TBMM’deki, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı hakkındaki kanunda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısındaki ’anadilde savunma’ yapılmasını saçmalık olarak nitelendiren Yusuf Halaçoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, TBMM’ye getirilen ve ’ana dilde savunma hakkı’ olarak nitelendirilen bu tasarının yasalaşması halinde birçok sakıncalarla karşılaşılacağını söyledi.
Halaçoğlu, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Her şeyden önce yargılamanın resmi dil Türkçe yapıldığı, iddianame dahil mahkemeye sunulan her türlü resmi yazışmanın Türkçe olduğu, hakimlerin, savcının ve avukatların Türkçe konuştuğu bir mahkemede, Türkçeyi belki de orada bulunan herkesten daha iyi konuşan birinin sırf siyasi saiklerle veya baskılar neticesinde ana dili olduğunu iddia ettiği başka bir dilde savunma yapmak istemesi dolaylı olarak savunma hakkının kısıtlanması anlamına gelmektedir.
Sizlere, PKK tarafından Diyarbakır’da onların yapmış oldukları bir mahkemenin örneğini vermek istiyorum. O mahkeme Amed Eyaleti Andok Yüksek Askeri Mahkemesi’nde görülen bir davanın iddianamesi ve görüşüldüğü davadır. Bakın, burada kimlerin yargılandıkları belli. Kodu Selahattin, adı soyadı Mustafa Yıldırım. Neymiş? Takım komutan yardımcısıymış. Karker kod adlı Vahit Dalar manga komutanıymış. Bunlar yargılanmışlar. Ancak, ilginçtir ki PKK’nın yaptığı bu yargılama tamamen Türkçedir ve daktilo edilmiştir. Dolayısıyla, kim kimden ne istemektedir, siz ne yapmaktasınız? Bunları bu şekliyle düşünün. Bakın, bu bir gerçek belge, kendi yaptıkları bir mahkemenin tutanakları, daktilo edilmiş ve Türkçedir. Siz ne yapıyorsunuz? Hangi saiklerle bu dili, ana dilini savunma içerisine sokuyorsunuz ve hukuki bir dil haline getiriyorsunuz.”