÇIŞI
21 Mart 1999 tarihinde Fethullah Gülen, sağlık sorunlarını gerekçe göstererek ABD’ye kaçtı.
Fethullah Gülen, Türkiye sağ siyaseti için bu dönemlerde bile sempati duyulan bir isim oldu. Özellikle ABD’ye kaçmasının ardından birçok siyasetçi, Fethullah Gülen’i ABD’de ziyaret etmeye başladı. Türkiye’de yapılan konuşmalarda ise Gülen ülkeye davet edildi.
AKP-CEMAAT İTTİFAK YILLARI
Kasım 2002 seçimleri ise Gülen Cemaati için yeni bir dönüm noktası oldu. Bu dönemde Fethullah Gülen, devletteki kadrolaşmasının verdiği güçle AKP ile ittifak kuracak güce erişti. AKP iktidara gelmeden önce de ABD ve Batı dünyası ile ilişkiler Gülenciler üzerinden kuruldu. Fethullahçı yapı bir bakıma Erdoğan ve AKP’nin Batı’ya reklamını yaptı. Onun güvenilebilir ve çalışılabilir bir “Müslüman lider” olduğuna Batılıları inandırdı.
AKP iktidarı ile kurulan ittifakın gereği olarak emniyet, yargı ve orduda Gülenciler hızla kadrolaşmaya başladı. Bir yandan yurtlar ve dersaneler eliyle devleti ele geçirecek kadrolar yetiştirdi, diğer yandan tüm okullarda ve devlet yurtlarında Gülen Cemaati’nin yayın organı olan Zaman gazetesi ücretsiz olarak dağıtıldı.
GÜLEN CEMAATİ’NİN EKONOMİK YÜKSELİŞİ
Gülen Cemaati AKP ile kurduğu ittifak sürecinde ekonomik açıdan en güçlü dönemini yaşadı. Türkiye’nin her ilinde örgütün bankası olan Bank Asya şubeler açtı. Ekonomide birçok sektörde faaliyet gösteren dev şirketler kuruldu. Medyadaki etkinliği inanılmaz boyutlara ulaştı.
GÜLEN CEMAATİ VE YARGI KUMPASLARI
Yargıda hızla kadrolaşan Gülen Cemaati, Türkiye’de birçok aydın ve yazara kurulan kumpas davalarının baş aktörü oldu.
Ergenekon-Balyoz davalarında çoğu uydurma delillerle yargılananlar hapishaneye atıldı. Türkan Saylan gibi birçok aydın haksız suçlamaların, itibar suikastlarının hedefi oldu.
Bu süreç, AKP-Cemaat ortaklığı tarafından devlette tam kontrol sağlamak için kurgulanmıştı. Erdoğan bu nedenle davaların savcısı olduğunu açıklamıştı.
REFERANDUM SÜRECİ
2010 yılındaki anayasa değişikliği referandumunda Gülen, mezardakileri kaldırıp “evet” oyu verdirmek gerektiğini açıkladı.
Önemli bir kırılma anı olan bu referandumdan sonra AKP-Cemaat ortaklığının devletteki kontrol arttı. Özellikle yargıda Gülenciler sınırsız bir güce erişti.
CEMAAT KPSS SORULARINI ÇALDI
Cemaat kadrolarının devlete sızması için her yol denendi. Dersaneler ve Cemaat üniversiteleri bir yandan eğitimli kadrolar yetiştirmeye çalışırken, devletin kurumlarına giriş için yapılan sınavların soruları çalınarak örgüt elemanlarına ezberlemeleri için verildi. Mülakat sistemi, cemaat kadrolarının devlete sızma sistemi haline geldi.
TÜRKÇE OLİMPİYATLARI VE ERDOĞAN’DAN ‘DÖN’ ÇAĞRISI
Fethullah Gülen, sadece Türkiye’de değil, dünyanın birçok bölgesinde cemaat okulları açarak etki alanını genişletti. Dünyanın dört bir yanından öğrencilerini Türkiye’de Türkçe Olimpiyatları organizasyonu ile pazarladı.
Gülen Cemaati’nin gövde gösterisi haline getirilen Türkçe Olimpiyatları’na, dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere çok sayıda AKP’li siyasetçi katıldı.
2012 Türkçe Olimpiyatlarında konuşan Tayyip Erdoğan, “Biz gurbette olup şu vatan topraklarının hasreti içiresinde olanları aramızda görmek istiyoruz… Bu sıla hasreti bitmelidir. Bitsin istiyoruz” diyerek Fethullah Gülen’e Türkiye’ye dönmesi için çağrı yaptı.
MİT KRİZİ
Gülen-AKP krizinin ilk fitili ise 7 Şubat 2012’de MİT Başkanı Hakan Fidan’ın ‘çözüm süreci’ gerekçe gösterilerek MİT’in PKK ile ilişkilendirilmesi üzerine gözaltına alınmak istenmesiyle ateşlendi. Savcılık eliyle MİT görevlileri hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Önce savcı görevden alındı, saha sonra ise MİT kanunu değiştirilerek soruşturma Başbakanlık iznine bağlandı.
17-25 ARALIK SÜRECİ
Gülen – AKP ittifakını sona erdiren süreç olarak gün yüzüne çıkarılan gelişme ise AKP iktidarının dersaneleri kapatma girişimi oldu. Gülen Cemaati bu duruma sert tepki gösterdi. Devlet içindeki iktidar alanlarına ilişkin olan bu kavga, 17-25 Aralık 2013’te Erdoğan’a yönelik yargı operasyonuyla resmen savaşa dönüştü.
15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ
17-23 Aralık Süreci’nde Fethullahçıların hamlesini püskürten AKP, karşı saldırıya geçti ve Cemaat’in gazete, televizyon, banka ve holdinglerini kapattı.
Cemaat ise ordudaki gücünün tasfiye edilmesinden hemen önce 15 Temmuz 2016’da darbe girişimi ile iktidarı devirmeye çalıştı. Darbe girişimi başarısızlıkla sonuçlanında Fethullahçıların Türkiye’deki tüm faaliyetleri yasaklandı.
Fethullah Gülen, 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından Türkiye’de sağ siyaset nezdindeki popülaritesini büyük oranda kaybetti. Örgütün önde gelen kadroları 10 yılı aşkın süredir yurt dışında yaşıyor.
15 Temmuz 2016’dan sonra adeta yalnızlaşan Fethullah Gülen, 9 yıllık geçen bu sürecin ardından 20 Ekim 2024’te öldü.
Erdoğan’ın Memnun Olmadığı Bakanı Açıkladı