34,6580$% 0.03
36,4665€% 0.22
43,7133£% 0.27
2.950,99%0,67
2.649,20%0,68
9.689,94%0,56
ABD Başkanı Donald Trump’ın, uluslararası anlaşmaları hiçe sayarak imza attığı ve uluslararası kamuoyunda büyük tartışma yaratan Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararını BirGün Dış Politika Editörü Mustafa K. Erdemol analiz etti. ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararının Ortadoğu’daki barış çabalarını sekteye uğratacağı yönünde tepkiler çığ gibi büyürken Erdemol konuya dair merak edilen 6 soruyu yanıtladı.
ABD’nin Kudüs kararı bürokraside tam olarak neye karşılık geliyor?
ABD bürokrasisinde 22 yıl önce ABD Kongresi’nde alınan “Kudüs İsrail’in başkentidir” kararının onaylanması anlamına geliyor. Bu kararın onaylanması her altı ayda bir erteleniyordu. Başkan Trump, seçim propagandası sırasında ülkesindeki Yahudi lobisinin desteğini almak için başkan olması halinde Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyan söz konusu Kongre kararını tanıyacağını vaad etmişti. Ortadoğu’da, özellikle Suriye konusunda Rusya-İran karşısında başarısız olan ABD’nin İsrail’e daha fazla ihtiyacı var. “Bu başarısızlık daha fazla Arap ülkelerinden dost kazanmasını gerektirmez mi?” diye sorulabilir, hemen yanıtlayayım, ABD’nin çok sayıda Arap ülkelerinden dostu var ve bu karardan sora da sanıldığı gibi o ülkelerle dostluğu bozulmayacak. Kimse kendisini kandırmasın. Arap devletlerinden gelen tepkilerin hepsi sahte tepkiler. Gerçek tepki yine sadece Filistin’den gelen tepkilerdir.
Karar, reel politikada dengeleri nasıl etkileyecek?
Yeni bir sorun eklemeyecek. Tüm Arap ülkeleri bu oldu bittiyi kabul edecek. Etmeyecek olanlar Suriye, İran, Hizbullah ve Filistin’in gerçekten devrimci direnişçi kanadı olacak.
Hamas’ın ilk tepkisi “Cehennemin kapılarını açtılar” oldu. Bu beraberinde savaşı da sürükler mi?
Birkaç ay önce açıkladığı yeni siyaset belgesinde “1967 sınırlarını kabul ediyoruz” diyerek İsrail işgalini kabul ettiğini tüm dünyaya duyuran Hamas’ı ciddiye mi alalım yani?
Kararı, Lübnan-İsrail krizi ile beraber değerlendirmek mümkün mü?
Doğrudan bir bağ yok. Lübnan-İsrail krizi yok çünkü, Ortadoğu-İsrail krizi var. Bu bağlamda değerlendirilmeli.
AKP gibi bölgede emperyalistlerle beraber oynayan siyasetler, karar karşısındaki takındıkları tavır ne derece gerçekçi?
2005’de “Anti-Amerikancılık’tan yakınan Recep Tayyip Erdoğan’ın “gerçekçi” neyi var bilmiyorum. Ama iç politika için kullanacağı harika bir fırsat yakalamış olduğunu söyleyebilirim. Rıza Sarraf gibi konularla gündemin yoğun olduğu bir sırada “takındığı tavır” gerçekçi mi değil mi bir önemi yok ama bir hayli “yararlı”. Bildiğim bu.
Kanada, Fransa, İngiltere, Almanya gibi ülkeler ABD’nin bu kararının yanında olmadığını açıkladı. Bu uluslararası siyaset için ne anlama geliyor
Adı geçen ülkeler (AB), BM’nin Kudüs’ü Doğu Filistin’in başkenti olarak kabul eden kararına imza atan ülkeler. Buna ters düşecek bir tutum almaları beklenemez. Çünkü 1967 sınırlarını tanıma kararını bu ülkeler BM’den geçirdiler, kendi kararlarını çiğneyemezler. Bu nedenle ABD’nin Kudüs kararını tanımayacaklardır. İngiltere temsilciğinin Tel Aviv’de tutmaya devam edeceğini açıkladı örneğin. Diğerleri de aynı tavrı gösterecekler. Göstermek zorundalar. Yoksa bundan böyle inandırıcılıkları kalmaz.
'KUDÜS KARARI SENİN ESERİN ERDOĞAN'
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.